emin.demirezen@aksam.com.tr
Türkiye’nin en önemli sanatçılarından biri olan Teoman, bu sefer söylediği şarkılarla değil kaleme aldığı hayatıyla karşımızda. Geçen hafta Hep Kitap’tan çıkan Fasa Fiso kitabını rock yıldızı Teoman’la konuştuk.
Karanlığın, karanlığının sesine kulak veriyor şarkılarını yazarken. İnişli çıkışlı ilişkilerimize, ayrılıklarımıza yaralarımıza, özlemlerimize dokunuyor şarkıları. Teoman… Türkiye’nin rock yıldızı o! Hem cesareti hem de şarkılarıyla… Teoman, şimdi de şarkılarından farklı olarak hayatını kaleme aldığı Fasa Fiso kitabıyla karşımızda…
Fasa Fiso kitabını yapma fikriniz nasıl ortaya çıktı ve kitabı yapma hazırlığı ne kadar sürdü? En başta röportajlara dayalı bir kitap yapmayı planladığınızı anlatıyorsunuz, sonra nasıl anı kitabına evrildi?
Bir editör, benim 20 küsur yıllık röportaj arşivinden bir seçki yaptı. Onu kitap olarak bastırmak istiyordum. Eskiden bazı gazetelere, dergilere de yazılar yazmıştım, bu kitaba onları da eklemek istedim. Sonrasında bir iki hikâye daha yazayım diye düşünürken, bu kitabı yazarken buldum kendimi. Yazma süreci çok kısa sürdü, geçen ağustosta birkaç şey yazmıştım, ekim ayından sonra biraz daha yoğun çalışıp bitirdim Fasa Fiso’yu.
Şarkı sözü yazarı Teoman ile anılarını yazan Teoman arasındaki fark nedir?
Şarkı sözü daha kapalı bir dünya ve tek boyutlu. Halbuki hayat birçok açıdan, kanaldan akıyor. Şarkı sözü yazarken dramanın içinde kayboluyorsunuz, anıları yazarken ise daha mesafeli olabiliyorsunuz. Ben bu kitaptaki anıları yazarken “light” bir perspektifi olsun istedim. Şarkı sözü yazarken, bir bakış açısını hep sabit tutuyorum. Kitabı yazarken ise bazı ciddi olaylara bile ciddiyetsiz bakmaya çalıştım.
Kapaktaki fotoğrafı seçme nedeniniz ne?
Kuzenim Arzum, birkaç sene önce bulmuş bu fotoğrafımı. Verdiklerinde hatırladım o günü, teyzemlerle beraberdik. Tam kovboy-Kızılderili dönemime denk geliyor fotoğrafın çekilişi. Kitapta çocukluk anılarına çok önem verdim ve geniş yer tutuyorlar. İçindeki hikâyelere çok uyacağını düşündüm o fotoğrafın.
ÇABUK SIKILAN BİR KARAKTERİM VAR
Teoman, hayatı boyunca çelişkiler içinde yaşamış bir adam mı?
Galiba öyle. Çok eskiden beri, uzun zamandır isteyip, hayalini kurup, sonra da sahip olduğum şeyleri sorgularken buldum kendimi. Çabuk sıkılan, inancını çabuk yitiren bir karakterim var. Bir şeyi elde edince hemen onu küçümsemeye de başlıyorum. Dünyam genişleyeceğine daralıyor. Sürekli fikirlerim, kararlarım değişiyor. Yolda, hedeflerime olan inancımı kaybediyorum.
Kitabı okuduğumda anlıyorum ki siz çok hayalperestsiniz. Ancak bazı durumlarda düz bir yanınız da var. Bunu fark ettiğiniz oluyor mu?
Benim hayat prensibim hep, “Bir planın olsun, sonra yolda değiştirirsin” oldu. Bir taraftan çok analitik ve düz çalışan bir beynim var ama hayalperestlik çok daha heyecanlı. Bir o tarafa, bir bu tarafa salınıp durdum hayatım boyunca. Artık enerjim azaldığından, analitik tarafta kalmaya gayret ediyorum.
“BÜYÜK SANATÇI OTOBİYOGRAFİSİ” HAVALARINDA BİR KİTAP DEĞİL
Sizce insanlar bu kitabı neden satın alacak, niçin sizin hayatınızı okumak istesinler?
Neden kitabımı aldıklarını, alıcılara sormak lazım. Ben neden yazdığımı anlatmayı tercih ederim. Hayatım boyunca birçok kişiye hayran oldum, ya da hayran olmasam da ilgilendim o kişilerle. Şimdi ben o “ilgilenilen-hayran olunan” kişilerden biriyim. Bu kitap tabii ki benim hayatımı tam olarak anlatmıyor, beni etkileyen bazı anıları yazdım sadece. Ama bu kitabı alanların neler hissedebileceğini biliyorum. Çünkü bir zamanlar ben de onlardan biriydim.
Bu kadar açık olmaktan hiç endişe duymadınız mı?
Hayır. Ne kadar açık olacağımın seviyesini baştan saptadım, sonuç da istediğim açıklıkta oldu. Çünkü “büyük sanatçı otobiyografisi” havalarında olmasını istemiyordum bu kitabın. Ve işimin ne kadar çocuksu bir meslek olduğunu anlatmak istiyordum. Hayata da öyle bakıyorum, onun da çocuksu bir şey olduğunu düşünüyorum. Pek ciddiye alınacak bir şey değil.
Bu kitaptan sonra röportajlarda anlatacak bir şeyiniz kalmadı gibi. Teoman’a dair artık her şeyi biliyoruz. Bundan sonra ne yapacaksınız?
Ben zaten eskiden yaptığım birçok işimi başkalarına devrettim yıllar önce. Artık konser prodüksiyonu, ofis işleri vs. hiçbir şeyle ilgilenmiyorum. Müzikle ilgili de çok az planım kaldı. Eskiden yaptığım işleri geleceğe derli toplu bırakmak istiyorum. Bir de, başkalarının yazdığı, çok beğendiğim şarkılar var. Onları kendi sesimden kaydetmek var planlarım arasında. Şarkı yazmakla filan uğraşmak istemiyorum artık. Sahneye çıkarım herhalde zevk alabildiğim müddetçe.
Artık çok çalışmayı sevmiyorum
Hayatınızda değiştirmeyi ya da vazgeçmeyi planladığınız bir şey var mı?
Artık çok çalışmayı sevmiyorum, kendime ilerisi için hobiler bulmaya çalışıyorum. Hayatımda değiştirmeye çalıştığım şeyler; sağlıklı beslenme, sigarayı azaltmak gibi uyduruk şeyler.
Son olarak hayatınızın içinde “Keşke şununla tanışsaydım da birlikte bir hikâyemiz olsaydı” dediğiniz biri oldu mu?
İki kişiyle tanışmış olmayı çok isterdim. Barış Manço ve Fikret Kızılok. Fikret Abi’yle sadece telefonla konuşabildik. Barış Manço ile de tanışamadığıma çok üzülürüm. Halbuki çocukluğumdan beri çok severdim onu.