Bütün hayatını neredeyse yemek yemeden geçirmiş, bazen üç ay mutfağında ateş yanmamış, bazen sadece hurmayla bazense su içerek karnını doyurmuş bir peygamberin düsturundan giderek yemek masası donatmak çelişkili ve zor elbette. Ancak tarihi, dini kitapları araştırarak, ayet ve hadislerde geçen gıda maddelerini çözümleyerek mütevazı ilk dönem İslam sofrasına ulaşabiliriz. Bunu yaparken adı geçen besinlere şifalı besinler demekten öteye sofralarımızda yansıtma hedefini merkeze oturtmalıyız. Geçmiş uygarlıkların sofralarında yer alan yiyecek ve içeceklerin neler olduğunu bilmek, mutfak kültürlerini anlamaya çalışmak, bu coğrafyada kurulmuş uygarlıklar ile ilişki kurmanın, benzerlikleri ve farklılıkları anlamanın yollarından biridir çünkü.
Dönem mutfak kültürü
Arap mutfak kültürü uzun bir geçmişe dayanan önemli bir kültürdür. İslamiyet’le başlayan kısımda ise eski döneme göre kimi farklılıklar olsa da büyük bir kısmı değişmeden devam etmiştir. Özellikle İslamiyet, o topraklarda yayılmaya başlayınca yemek ve içeceklerde kısıtlamalar olmuş lakin mutfak kültürü benzer şekilde yaşanmaya devam etmiştir.
Enerji, şifa ve lezzet deposu
Özellikle ayet ve hadislere, az sayıda da olsa tarihi verilere baktığımızda, hastalıklardan kurtulmadan, vücuda katkısı olan belki de yüzlerce ürün adı geçmektedir. Hz. Muhammed (s.a.s) dönemi İslam mutfağında yer alan ve bugün dahi ismi çok az bilinen lezzetlerden biridir “sahine” . Günümüzde kahvaltılıklardan çeşitli meze ve yemeklere kadar birçok öğünde rastladığımız bal, tahin ve tereyağının karışımından elde edilen bir tatlıdır. Alınan her gıdanın, insanın iyi ya da kötü davranmasına yol açan enerjiye dönüştüğünün farkında olan Hz. Peygamber ve ashabı, yedikleri yemeğin nasıl bir davranışa vesile olacağının endişesini taşımışlar. Bu sebeple sadece ramazan ayında değil her vakit sağlıklı gıdalar tüketmeye özen göstermişlerdir. Sahine’nin bal, tereyağı ve tahinden oluşan içeriğine baktığımızda nasıl bir
Günümüzde bazı evlerde ve restoranlarda (Ramazan Bingöl Et Lokantası’nda) kahvaltı da, özellikle ramazan sofralarında denk gelebilirsiniz bu şifalı lezzete. Sizde evlerinizde, İslam mutfağından bir esintiyi misafirleriniz ile buluşturmak istiyorsanız mutlaka tarifi bir kenara not alın.
l Hz. Peygamber (s.a.s) yanımıza geldi. Ona tereyağı ile kuru hurma takdim ettik. Kendisi tereyağı ile hurma severdi.
Ebu Davut 3837, İbn Mace 3334
l İki şifaya devam ve mülazemet ediniz. Bunlardan birisi bal, diğeri de Kur’an-ı Kerim’dir.
Tıbbı Nebevi
l Peygamber’in Ashabı dediler ki:
“Ey Allah’ın Resulü! Yemek yiyoruz ama doymuyoruz.”
Şöyle buyurdu:
“Herhalde siz ayrı ayrı yiyorsunuz.”
TARİFİ:
l Bir Kaşık Bal, Bir Kaşık Tereyağı, Bir Kaşık Tahin i derin bir kapta güzelce karıştırın ve pürüzsüz bir kıvama getirip pide ile servis edin. (Dilerseniz servis ederken üzerine susam ilave edebilirsiniz)
Kaynak ve Tarif: Ömür Akkor (7. Yüzyıl Erken İslam Mutfağı)