Dünya starları bu zillerin peşinde

ARZU AKYOL

arzu.akyol@aksam.com.tr

Bundan tam 400 yıl önce Zilciyan ailesinden Avedis’in bulduğu çok özel bir formül, İstanbul’da bir efsane başlattı. Samatya’da bir atölyede ateş ve çekiçle sihirli bir yolculuğa çıkan bakır ve kalay dünyanın en iyi zillerine dönüştü. Kuşaklar boyu en iyi müzisyenlerine arkadaşlık etti bu ziller. Ailenin son temsilcisi Mikael öldüğünde bu İstanbul efsanenin de sona erdiği düşünülmüştü ama öyle olmadı. Bugün Mehmet Usta’nın Esenyurt’taki atölyesinde, dünyada marka olmuş 4 asırlık bir gelenek sürüyor. 

Çekiç sesleri, dünyanın en güzel müziklerine eşlik eden zil seslerine dönüşüyor hâlâ. Ve hâlâ dünyanın en büyük starları o atölyeden zil almak için sıraya giriyorlar. Yüzde yüz el yapımı zilleriyle müzik endüstrisinin Grammy'si olarak bilinen MIPA ödülünü de alan Mehmet Tamdeğer’i atölyesinde ziyarete ettik ve İstanbul’un zillerinin 4 asırlık serüvenini dinledik. 

İstanbul’un zillerinin hikâyesi bundan tam 400 yıl önce 1600’lerde başlar. Zilciyan Ailesi’nin bilinen ilk üyesi Kerope, 1623’te Samatya’da Ağahamam’daki atölyesinde başlar zil yapımına. Kerope’den sonra işi devralan oğul Avedis işi bir adım öteye götürür ve özel bir formül bulur. Avedis’in zillerinin muhteşem tınısı sarayın da dikkatini çeker ve rivayet odur ki III. Osman Avedis’e 80 altın ve “Zilcioğlu” anlamına gelen “Zilciyan” soyadını verir. Bu ziller mehter takımında enstrümanlara eşlik eder o günden sonra. Mozart ile Haydn gibi ünlü besteciler eserlerinde zile yer vermeye başlayınca Zilciyan’ların ürettiği ziller Avrupa’nın da gözdesi olur. Avedis’in bulduğu formül, babadan oğula kuşaktan kuşağa geçer. 

"MADE IN TURKEY İSTANBUL”

Ailenin bu topraklardaki son temsilcisi Mikael Zilciyan’dır. Mikael’in, sadece Türkiye'de üretilen, ay yıldızlı, "Made in Turkey İstanbul” damgalı ve Zilciyan’ın özel imzalı, el yapımı zilleri ünlü davulcular tarafından adeta kapışılır. Beatles'ın davulcusu Ringo Star (Ricart Starkey), Rolling Stones'un davulcusu Charlie Watts,  Cream'ın davulcusu Ginger Baker, Jimi Hendrix'in bateristi Mitch Mitchell, Shadow'un ritmik davulcusu Brian Bennet ve Yes, Uria Heep, Deep Purple, Pink Floyd, Gun's and Roses Mike Fletfood hep Zilciyan’ı tercih eder. Roy Haynes, Sol Gubin, Kenny Clare gibi bir çok ünlü ünlü cazcının tercihi de Zildjian markasıdır. 1979 yılında Mikael Zilciyan öldüğünde herkes, 400 yıllık bu sırrı beraberinde götürdüğünü, Zilciyan efsanesinin sona erdiğini düşünür. Gazetelerde “Mikael Zilciyan öldü, Türkiye’de bu iş bitti” diye haberler çıkar ama işin aslı öyle değildir. Gelin hikâyenin devamını Zilciyan efsanesinin Türkiye’deki 

son temsilcisi, 400 yıllık geleneksel zil yapımının en tecrübeli ustası Mehmet Tamdeğer’den dinleyelim…

