Ecem Baltacı: Oyun hamuru gibiyim

EMİNE BIYIK

emine.biyik@aksam.com.tr

Oyuncu Ecem Baltacı, ‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’da intikam hırsıyla yanan İdil karakterini canlandırıyor. “Oyun hamuru gibiyim. Kendimi sıfırlayıp şekillendirebiliyorum” diyen çiçeği burnunda oyuncuyla bir araya geldik. İşte keyifli sohbetimizden sayfamıza kalanlar...

Sizi biraz tanıyalım. Ecem Baltacı kimdir? 

Sessiz, sakin biriyim. Neredeyse hiç sinirlenmem. Bardağın hep dolu tarafını görmeye çalışırım. Her şeye rağmen 

hayata pozitif bakarım. Samimiyet ve içtenlik benim için çok önemlidir fakat yanlış anlaşılmasın laubaliliğe gelemem.

Günleriniz nasıl geçer, neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Hayatımın yüzde 50’si evim ve hayvanlarla ilgilenerek, diğer yarısını da çalışarak ve sürekli öğrenerek geçiriyorum. 

Araştırmayı çok seviyorum. Sonra çizgi roman okumaya, film seyretmeye bayılırım. Aslına bakarsanız popüler 
kültüre göre eski kafalı biriyim.  

Peki, oyunculuk isteği çocukluktan mı geliyor? 

Oyunculuk aklıma ilk düştüğünde dört yaşındaydım. Oscar ödül törenini izler, hep orada olmayı hayal ederdim. “Ben de bir gün o kırmızı halıda yürüyeceğim” derdim. Tabii o yaşlarda anlayamıyorsun ne imkânsız ya da ne mümkün… İnsan büyüdükçe anlıyor bazı şeyleri… 

Aklım erdiğinden beri de her duamda oyuncu olmak var. 

Hiç başka bir dileğiniz olmadı? 

Her doğum günü pastamı üflerken tek bir şey dilerdim, hâlâ da onu dilerim.

Dileğiniz eğer oyuncu olmaksa bu zaten gerçekleşmiş. 

Evet, oyuncuyum ama benim dileğim ‘iyi bir oyuncu’ olmak. 

ZOR AMA BİR O KADAR DA KEYİFLİ

Hayalinize giden yolu anlatır mısınız? Nasıl başladı oyunculuk serüveniniz?

Yola çıktığımda ilk gittiğim yer ayla Algan’ın yanı oldu. Kamera önü, oyunculuk eğitimi aldım, almaya da devam ediyorum. Sonra İlknur Açıkel’den ses nefes tekniklerini öğreniyorum. Anlayacağınız yolun çok başlarındayım. 

Yolun başındasınız ama neleri keşfettiniz ya da neleri keşfetme peşindesiniz?

Bir ruhu bedenine kabul etmek, olmadığın biri olmak yani ‘o’ olmanın ne kadar zor ama bir o kadar da keyifli olduğunu keşfettim. Bir ruh diyorum çünkü sen o olduğunda asla taklit kabul etmiyor, onu tüm benliğinle kabul etmek zorundasın. 

Kendinizi geliştirmek adına neler yapıyorsunuz?

Bence oyuncu, oyun hamuru gibidir. Eğitimle sürekli yoğurulması gerekir. Ben de oyun hamuru gibiyim. Kendimi sıfırlayıp şekillendirebilen bir yapım var. Yönlendirilmeye ve öğrenmeye çok açık biriyim. Eğitimi kimin verdiği değil, kimin aldığı önemli… Aslolan sizin neler öğrendiğiniz, eksiklerinizi nasıl tamamladığınız ve bunları nasıl bir araya getirip harmanladığınız… Allah ömür verdiği sürece eğitimime devam edeceğim. 

İNANÇLARINA BAĞLI BİRİYİM

Bundan sonra ki beklentileriniz neler? 

İşini çok iyi yapan biri olabilmeyi istiyorum. İki evrensel meslekle uğraşıyorum; biri oyunculuk, diğeri plastik sanatlar… İkisi için de ayrı ayrı eğitimlerime devam ediyorum. 

İleride iki mesleği de birleştirmeyi düşünüyor musunuz?

İnançlarına bağlı biriyim. Allah’a ve kendime duyduğum inançla her iki mesleğimle de başarıyı yakalamak ve bunu tüm dünyaya kanıtlamak istiyorum. Çünkü uzun süredir “Türkiye neden bilim ve sanat dalında ilerlemiyor?” diye bir laf dolaşıyor etrafta. Aslında böyle bir şey yok ama illa ki ödül istiyorlarsa ben bu ödülleri alarak cevap vereceğim.

ONUN RUHUNA BEDEN OLMAK İSTEDİM

İlk kamera önü deneyiminiz O Hayat Benim dizisiydi değil mi?

Evet, oyunculuğa ilk adımımı O Hayat Benim’ledeki ‘Hanife’ karakteriyle attım. Oyunculuk eğitimim 

devam ederken deneme çekimlerine katılmıştım ve kabul edilmiştim. Çok heyecan vericiydi. Şimdi de ‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’ dizisindeyim. 

‘Umuda Kelepçe Vurulamaz’ dizisiyle yollarınız nasıl kesişti?

Menajerim Tuncay Altınoğlu bana bu projeden bahsetti ve dizinin yönetmenin Cemal Şan olduğunu söyledi. O kadar çok heyecanlandım ki… E bir de İdil karakterinin hikâyesini okudum ve onun ruhuna beden olmak istedim. 

Nasıl bir ruh ki bu İdil’e beden olmak istediniz?

Kim ne derse desin ne düşünürse düşünsün İdil asla kötü bir kız değil. Sadece çok yalnız… Özgür ve her şeye sahip olmasına rağmen mutlu değil. Çünkü kaybettiği çok şey var. Yaşadığı bu psikolojik travmalar yüzünden hayattan intikam almak istiyor. Yaşadıklarının acısını çıkartmaya çalışıyor.