Eyvah! Panik atak geliyor

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Bir anda kalbiniz çarpmaya, mideniz bulanmaya, vücudunuzun belli bölgeleri uyuşma başlıyor ardından da “Eyvah ölüyorum galiba” deyip endişe nöbeti geçiriyorsanız panik atak olabilirsiniz. Merak etmeyin panik atak öldürmüyor ama tedavi edilmezse süründürüyor. Anadolu Sağlık Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Cem Hızlan anlattı.

ENDİŞE NÖBETİ

Mitolojide çoban tanrısı olarak bilinen Pan yarı keçi yarı insan şeklinde tasvir edildiği için korkutucudur. Kırlarda aniden insanların karşısına çıkıp görüntüsüyle insanları korkuttuğu için “panik” sözcüğüne de ilham kaynağı olmuştur. Pek çok kaynakta da çığlık atarak düşmanlarını kaçırma, panik ettirme yeteneğine sahip olarak tanımlanır. Panik atak, aniden bastıran endişe atağı, endişe nöbetidir. “Panik atak” insan biyolojisinin bütününü ilgilendiren bir sistematik reaksiyondur. Bunun bir savunma reaksiyonu olduğunu düşünebiliriz; hem fiziksel hem de mental olarak yoğun bir uyarılma sağlayarak insanı reaksiyon vermeye hazır hale getiriyor. Aslında aynı olay, sinir sistemi taşıyan diğer canlılarda da mevcut. Örnek verirsek, köşeye sıkıştırılmış bir kedide gördüğümüz durum tam bir panik atak halidir.

AŞIRI HASSASİYET GÖRÜLÜR

Kaslarda gerilme, midenin çalışmasında yavaşlama, bulantı, kasılma, bağırsakların çalışmasında hızlanma, alınan nefesin yeterli olmayışı duygusu, kalp çarpıntısı, taşikardi, tansiyonda hızlı yükselme ve düşmeler, ağız kuruluğu ve idrar yapma isteği, göz bebeklerinde büyüme, görme bozukluğu hissi, baş dönmesi, yanma, karıncalanma, uyuşma gibi deri semptomları görülür. Mental olarak ise aşırı tedirginlik hissi, çevreye karşı aşırı hassasiyet ve panik hissi görülür.  

PSİKOTERAPİ VE İLAÇ

Panik bozukluk tedavisinde genellikle antidepresan ve kısa süreli sakinleştirici kullanılır. Amaç kişiyi uyuşturmak ya da rahatlatmak değil, aksayan tetikleme mekanizmalarının tekrar düzgün çalışmasını sağlamak. Bu nedenle kullanılan tedaviler, uyuşturucu ya da sakinleştirici özellik taşımaz, düzenleyici işlevi görür. Ancak toplumda ilaçların uyuşukluk ve bağımlılık yapabileceği, bunamaya neden olabileceği gibi fikirler yaygın. Bu da tedaviye direnç gösterilmesine ve sıkıntıların uzamasına yol açıyor. Davranışçı kognitif psikoterapiler de tedavide ilaçlarla kullanılabilen bir yöntem. En iyi sonuç bu yöntemlerin birlikte kullanılması. 

FELAKET ALGISINI DEĞİŞTİRİN

Genetik, biyolojik sebeplere ek olarak bedensel duyumların “yanlış” olarak “felaketleştirici” biçimde yorumlanması ve stres verici yaşam olayları, kayıplar, ayrılma anksiyetesi ve okul fobisi gibi etkenler panik bozukluğu hazırlayarak atağı tetikleyebilir. O esnada ağrıyan veya uyuşan bölgemize odaklanırsak o bölgedeki ağrı ya da diğer belirtiler daha çok artar. Bu nedenle panik atak geldiği zaman kişi o anda ne yapıyorsa onu yapmaya devam ederek felaket algısını değiştirmeye çalışmalı ve endişeye kapılmamalı. Belirtilerin geçeceğine odaklanılmalı. Ayrıca umutsuzluk ve karamsarlıktan uzak durmalı. Egzersiz ve hobilere vakit ayırarak çay, kahve ve gazlı içecek tüketimi azaltılmalı. Ayrıca düzenli beslenmeye ve uyku düzenine de dikkat edilmeli.

ATAKLAR SAATLERCE SÜREBİLİR

Elbette panik atak öldürmüyor. Normal şartlarda panik atak yaklaşık 15-20 dakika sürer. Sonrasında ise ağır bir yorgunluk hissedilir. Atak devam ederken başka uyaranlar işe karışmışsa, bir kısır döngü biçiminde ataklar birbirinin arkasına eklenerek saatlerce de sürebilir. Vücudumuzda acil durumlarda devreye giren bir alarm mekanizması düşünün. Ancak bu alarm mekanizması düzenini yitiriyor ve gereksiz durumlarda ya da normalde devreye girmesine neden olmayacak kadar basit durumlarda kolayca devreye girmeye başlıyor. Panik bozukluk durumunu tam da bu şekilde gözümüzde canlandırabiliriz. O sırada gerçekten çarpıntı ya da solunum sıkıntısı vardır fakat ortada bir hastalık yoktur. Bu belirtiler organizmanın yanlış bir alarmla tetiklenmesi yüzünden ortaya çıkıyor.