BÜYÜSÜNE KAPILDIM

Küçük Mehmet’le Mikael Zilciyan'ın yolları Samatya’da kesişir. “1940 senesinde Trabzon’da doğdum. 1947’de İstanbul Samatya’ya taşındık. Babam komiserdi. Samatya’ya tayin olmuştu. Okula gidip gelirken Zilciyan Fabrikası’nın önünden geçerdim. Çekiç vuran ustalar dikkatimi çekerdi.” Samatya’ya taşındıktan 3 sene sonra Mehmet’in babası vefat eder. Mehmet ve ailesi için zor günler başlamıştır. “Babam öldüğünde daha 10 yaşındaydım. İlkokula gidiyordum. Ekonomik zorluklar başladı tabii. Çalışayım, aile bütçesine katkım olsun diye düşündüm. Gittim Krikor Usta’ya, “Beni buraya çırak alsanıza” dedim. Zilciyan’a sordular, “Gelsin” demiş. Öyle başladım. Okuldan sonra gidiyordum. Zaten beşinci sınıftan sonra okulu bıraktım. Zillerin büyüsüne kapılmıştım. Samatya Ağahamam’daki fabrikaya herkesten erken gelir canla bala çalışırdım. Gel zaman git zaman Mikael Zilciyan’ın sağ kolu oldum. A’dan Z’ye her şeyi öğrendim. Seyahatlere çıktığında fabrikayı bana emanet ederdi. Çok severdi beni. Allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun çok muhterem bir insandı. 

GİZLİ FORMÜL NE?

Mikael Mehmet’e bildiği her şeyi öğretir öğretmesine ama bir aile sırrı olan formülün püf noktası olan kalay ve bakırın tartılma aşamasını kimseler bilmez. Oysaki kalay-bakır karışımını miktarı çok önemlidir. Mikael, işin bu can alıcı kısmını herkes gittikten sonra, gece yarısı yapar. Bir gece yine yalnız kaldığını sanan Mikael işe koyulur. Ama yalnız değildir. Yanında çalışan Mehmet ve Agop çatıda saklanıp onu seyreder. “Bir gün ustamızın biz çıktıktan sonra ne yaptığını seyretmek için çatı arasına saklandık. Mikael ustanın bakırlarla kalayları nasıl tartıp karıştırdığını, erittiğini nefesimizi tutarak izledik. Zaten her şeyi biliyordum. Tek bilmediğimiz kalayın bakırın hangi ölçülerde tartıldığı. Zillerin sırrını böylece öğrenmiş oldum.”

ARABAMI SATIP ATÖLYEMİ AÇTIM

1950 senesinden 1977 senesine kadar Zilciyan’la çalışır Mehmet Usta. Sonra fabrika kapanır. Fabrika kapandıktan 5-6 ay sonra da 73 yaşında vefat eder Mikael Zilciyan. Yıl 1979’dur. Ustasının vefatını anlatırken gözlerinden yaşlar süzülüyor Mehmet Bey’in. “Bambaşka bir adamdı. Baba gibi severdim. Fabrika kapandıktan öylece kalakaldık. Tazminatımızı aldık ama hazıra dağ dayanmaz. Zilden başka bir iş de bilmiyorum. Gazeteler de “Zilciyan öldü, Türkiye’de bu iş biter” diye yazdılar. 2 sene Kuveyt’te kuyumculuk yaptım. Sonra döndüm ve bildiğim işi yapmaya karar verdim. Vosvogen marka bir arabam vardı, onu sattım ama yetmedi. Arkadaşlarımdan Agop’a “Gel bu işi birlikte yapalım” dedim. Öyle başladık. Meşakkatli oldu ama 1981 yılında Bağcılar’da yüzde yüz el yapımı zil üretimine geçtik ve 'İstanbul Zilleri' markasını kurduk.”

