Eski bayramları bir de onlardan dinleyin

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Her bayram elini öptüğümüz, ziyaretine gittiğimiz büyüklerimizden duymaya alıştığımız “Ah, nerede o eski bayramlar!” sözünün ne anlama geldiğini o eski bayramların canlı tanıklarından dinlemek ister misiniz? Buket Yaşlı Bakım Merkezi’nde hayatlarını sürdüren ve ömürlerine neredeyse bir asır sığdırmış büyüklerimize çocukluklarındaki bayramları sorduk.

YALNIZLIKTAN BUNALMIŞTIM

NURAN TERAZİ

87 yaşındayım. Merkez Bankası’nda 26 yıl çalıştım. Aktif bir hayatım vardı. Şimdi üç aydır buradayım. Evde tek yaşıyordum. Yalnızlıktan bunalmıştım. Yeğenim her gün yemeğimi getiriyordu ama tek başıma yemek istemiyordum. Bir anda tansiyonum yükseldi. Kızım “Böyle olmaz, aç yatıyorsun” dedi. Yemek yemediğim için bünyem zayıf düşmüş tabii. Doktor da kalabalık içinde yaşamamı önermiş, buraya getirdiler beni. Burası kalabalık ama kafama uygun sadece iki arkadaşım var. Hamdolsun buradaki ilgi alaka, muntazam yemek yemek beni kendime getirdi. Kızım torunumu büyütüyor, damadım çok iyi sevecen bir insan. Hafta sonları yemeğe götürürlerdi. Fakat yalnız yine de olmuyor. Çocukluğumun bayramları çok güzeldi. Bütün aile bir araya gelirdik. O günleri unutmam mümkün değil.

GÜZEL GÜNLERDİ…

PERRAN YAZICIOĞLU

84 yaşındayım. Eşim vefat edince yalnız yaşamaya başladım. Kendi işimi yapıyordum fakat son zamanlarda bacağımda ağrı oldu. Bastonla yürümeye başladım. Abilerim, ablam ve onların çocukları var. Sık sık ararlar. Fakat tek başıma hayatımı sürdürmem zorlaşmaya başlamıştı. Üç aydır buradayım. Çok memnunum. Yemekleri, aşçısı çok iyi. Sahibesi çok ilgilenir, şikâyetlerimizi dinler. Eşi Suat Bey de hatırımızı sorar. Şimdi hafıza kaybım var, az işitiyorum. Yine de eski bayramları hatırlıyorum. Güzel günlerdi.

SESİM ÇOK GÜZELDİ…

RUHSAR DEMİRTÜRK 

Kentsel dönüşüm nedeniyle evim yıkıldı. Bir senedir buradayım.  Evim yapılsa da dönmeyeceğim, burada kalacağım. Artık yaşlandım. Yaşım 86 oldu. Benim hayatım müziktir. Televizyonda devamlı sevdiğim müzikleri dinlerim. Benim sesim de çok güzeldi. Evimizde her hafta toplantı olurdu. Amcam kanun, oğlu da akordeon çalardı. Ben de şarkı söyledim. Sonra üzüntüyle sesim gitti. Torunumu kaybettim. Aniden sesim gitti. Çok üzüldüm. Dört buçuk yaşındaydı, balkondan düşmüş. Herhalde çocuklar itti. O öyle bir çocuktu ki kaydırağa bindirdiğimde bile elimden tutardı. Böyle yapacak bir çocuk değildi. Bu durum benim mahvetti. Böyle işte. Burada çok memnunum, çok güzel bakıyorlar ve sürekli ilgileniyorlar.

HARÇLIĞIMIZ MENDİLE KONURDU

Çocukluğumuzda günümüzdeki gibi çocukların gideceği     parklar, oyun alanları ve lunaparklar yoktu. Bayramlarda belli yerlerde o döneme özgü lunapark kurulurdu.  Ailem pek göndermek istemezdi  ama rica eder, yalvarır yakarır giderdim. Lunapark dediğimiz yerde de ahşaptan salıncaklar ve tahterevalliler vardı. Bayram sabahı herkes aile büyüğünün evinde toplanır, el öpülerek bayramlaşılırdı. Büyüklerimiz harçlıklarımızı mendil içinde verirdi. Misafirler için ikramlar hazırlanırdı. Bayram kahvelerinin yanında muhakkak likör ve badem ikram edilirdi. Kıyafetlerimiz yeni alınırdı ve herkes çok şık olurdu.  

BALE ÜZERİNE YAZIYORDUM

NERMİN BAŞAĞA 

96 yaşındayım. Mevsim geçişlerinde burada kalırım. Yazları Foça’ya giderim. Ev hanımıydım ama yazarlığım var. Türkiye’yi Almanya’da tanıttım, oradaki dergilerde bale üzerine yazıyordum.  

