Ekonomik bağımsızlığı olmayan devletler hür değildir!

MURAT ÇETİN

info@muratcetin.org

Aylar önce kaleme aldığım “ÜST AKIL(!) BİZDEN NE İSTİYOR?” başlıklı konu; tam da bu günler için yazılmıştı.. Son günlerde döviz kurlarında yaşanan hareketlilik, ülkemiz üzerinde oynanan amansız oyunları ayyuka çıkarttı.  Mezkur başlıklı yazımda “sermaye ve ekonomik özgürlüğü olmayan devletlerin, hakiki manada hür olamayacaklarına...” vurgu yapmıştım. Konu önem arz ettiğinden dolayı, tekrar paylaşma ihtiyacı hasıl oldu...

Ülkemiz bir terör sarmalının içinde. Sadece çevremiz değil, içimiz de terör belasına bulaşmış durumda. Bir yandan içeride DAEŞ, PKK ve FETÖ terör örgütleriyle mücadele ederken; diğer yandan da Suriye’nin kuzeybatısında, PKK/KCK/PYD-YPG denilen virüsü ‘Zeytin Dalı Harekatı’ ile söküp atmaya çalıştık. Millet olarak biliyoruz ki; mezkûr terör örgütlerini kullanan bir güç var. Her ne kadar kullananın ismi; kimi zaman Amerika, İngiltere, Fransa veya Almanya olsa da; bunların tepesinde bir üst aklın olduğunun da bilinciyle hareket etmemiz gerekiyor. Bu necip millet, Anadolu’nun İslam toprağı olduğu ilk günlerden bugüne kadar; belki de ilk defa bu kadar taarruza maruz kalmıştır. Buna hal-i alem ve tarih şahittir...  

DAHİLİ VE HARİCİ SALDIRILARIN YEGANE SEBEBİ...  

Ülkemize, “Bu denli topyekûn taarruzun sebebi nedir?” diye bir sual vaki olsa, cevap olarak derim ki: Dâhili ve harici saldırının yegâne sebebi; Türkiye’nin “ecirlikten” kurtulmak için verdiği mücadeleyi, her geçen gün biraz daha artırmasıdır. Çünkü 

Türkiye, dün “ecirdi” bugününü ise “ecirlik” denilen beladan kurtarmaya çalışıyor. Şimdi anladınız mı memleketimize dahili ve harici taarruzun sebebini?  

BEŞERİYETİN BEŞ DEVRESİ...  

Peki, ne demektir ecirlik? Beşeriyetin beş devresi vardır. Bunlar sırasıyla şöyledir: “Vahşet ve bedevilik” devri, “memlûkiyet devri”, “esir devri”, “ecir devri” , “mâlikiyet ve serbestiyet devridir”.  

İNSANLARI MAL GİBİ ALIP SATAN ZİHNİYET AYNI ZİHNİYET!  

Vahşet ve bedevilik devrinde insanların medeniyeti yoktu. Vahşet ve bedevilik hâkimdi. İnsanlar kabileler halinde yaşarlardı. Sonraki devirde ise medeniyetle tanışan beşeriyet, devletler kurmaya başlamıştır. Kurulan devletlerde iktidarı elinde tutanlar, güçsüzlerin tamamını kendilerine “memlük” yani köle yapmışlardır. Bu devirde güçlüler, insanları adeta mal gibi alıp-satmış, her türlü işinde kullanmışlardı. Akabinde ise “memlükiyet” diye tabir edilen kölelik biraz daha yumuşamış ve “esirliğe” dönüşmüştür. Bu devirde her ne kadar kölelere belli bazı haklar verilmiş gibi görünse de, insanların her şeyi, güçlülerin elinde kalmıştır. Buna “sömürgeciliği” örnek gösterebiliriz. Daha sonra ise günümüzde olduğu gibi “ecir” dönemi başlamıştır…  

