Flamenko Türk halk müziğine çok yakın!

AYSUN YILDIZ GÜNGÖR

aysun.yildiz@aksam.com.tr

Flamenko ve cazı birleştirerek klasik teknikle doğaçlamayı bir arada sunan İspanyol piyanist ve besteci Ariadna Castellanos, 17 Kasım’da 18.Uluslararası Antalya Piyano Festivali kapsamında AKM’de sahne alacak. Festival öncesi Castellanos’la bir araya geldik. 

İspanyol piyanist ve besteci Ariadna Castellanos, farklı stilleri bir arada sunabilen çeşitliliği ve piyanodaki virtüözlüğüyle kendi jenerasyonunun en önemli müzisyenlerinden biri olarak tanınıyor. Genç yaşına rağmen dünyanın birçok yerinde Paco de Lucia, Paquito de Ribera, Michael Camilo, Richard Bona, Herbie Hancock gibi birçok sanatçıyla aynı sahneyi paylaytı. Castellanos, son albümü MJU:ZIK’le 17 Kasım’da 18.Uluslararası Antalya Piyano Festivali kapsamında dinleyecileriyle buluşacak.

Ariadna Castellanos genç yaşına rağmen dünyaca tanınan başarılı bir piyanist müziğiniz ne anlatıyor? 

Aslında müziğim birçok farklı tarzın bir arada sunumu. Klasik müzik kökenliyim zaman içerisinde sevdiğim farklı tarzları da müziğimle buluşturup füzyon bir stil yarattım. Flamenko, Caz, Indie, Elektronik ve klasik müziği bir araya getirdim. Yapmaya çalıştığım; kendi yaş grubumu, içinde olduğum jenerasyonu en iyi şekilde yansıtabilmek. Müziğimle de bu çeşitliliği anlatıyorum. 

Flamenko, caz ve klasik müzik… Peki, siz hangisine daha yakınsınız? 

Elbette çaldığım tüm müzikler, klasik, flamenko, caz, elektronik müzik, Indie bir şekilde benim içimde olan müzikler o yüzden ayırım yapmam zor. Zaman içerisinde müzikal olarak ve tecrübe edindikçe daha da gelişiyorum. Dinlediğim ve etkilendiğim müzikler de öyle. Kendimi sürekli yenilemeye çalışıyorum. 

Klasik müziğin daha katı kuralları var farklı müzik tarzlarıyla bir araya getirirken eleştiri aldınız mı?

Genel olarak beğeni aldığımı söyleyebilirim. Klasik müzik daha tutucu ve geleneksel ama zaman içerisinde özellikle günümüzde farklı arayışlar da var. Artık yapılan birçok festivalde ya da mekânlarda değişik soundlarda müzik yapan ve bunu modernize eden genç bir kitle var. Aslında bence sanatın temel noktası da bu; daima yenilenmek ve zaman içerisinde ileriye gitmek...

Aynı zamanda kendi şarkılarınızı besteliyorsunuz. Beste yapmak sizin için ne ifade ediyor? 

Daha önce var olmayan bir şey yaratmak, dünyaya sunmak ve sonrasında bunun tadını çıkarmak bana birçok şeyden daha cazip geliyor. Beste yapmak dünyadaki en özel duygulardan biri bence yalnızca müzikle ilgili olarak değil, hayatta da yeni bir şeyler yarattığımı hissettiriyor! 

PACO DE LUCIA BİR DAHİ

Kariyerinizin başında Paco De Lucia gibi efsane bir isimle ortak projelerde de yer aldınız. Sanatsal işbirlikleri devam edecek mi?

Farklı grup ve isimlerle çalışmak bir müzisyen için çok fazla şey öğrenebileceği bir fırsat İşbirliği yapmak istediğim çok sayıda sanatçı var özellikle “Imagine Dragons” en sevdiğim gruplardan biri. Paco de Lucia ile buluşmak, Alejandro Sanz’la yaptığım kayıtlar şu ana kadar kariyerimdeki en unutulmaz anlardı. Paco De Lucia benim için bir dahi. 

Türk müziğiyle aranız nasıl? Yaptığınız füzyon çalışmalar içerisinde bir gün Türk müziği dinleme şansımız olacak mı?  

Aslında genel anlamda Türk müziğine yabancı olmadığımı söyleyebilirim. Flamenko müziği, Türk halk müziğine yakın. Eğitimim sırasında Berklee müzik kolejindeyken ‘Akdeniz’ topluluğuyla çalıyordum. Türkiye, Filistin, Yunanistan, İspanya, İsrail'den gelen birçok müzisyenle birlikte müzik yapıyorduk. Köklerimiz arasında birçok benzerlik olduğunu gördüm.  

17 Kasım’da sizi Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nde dinleyeceğiz. Bizleri ne tür bir repertuvar bekliyor?

Birlikte çalacağım grupta şarkıcı Odille Lima ve Elektronik davulcu KRAE yer alacak. Antalya’da müzikseverlerle buluşacağım için çok mutluyum. Antalya Uluslararası Piyano Festivalinde ağırlıklı olarak MJU: ZIK albümünden parçalar ve yeni bestelerimden oluşan bir repertuvar hazırladım.