El Clasico: Bir maçtan daha fazlası

ERCAN ÖZTÜRK
ercan.ozturk@aksam.com.tr

İçinde azıcık futbol sevgisi olan 'Ölmeden önce yapılacaklar' listesi hazırlasa herhalde 'El Clasico' ve Arjantin'deki 'Süper Clasico' maçları bu listenin en tepesinde olur. Arjantin'deki Monumental'de oynanan Boca Juniors-River Plate maçını yerinde izledikten sonra Barcelona-Real Madrid maçı için hazırlıklara başladım. Dünyanın dört bir yanından futbol tutkununun akın ettiği bu maça Türkiye’den de özel turlar düzenleniyor. Maç biletleri ise neredeyse aslanın midesinde. İşte o aslanın midesinde olan bileti temin edip Barcelona'ya hareket ettim. 

Türkiye’de düzenli olarak spor turları düzenleyen iki tane firma var. Bu turların bedelleri 1200 eurodan başlıyor. Tabii bu fiyatlara maç biletleri de dahil. Ancak bilet stadın en kötü yerlerinde. Yani düşünün zaten kısa boylu olan Messi’yi Camp Nou’nun en tepesinden izliyorsunuz. Bu mantıklı gelmiyor. Ekstradan 300 euro verip bir üst kategori alabilirsiniz. Barcelona kulübü daha maça aylar varken 'VİP' bilet satışlarına başladı. Bu bilet fiyatları ise 1300 ila 1800 euro arasındaydı. Buna bir de uçak+otel+masrafları eklenince bir anda fiyat iki katına fırlayabilir. Bu fiyatları veremeyeceğim için kişisel bir El Clasico turu düzenledim. Uçak bileti ve oteli çok uygun fiyata ayarladıktan sonra maç bileti için girişimlerimi hızlandırdım. Barcelona’ya sponsor olan firmalardan yardım istedim. Bu firmalara Barcelona’nın belirli bir kontenjan ayırdığını biliyordum. Bilet fiyatları ise 'VİP' fiyatlarının neredeyse 4’te 1’i kadar daha ucuz. Camp Nou’nun görüş mesafesi en iyi yerinde El Clasico’yu izlememin maliyeti ise 334 euro oldu.

Metrelerce kuyruk oldu

El Clasico’nun olduğu gün Türkiye’de çok sayıda sefer yapıldı. O kadar talep patlaması vardı ki metrekareye 1 Türk düşüyordu. Daha havalimanına iner inmez El Clasico’yu hissettik. Defalarca geldiğim şehirde pasaporttan çıkışım ortalama 3 dakikayı geçmemişti hiç. Ancak bu defa manzara çok farklıydı. Bir anda kendimi New York JFK’da zannettim. Metrelerce kuyruklar oluşturuldu. 45 dakikada sıra ancak bize gelmişti. Dünyanın her yerinden insanlar ülke bayraklarıyla maça gelmişti.

KARABORSACILAR ÜŞÜŞTÜ

Otele yerleşir yerleşmez sırt çantamı alıp biraz La Rambla’da turladıktan sonra metroyla Camp Nou’ya hareket ettim. Daha maçın başlamasına 5 saat vardı. Stadın etrafında sadece turistler ve karaborsa bilet satan Araplar vardı. Akreditasyon merkezinde bulunan bileti aldıktan sonra bir anda etrafımda iki tane karaborsacı belirdi. Biletimi iki katı fiyata alacaklarını söylediler. Daha sonra öğrendim ki benden aldıkları bileti en az 3-4 katına Japon turistlere satacaklarmış. Karaborsacılara aldırış etmeden yürümeye devam ettim. Türk aklıyla bileti gaspa uğramayayım diye çantanın dibine koydum.

KAĞIT PARÇASINA 900 EURO

Oturduğum kafedeki yan masamda karaborsa bilet pazarlığı dikkatimi çekti. Fransız olduğunu öğrendiğim iki kişiye bilet satmak isteyen karaborsacı 150 euro’luk en ucuz bileti 750 euro’ya satmak istiyor, Fransız turist ise 500 euro vereceğini söylüyordu. Sonunda 600 euro’ya anlaştılar. Maç saati yaklaştıkça karaborsacı sayısı da artıyordu. Hepsinin elinde de printer çıkışı biletler. Turistler kâğıt parçalarına inanmasa da biliyorum ki hepsinin içinden “Ya gerçekse” diye geçiyordu. İşte bunu düşünen birçok futbolsever güvenilirliği son derece zayıf olan bu kağıt parçalarına 900 euro para ödedi. Son derece tehlikeli olmasına rağmen bu alışverişi cep telefonuyla çaktırmadan çekmeye başladım. Aynı kağıt parçasını neredeyse 5-6 kişiye satıyorlardı. Ancak kâğıtta barkod tokunmuyordu...  

BOİXOS NOİS'İN 

Katalanların ırkçı taraftar grubu Boixos Nois'in 2003'te statlara girişinin yasaklanması belli ki Camp Nou'nun cennete dönmesine neden olmuş. Boixos Nois'in tribünlere getirdiği tek güzellik maç öncesindeki o muhteşem koreografi. Bedava kombine için yöneticileri ölümle tehdit eden, Heysel faciasından sonra "Juve cesetleri için teşekkürler Liverpool" pankartları açan bu taraftar grubunun artık tarihe karışması ise futbolun en güzel kazanımıdır. Neyse biz maça dönelim. Belli ki La Liga'da puan farkının iyice açılması Barcelona’yı rehavete sokmuştu.  Benim gibi Messi-Neymar-Suarez golleri izlemek isteyen taraftar hayal kırıklığına uğruyordu. Barça 2-1 yenilse de Katalanlar  için her zaman bir kulüpten daha fazlasıydı.

CRUYFF’A SAYGI HER YERDE

Barcelona’nın futbolu bu seviyedeyse hiç kuşkusuz bunda Johan Cruyff’un etkisi vardır. Onlar da bu saygıyı sonuna kadar gösteriyordu. Camp Nou’daki heykeline çiçekler ve lolipoplar bırakıp stadyum içinde de muhteşem bir koreografi bizi bekliyordu. Bu arada Hollanda’dan gelen onlarca Ajax taraftarı da sırtlarındaki Cruyff formalarıyla bu ana tanıklık etmek istiyorlardı. Stadyumun içinde yerimizi aldıktan sonra futbolcular ısınmak için sahaya çıktılar. Ronaldo ve Sergio Ramos’a tepki ıslıkları yükseliyordu. Sonra bir anda skorboardda eski Barcelonalı futbolcuların Johan Cruyff ile ilgili mesajları okunuyordu. Herkes bir anda ayağa kalkıp alkışlamaya başladı. O anda tüylerim diken diken oldu. Saygı inanılmazdı. Bir kişiden bile çıt çıkmıyor, herkes 3 dakika boyunca ayakta alkışlıyordu. Barça’nın bütün efsaneleri sonunda 'Gracies Johan (Teşekkürler Johan)' mesajlarıyla sözlerini bitirdi. Sonra takımlar sahaya çıkıyor ve ortaya o muhteşem koreografi ortaya çıktı. Lateral tribünlerinde Koltuklarımıza bırakılan kartonlarda '14 Gracies Johan' yazısını yazıyorduk. Sonra saygı duruşuyla Johan’a veda töreni yerini o maça bıraktı.