Fare kapanı koleksiyonu yapan bile var

Banu Tuğcu
banu.tugcu@aksam.com.tr

Bekir Aksoy, hepimizin tanıdığı ve sevdiği değerli bir oyuncu. Bunlar hepimizin bildikleri. Aksoy, aynı zamanda, müthiş bir koleksiyoner ve antika tutkunu. Kısa bir süre önce bir araya geldiğim canım arkadaşımla hem koleksiyoner olma hikâyesini hem de Roma seyahati notlarını konuştuk. 

10 SENEDİR GEZİYORUM

"Antika merakım şöyle başladı; Bir gün Çukurcuma"da işim vardı. İşimi hallettikten sonra biraz da gezmek istedim. O günden beri hâlâ bıkmadan 10 senedir geziyorum. Eski objelere ve eşyalara bayılıyorum. Asıl değerlerimiz dolu dolu yaşanmış anılarda saklı değil mi? Ve zamanla insan kalitenin de el sanatından geçtiğini anlıyor. Ben de modern mobilyalar yerine daha karakterli, bir dokusu ve hikâyesi olan eşyaları ve objeler tercih eder oldum. Severek aldığım antika ve resimlerin başkaları tarafından da beğenildiğini ve talep gördüğünü fark ettikten sonra profesyonel olarak bu işle ilgilenmeye başladım. Bu ilgim zaman içinde işe dönüştü ve 6-7 senedir tablo ve antikalarla profesyonel olarak ilgileniyorum. Duvarınıza astığınız bir tablo bile sizi biraz dinlendirmeli ve ruhunuzu eğitmeli diye düşünüyorum. Benim için de önemli olan hangi sanatçının eseri olduğu değil, benim için ne hissettirdiğidir. Bir de gerçek antika her zaman bir değerdir ve zaman içinde hem maddi hem de manevi değeri kaybolmaz.

SEÇİCİ OLMALISINIZ

İlginizi çeken, merak ettiğiniz ve beğendiğiniz bir objeyi toplamaya, biriktirmeye başladığınız anda yavaş yavaş koleksiyoner oluyorsunuz demektir. Bir koleksiyoner olarak öncelikle ne istediğinizi bilmelisiniz. O konuyla ilgilenirken aynı zamanda bilgilenmeniz de gereklidir. Ve tabii ki seçici olmalısınız. Dünyada fare kapanı koleksiyonu yapan bile var. Yani ilgi alanının sonu yok. Ancak bunu işe dönüştürmek ayrı bir ticari bilgi gerektirir. Hem yurtiçi hem de yurtdışı 

pazarlarını ve gündemini bilmelisiniz. 

BEKİR’İN ROMA NOTLARI

Roma’ya her gittiğimde özellikle Panteon  ve İspanyol merdivenleri arasındaki galeri ve antikacıları mutlaka dolaşırım. Birçok galeride, antikacıda ya da eski eşya pazarlarında sürpriz eserlere ve objelere rastlayabilirsiniz. İspanyol Merdivenlerinin hemen yanındaki Alarampa Restoran, Hem muhteşem ambiyansı hem de lezzetli deniz mahsulleriyle benim favorim.Pietro Al Pantheon Restorana her gittiğimde tıklım tıklım ama muhteşem lezzetleri tatmak için değer Trastevere daracık sokakları ve birbirinden güzel restoranlarıyla en sevdiğim yerlerden. Palazzo Barberini ve Galleria Nazionale d’Arte Antica saray avlusu, merdivenleri, bahçesi ve çeşmesiyle muazzam bir alan. Sarayın odaları da Galleria Nazionale d’Arte Antica’nin muhteşem koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Görmeden dönmeyin derim.

Çağdaş sanatla ilgileniyorsanız, Macro Museo d’Arte Contemporary’yi tavsiye ederim. Capitolini Müzesi’ni görmeden Roma’yı görmüş sayılmazsınız. Roma tarihinden kalan ne varsa bu müzede.

TİYATRO OYUNU

Her cuma Profilo Alışveriş Merkezi’nde "ABİM GELDİ" oyununu oynuyoruz.
İkinci yılımız ama giderek artan bir ilgi var oyuna. Ben orda çapkın bir mimarı oynuyorum. Abimin bana taşınmasıyla her şey birbirine giriyor ve işin içinden çıkamaz hale geliyoruz. Çok keyifli bir oyun, izlemeyenleri kahkahalarla gülmeleri için bekleriz. Zaten izleyenler de bir kez daha izlemeye gelerek bizi çok mutlu ediyorlar.

Ve son söz 
Okuduğum bir kitapta, "Gözünün içine bakılmış eşyalar gibi yaşlanmalı insan. Sevgiyle bakılmış olmalı. Varlığında değeri, yokluğunda boşluğu olmalı. Değerini bilen ellerde en kıymetli yerde itinayla yaşamalı" diyordu. Tıpkı Bekir Aksoy ve güzel ailesinin benim hayatımdaki yeri gibi, hayatı yaşama biçimleri gibi. Dilerim ki sizin hayatınızda da ilk önce gözünüzün pırıltısına sevinen, her şeyin kıymetini bilen sevdikleriniz olsun.

YOL MÜZİKLERİ

Pink Martini, Buika, 
Monica Molina ve 
Yaşar favorilerim.

YOL KİTAPLARI

Franz Kafka, Turgenyev, Dostoyevski ve Tolstoy her zaman vazgeçilmezlerim.