BAYRAM TATLILARININ LEZZETİNİ UNUTAMADIM  

Avusturya’da doğdum. Anneannem Avusturyalıydı. Avusturya’da ve Türkiye’de de kutlanan bütün bayramları çok severdim. Her iki ülkede de bayramlarda çok güzel pastalar, çörekler yapılırdı. Çocukken bayramlarda yediğim o yiyeceklerin tadını hiç unutmam.  Bayramdan önce yeni kıyafetler alınması da çok hoşuma giderdi. Elbiselerimi yatağımın yanına koyar öyle yatardım. O gece heyecandan uyuyamazdım. 

EŞİM 50 SENEYE YAZIK ETMESİN

MEHMET GÜNGÖR ÜÇKARDEŞ 

81 yaşıma yeni girdim. 21 aydır buradayım. Kendi isteğimle gelmedim. Eşimle münakaşa edince oğluma “Al götür babanı” demiş. Oğlum da “Baba gel seni götüreyim bizim eve yakın bir yer var. Annem kafasını dinlesin sen de orada kafanı dinle. Birbirinizden biraz uzak olun” dedi. “Peki oğlum öyle münasip görüyorsan öyle olsun” dedim. Aldı getirdi beni buraya. Ama ben sıkılıyorum. Serbest yaşamaya alışmışım. Eşimi de özledim. Eşime sarılıyorum diye elimi atıyorum bir bakıyorum duvara sarılmışım. Birkaç sefer telefonda konuştuk ama “Otur oturduğun yerde” diyor. Yanlış bir kelime sarf ettim. Karikatürlerdeki gibi geriye alma imkânı olsa yutacaktım söylediklerimi. Ama imkân yok. “Özür dilerim, yanlış kelime kullandım affet, sana açıklama yapayım, düşündüğün gibi değil” dedim ama kabul ettiremedim. Soluğu burada kaldık. Buradan hanıma sesleniyorum; ortada 50 senelik bir evlilik var.50 seneye yazık etmesin derim. Günah. 

AYAKKABIMI YASTIĞIMIN ALTINA KOYARDIM

Çocukluğumuzda İstanbul bugünkü gibi kalabalık ve büyük değildi. Bu kadar çok insan ve bina yoktu. Bayramlarda en büyük eğlenceler Ihlamur Parkı’nda düzenlenirdi. Parka kayık salıncak gibi oyuncuklar kurulurdu. Çocukların binmesi için atlar vardı. Onlara biner Kazancı Yokuşu’ndan inip çıkardık bir tur. Bayram öncesi yeni kıyafetler alınırdı. Kıyafetlerimi yatağımın yanına, ayakkabımı da yastığımın altına koyar yatardım. 

YAŞLILARA BAKIM HİZMETİ VERİYORUZ

Buket Yaşlı Bakım Merkezi’nin sahibi: SUAT ÖZTÜRK

18 yıllık bir kurumuz, üç şubemiz var. Eşim de kurumun doktoru ayrıca part-time görev yapan üç uzman doktorumuz var. Diğer kurumlardan farkımız yoğun bakım ünitemizin olması. Hem otel hizmeti verip hem hastane altyapısına sahibiz. Çalışan bütün yaşlı bakım elemanlarımız geriatri teknikeri ve hepsi üniversite mezunu. Uzman hemşirelerimiz var. Amacımızı yaşlıların kaliteli bir şekilde yaşlanmalarını sağlamak. Tüm kurumlarımızda tam sağlıklı yaşlıdan son dönem yaşlılara kadar bakım hizmeti verebiliyoruz. Makineye bağlı yaşlılara bile hizmet veriyoruz. Kurumlarımızda kalan yaşlıların tamamının ailesi var. Çocuk sahibi olmamış yeğenleri tarafından bakılan yaşlılar da var. Kurumumuzda sosyal etkinlikler düzenliyoruz. İlkokul öğrencileriyle bir çalışma yaptık. Yaşlılardan öğüt istediler. Tüm okul çağının öğrencilerine kapımız açık. Gelen öğrencilerin kimi keman çalıyor kimi kitap okuyor. İnsanlar burada kendi çocuklarının gelmesini beklemiyorlar. 

SOHBET EDECEK BİRİLERİNİ İSTİYORLAR

Yaşlı bakım merkezlerinde daha çok kadınlar kalıyor. Dolayısıyla Anneler Günü’nde ve bayramda çok ziyaretçi olur. Burada tek istediğimiz düzenli ziyaret. Kimi kurumlar “parasını gönderin, yeter” der. Ama biz “İyi bakarız ama hiçbir zaman sizin yerinize geçemeyiz” deriz. Çünkü Alzheimer olan yaşlı bile kızının ya da oğlunu sesini tanıyabiliyor. İfade edemese de gözünde farklı bir ışıltı oluyor. Yaşlıların istediği sohbet edecek bir arkadaş ve yanlarında bir sağlık ekibinin olması.