ÖNCE BILLY HART GELDİ

400 yıllık formülle tekrar zil üretmeye başlayan atölyenin ünü dünyaya yayılır. Dünyanın en önemli müzisyenleri ziyaret etmeye başlar atölyeyi. Mehmet ve Agop’un zilleri de tıpkı Zilciyan’ın zilleri gibi dünyaya açılır. “Bir gün Billy Hart geldi atölyeye. Bir festival için Türkiye’deymiş. Bir sürü zil aldı, gitti. Giderken de “Ben şimdi Amerika’ya gidiyorum. Bakın size kimleri yollayacağım” dedi. Gerçekten de ondan sonra dünyanın en iyi müzisyenleri geldi ve bizden zil aldı. Alf Balck, Elvin Jones, Jeff Hamilton, Tony Williams... Daha niceleri… Hepsi bizim zillerimizi almak için sıraya girdi. Ondan sonra 

dünyada tanındık, işimiz büyüdü.”

EMEKLİ OLMAYI HİÇ DÜŞÜNMEDİM

1996 yılında Mehmet Bey’in ortağı Agop Tomurcuk bir tekne kazasında hayatını kaybeder. Agop Tomurcuk’un oğulları yollarına “İstanbul Agop Zilleri”, Mehmet Bey de “İstanbul Mehmet Zilleri” olarak devam eder. Zilciyan ailesine ne olduğunu merak edenlere, ailenin yeni kuşakları Amerika'da fabrikasyon mal üretimine devam ediyor.  Ama el yapımı ziller sadece İstanbul’da üretiliyor. Bugün hâlâ ilk günkü heyecanıyla çalışmaya devam ediyor Mehmet Bey. Dünyada marka olmuş 400 yıllık bir İstanbul geleneğini sürdürdüğü için çok mutlu. Ondan sonra da oğulları sürdürecek bu işi. “İşimi hâlâ çok seviyorum. 77 yaşındayım ama emekli olmayı bir gün bile düşünmedim. Üç oğlum var. Onlara bu işin bütün inceliklerini öğretiyorum. Gelip aşağıda çekiç de vuruyorlar. Baba mesleğini onlar sürdürecek.” Zilciyan efsanesinin Türkiye’deki son temsilcisi, 400 yıllık geleneksel zil yapımının en tecrübeli ustası Mehmet Tamdeğer’in atölyesinden bu geleneğin sonsuza dek sürmesini dileyerek ayrılıyoruz. Umarız Esenyurt’taki bu atölyede kalayın ve bakırın ateşle ve çekiçle çıktığı bu sihirli yolculuk hiç bitmez ve dünyanın en güzel tınılarına arkadaş olmaya devam eder Mehmet Usta’nın zilleri… 

50 ÜLKEYE İHRACAT YAPAN BİR DÜNYA MARKASI

“İstanbul Mehmet Zilleri” bugün 50’den fazla ülkeye ihracat yapan bir dünya markası. Tüm zamanların en iyi dördüncü davulcusu olarak anılan Tony Williams'ın yanı sıra Carmine Appice, Micke Backelin, Horacio El Negro Hernandez, Carmine Appice, Erik Smith, Elvin Jones, Kiko Freitas, Snowy Shaw, Jack DeJohnette gibi davulcular İstanbul’un zillerini tercih ediyor. Mehmet Bey, atölyenin her hafta 3-5 yabancı konuğu olduğunu söylüyor. “Hacı yeri gibi atölye. Ziyaret edenimiz bitmez.”

MIPA’DAN DÜNYANIN EN İYİ ZİLLERİ ÖDÜLÜ

2015 yılında müzik endüstrisinin Grammy'si olarak bilinen “MIPA, Musikmesse Uluslararası Basın Ödülü”nü almış “İstanbul Mehmet Zilleri”. MIPA, Musikmesse Uluslararası Basın Ödülü, her yıl dünya çapında konusunda uzman 100'den fazla gazetecinin oylamasıyla verilen bir ödül. MIPA’da en iyi zil ödülüne layık görülmek gerçekten çok önemli bir uluslararası başarı. Ama bu başarının yeterince takdir görmediğini söyleyen Mehmet Bey biraz kırgın. “Benim en büyük zenginliğim bu ödül. Müzik alanında dünyanın en önemli ödülünü aldık. Ama sadece bir gazetede küçük bir haber çıktı. Bu beni çok üzdü.”