Ekranlardaki dil yaresi

ONUR AKBAŞ
onurakbastde@gmail.com

“Ben üniversitede öğrencilik yaptığım yıllarda…” diye söze başlayanın hakkıyla öğrencilik yaptığına inanıyorum. Tıpkı karşısındakine “Edebiyat yapma” diyenin edebiyattan ne anladığından emin olduğum gibi… Zira bu efendi öğrencilik yapmayıp sadece üniversitede öğrenci olsaydı böyle bir cümle kuramazdı. Bireyle sınırlı kalan bu yanlışlar medyaya yansıdığında artık bir külliyet kazanıyor. Örneğin kamu vicdanı anlamına gelen “ma’şeri vicdan” tamlamasındaki ma’şer, yukarıdaki anlam ve bağlamda “kıyamette toplanma yeri” anlamına gelen mahşer kelimesine dönüştürülüp bundan “mahşeri vicdan” tamlaması yapılıp bir gazetede manşet olarak yerini alıyorsa ekranda bir dizide bir kahramana “Türkiye eski güzeli” yerine “eski Türkiye güzeli” kullandırtılmasına şaşmamak gerek. Yok, eğer “Dizideki dil gündelik Türkçedir burada o hususa takılmamak lazımdır.” Derseniz o zaman ben de “o realiteye uygun kalitede bir dizi var mı?” diye sorarım.

ARKADAŞLAR İYİDİR AMA…

Show TV’de ekrana gelen yeni bir diziden “Arkadaşlar İyidir” isimli diziden bahsediyorum. İlk bölümden bakıldığında sezonlar vadeden bir dizi. Biraz daha çatışma unsurları derinleştirilip işin içine gizem de girerse (oyuncu ismi olarak var ama) benim gibi gerilim severleri de ekran başına toplayabilir. Ancak kafama takılan şeyler sadece dizideki dilsel

yanlışlar değil. Mesela dizideki esas oğlanın sevgilisi malum da esas kızlardan Gizem ve Seda’nın diş profilleri özellikle mi seçildi? Yapay mı doğal mı? Yapaysa bu “bir elif miktarı” önde bulunan bu diş profilleri şu sıralar üniversite gençliği arasında yeni bir akım mı? Aklımda deli sorular…

ŞEYTANIN “GÖR” DEDİĞİ…

Bu dizide dikkatimi çeken Merve annesi arasındaki münasebet… Boşanmış, ünlü bir anne ve onun hayatına ayak uydurmaya çalışan bir kızın hâli bana Hülya (Avşar)  ve Zehra ikilisinden esinlenilmiş izlenimini veriyor… İlahi şeytan!

BİLDİĞİM GİBİ DEĞİLMİŞ

Tartışma programlarında kendisini yüzeysel olarak dinlediğim için şu sıra sıkça gündeme gelen biriyle aynı kategoride değerlendirdim onu. Mustafa Öztürk’ü benzettiğim adaşıyla karşılaşınca  kendine haksızlık yaptığımı düşündüm.