KUZEY VE GÜNEY SAVAŞININ NEDENİ  

19. yüzyılın sonlarına doğru büyük tarım arazilerinin geliştiği Amerika’da; güney eyaletlerinde tarım arazilerinin işlenmesinde; Afrika’dan kaçırılıp getirilen siyahi kölelerden faydalanılıyordu. Özellikle kuzey ve batı eyaletlerinde sanayi sektörünün gelişmesi görünürde serbest işçi sistemini beraberinde getirdi ve köleliğin yasaklanması öngörüldü. Aslında bu yasak insanlık menfaatine atılan bir adım veya yatırım değildi. Çünkü; Kuzeyde kalifiye elemana ihtiyaç olduğundan; çalışan kişilere ölmeyecek kadar bir ücret vererek, onları ayakta tutup, köleliğin diğer versiyonu olan “ecirliğe” geçiş yapıyordu.

SERMAYE HÜRRİYETİ OLMADAN HÜR OLAMAYIZ  

Bugün Türkiye’nin ekonomisine müdahale ediyorlar. Böyle bir durumda sermaye hürriyetinden bahsedilebilir mi? “Türkiye bağımsız” diyoruz. Ama kanunlarımız Batı’dan ithal. Bütün servetin aslan payını onlar alıyor. Devletimizi yönetenler bu sisteme biraz kafa tutacak olsa, hemen başka bir yoldan tepemize vuruyorlar. Faizi kıstıkça, dövizle vuruyorlar. Orayı bitirince, askeri darbeyle, o da olmazsa terör saldırıları yapıyorlar. İçinde bulunduğumuz durum aynen böyledir. Bu arada şunu da belirtelim, sadece Türkiye değil bütün dünya ecirdir.  

DOKUZ MİLYARDERİN, SAHİP OLDUĞU SERVET...  

Biliyorsunuz zaman zaman Davos’ta, Dünya Ekonomik Forumu adında bir dizi toplantılar tertip ediliyor. Britanya merkezli bir sivil toplum kuruluşu olan Oxfam’ın, geçen seneki raporunda, altısı Amerika’dan olmak üzere 8 milyarderin, dünya nüfusunun yarısı olan 3 milyar 6 yüz bin insanın toplam serveti kadar bir varlığa sahip olduğu vurgulandı. Oxfam, geçen yıl da 62 kişinin, insanlığın alttaki yarısı kadar serveti kontrol ettiğini belirtmişti. Kuruluşun en son raporunda, “Bu yeni veriler geçen yıl elimizde olsaydı, 9 milyarderin yeryüzünün en yoksul yarısı kadar servete sahip olduğu görülecekti” deniliyor.  

İŞGALİN ASIL SEBEBİ, FAİZ SİSTEMİNİ AYAKTA TUTMAK... 

Evet, Dünyada bir çok devlet, özellikle İslam alemi ecirdir. Bunun temelinde ise “Faiz” sistemi yatmaktadır. Bu sistemin dünyada hakim olmasının arkasındaki asıl müsebbip Yahudi milletidir. Dünyanın öbür ucundan gelip “hürriyeti” getireceğim diyen Batı; neden işgal ettiği toprakları kendi topraklarına katmıyor? İşte bunun iki sebebi var:  

Birincisi; Eğer işgal ettiği toprakları, kendi topraklarına katsa; bunun can telefi ile birlikte, bir de maliyeti olacaktır. Mesela; İşgal ettiği topraklarda asayişi temin etme; yol, su, elektrik ve hastane gibi maddi sorumlulukları da beraberinde getirdiği, herkesin malumu. 

İkincisi ise; İşgal etmesinin altındaki asıl sebep; o ülkedeki kanunlara hakim olarak “faiz müessesesini” işletip sermayesine sermaye katmasıdır. Mesela: 2. Dünya savaşında mağlup olan devletlerin hür olduğunu mu zannediyorsunuz? Kanunları ve sermayeleri belli bir grubun kontrolünde olan bir ülke nasıl hür olabilir ki?  

Elhasıl, ne zaman batıdan ithal edilen kanunlardan kurtulup, faiz ile şu güzelim memleketimizi hortumlamak isteyenlere hadlerini bildirirsek, işte o zaman “Malikiyet ve serbestiyet” devrine ulaşırız…