Futbolun iki yüzü

Birbirine zıt iki karakter. Birinci kahramanımız, futbolcular daha iyi şartlarda ömrünü sürdürsün, eşit şartlarda para kazansın diye mücadele etti. Halka yakın olabilmek için kanatlarda oynadı. Kovuldu. Amansız bir hastalığın ardından bir devlet hastanesinde hayatını kaybetti. Adı Metin Kurt… İkinci kahramanımız ise futboldaki başarısını terör örgütüne tercih etti. ‘Milli’ mesajlar verip sürekli prim kavgası çıkardı. Mal varlığını yüzlerce uzman bir araya gelse bir ayda tamamlayamaz. Şu anda Amerika’da kaçak… Tanırsınız Hakan Şükür…

1

ERCAN ÖZTÜRK

ercan.ozturk@aksam.com.tr

Galatasaray Spor Kulübü’nün resmi sitesinden 24 Ağustos günü Metin Kurt’un ölüm yıldönümüyle ilgili açıklama yapıldı. Açıklamanın altındaki “Sendeki karakterin 10’da biri diğer futbolcularda olsa keşke” yorumu dikkatimi çekti. 1948 yılında Kırklareli’nde doğan Metin Kurt, futbola İzmir’in Altay takımında başladı. Burada 3 yıl oynadıktan sonra PTT’ye transfer oldu. Buradaki başarılı performansının ardından Galatasaray’a transfer oldu. Galatasaray’ı 70-73 yılları arasında üst üste 3 sene şampiyon yapan en önemli futbolcusuydu. Öyle ki şeref tribünlerinin önünde oynamayı sevmeyen Kurt, halka yakın olmak için ters kanatta oynamayı tercih ediyordu. Devre olduğunda aynı kanatta devam ediyordu. Hem sağ hem sol açık ondan soruluyordu. ‘Gladyatör’ isimli kitabında bununla ilgili olarak, “Futbol oynarken bile halka yakın olmak isterdim. Bu nedenle şeref tribünün bulunduğu yerde değil, ters taraftaki çizgide oynardım. İkinci yarı kaleler değiştiğinde yine şeref tribünü önünde oynamamak için, bir devre sağ açık bir devre sol açık olurdum” diyordu.

SON MODEL ARABALAR
'Futbola Soldan Bakış'  isimli panele katılan Metin Kurt’un burada yaptığı konuşma günümüz futbolcularının profilini özetliyordu. Kurt, “Tabanı olmayan spor 'emek batakhanesidir'. Bizler futbolu bir oyun olduğu için sever ve oynardık artık futbol, para, son model arabalar ve güzel mankenler için oynanıyor. Futbolu oyun olarak severiz ancak bugünkü kullanılış şekliyle sevmemiz kendi kalemize gol atmak anlamındadır. Devrimciler hiçbir zaman spora karşı olmadı. Her zaman sporun içinde yer aldılar ama her zaman yanlış tarafta yer aldılar” diyordu.
FUTBOL ARSADA GÜZELDİR
Milli takımın da değişilmez futbolcusu olan Metin Kurt, saha dışında da çok aktifti. Hem Galatasaray’daki hem de milli takımdaki arkadaşlarını sendikal faaliyetler için örgütlemeye çalışıyordu. Bu durum Galatasaray yönetiminde sıkıntı yarattı. Üç şampiyonluğa bakmadan Metin Kurt takımdan gönderiliyordu. ‘Futbolun Spartaküs’ü’ lakabı takılan Kurt, bir süre daha oynadıktan sonra futbol hayatına nokta koyuyordu. Metin Kurt’tan geriye “Futbol borsada değil, arsada güzeldir”  sözünün dışında ‘Gladyatör’ kitabında anlattığı: "Kalecimiz Aydın, Spartak Moskovalılara, 'Siz sosyalist, biz sosyalist' deyince adamlar 3-0'da maçı bıraktı, daha fazla atmadı. Öğrendikçe acı çekiyordum, acı çektikçe daha çok sosyalist oldum. Anıtkabir’e gidip Atatürk’ün elbiselerine bakar ve aynısını yaptırırdım. Beşiktaş’tan Etiler’e kadar belediye otobüsüyle yarışarak antrenman yapardım” sözleri bize miras olarak kalıyordu. Futbolun Spartaküs’ü 24 Ağustos 2012 yılında kalp yetmezliğinden devlet hastanesinde hayatını kaybetti. Metin Kurt’tan geriye ‘Gladyatör’ isimli kitap ve Grup Kesmeşeker’in yazdığı ‘Metin Kurt Yalnızlığı’ şarkısı kaldı.

PRİM KAVGALARININ MİMARI

FETÖ’NÜN GÖZBEBEĞİ 
1990 yılında Sakaryaspor’dan Bursaspor’a transfer olan Hakan Şükür, çıktığı 54 maçta 11 gol atarak hemen Galatasaray’ın dikkatini çekiyordu. Babası koyu Fenerbahçeli olan Hakan Şükür 1992 yılında Galatasaray’a transfer oldu. Burada kısa sürede ilk 11’in değişmez ismi olarak birçok başarının mimarlarından oldu. Bir süre sonra takıma transfer edilen futbolcuları etrafından toplayan Şükür, belli ki kendisinden istenilen emirlerin ilk startını veriyordu. Arif, Okan, Emre, Mert, Hamza, Cihat gibi isimlerle zaman zaman Altunizade’de Fetullah Gülen’i ziyaret ediyordu. Ergenlik sivilceleri yüzünden eksik olmayan Şükür artık evlenmek istiyordu. Eczacılık ikinci sınıf öğrencisi Esra Elbirlik’e gönlünü kaptırdı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller Esra’yı babasından istedi. Görkemli bir törenle evlenen Şükür’ün nikâh şahidi ise Türkiye’yi devirmek isteyen Fetullah Gülen’den başkası değildi.
GÜLEN ESRA’YI İSTEMEDİ
Hakan’ın severek evlendiği Esra’nın bir süre sonra intihara teşebbüs ettiği haberleri yayıldı. Hakan bunu hemen yalanlasa da Esra’nın boşanmak istemesi bunu doğruluyordu. Gülen cemaatinin Esra’ya sıcak bakmadığı konuşuluyordu. 4 ay gibi bir sürede boşandılar. Esra  1999 Marmara depreminde hayatını kaybederken Hakan’ın cenazeye katılmaması tepki toplamıştı. Fetullah Gülen’in 1999’da Amerika’ya kaçmasından sonra Hakan da her yıl düzenli olarak Amerika’ya gitti.
PARA PEŞİNDE KOŞTU
1996, 2000 ve 2002 yıllarında A Milli Takım ve Galatasaray'la tarihi başarılara imza atan Hakan Şükür'ün kazandığı primlerin 5-8 milyon dolar arasında olduğu tahmin ediliyor. 2000 yılında Dünya Kupası'ndaki başarısından sonra herkes Hyundai jeep alırken, dönemin Federasyon Başkanı cebinden para verip Hakan'a Mercedes Jeep almıştı. Paraya düşkünlüğüyle bilinen Hakan Şükür 2000 yılında kazanılan UEFA Kupası'ndan sonra Terim'le jeep için tartışmıştı. Terim'in "Kupayı kazanırsak jeep bile alırım" sözünü sürekli gündeme getirmişti. Terim de masanın üstüne para ve kendi arabasının anahtarını koyup Hakan'a "Birini al ve defol git" dediği spor basınına yansımıştı.
DESTEĞİNİ SAKLAMADI
Hakan Şükür, özellikle düğününden sonra Fetullah Gülen’e olan yakınlığını saklama gereği duymadı. Gazetelere, televizyonlara ona olan bağlılığını hep dile getirdi. 2008 yılında yine cemaat lehine bir açıklama yapan Şükür’e taraftarlardan tokat gibi ‘Artık tarikatçı futbolcu istemiyoruz’ yanıtı geldi. Bu tavrın ardından yöneticiler de tepkilerini dile getirdi. Eleştirenleri, kendine yakın gazetecileri kullanarak linç ediyordu. Ersun Yanal, Feldkamp bu isimlerin başındaydı.
ERSUN YANAL’I KOVDURDU
2004'te milli takımın başına Ersun Yanal getirildi. Gençlerbirliği’nde harika bir sezon geçiren Yanal, beğeniyle karşılanıyordu. Yanal milli takıma geldiğinde ilk işi Hakan Şükür’ü kesmek oldu. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Şükür’e tam bağlılığı bulunan futbolcuların hepsi milli takımı adeta sabote etti. Sonunda Ersun Yanal istifa etmek zorunda kaldı. Futbol hayatının ardından FETÖ’nün girişimleriyle TRT’den yılda 800 bin lira kazandı. Milletvekili olduktan sonra yorumculuğa devam etti. Bir muhabirin sorusu üzerine ‘Ben bilmem büyüklerim bilir’ cevabı günlerce mizah konusu yapıldı. 17/25 Aralık operasyonu sonrası AK Parti’den istifa ederek FETÖ’nün savunuculuğuna soyundu. Hocası gibi Amerika’ya kaçtı. Babası tutuklanıp mal varlığına el konulunca ‘Pişmanlık’ mesajları atmaya başladı. Şükür’ün servetinden olmamak için pişmanlık mesajları attığı da onu tanıyanlar tarafından dillendiriliyor.

70-73 yılları arasında Galatasaray üç şampiyonluk kazanırken takımın yıldızıydı. Halka yakın olmak için kanatlarda oynadı. Futbolcuların daha iyi şartlarda para kazanmaları için mücadele etti. Bu faaliyetleri yaptığı için kovuldu. Kesmeşeker’in yaptığı ‘Metin Kurt Yalnızlığı’ şarkısı dinlenme rekorları kırdı.

1992-2008 yılları arasında oynadı. Sayısız şampiyonluğun yanına bir de UEFA kupası ekledi. Hem Galatasaray’da hem de milli takımda başarılarını araba ve yüksek primlerle taçlandırdı. Adeta paranın esiri oldu. Şükür’ün “Pişmanım” mesajının altında da Türkiye’deki mal varlığı yatıyor.