Dünya Gıda Günü’nde çorbaya bir tutam tuz attık

MEHMET EMİN DEMİREZEN

emin.demirezen@aksam.com.tr

Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 840 milyon kişi açlıkla mücadele ediyor. Japonya’nın en büyük gıda üreticisi Ajinomoto’nun davetiyle 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde evsizlere çorba dağıtmaya çıktık, bakın neler yaşadık… 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, ‘dünya genelinde açlık ve yoksulluk temaları için farkındalık yaratmak, herkesin gıda güvenliğine ve besleyici gıdalara ulaşmasına katkı sunmak’ amacıyla 16 Ekim tarihini ‘Dünya Gıda Günü’ olarak ilan etti, zira dünyada 840 milyon kişi açlıkla mücadele ediyor. Türkiye’de yatırıma başlayan Japon Gıda Üreticisi Ajinomoto’nun o akşam Çorbada Tuzun Olsun Derneği’yle birlikte çorba dağıtacağını öğrenince müthiş bir heyecan duydum ve orada olmak istedim. Başa döneyim…

19.30 gibi Cihangir’de, Çorbada Tuzun Olsun Derneği’nin merkezinde buluştuk. Kazanlar kaynamış, evsizlere ulaştırılmak üzere çorbalar, pilavlar çoktan hazırlanmıştı. Ajinomoto’nun 2017 yılında satın aldığı Örgen ve Kükre Gıda Şirketleri İcra Kurulu başkanı Sinan Altun ve Yönetim Kurulu Başkanı 

Toru Okazaki’yle birlikte Çorbada Tuzun Olsun Derneği’nin genç ve yetenekli ekibinin oryantasyonuna katıldık önce. Çorbanın paylaşım adına ne kadar önemli bir sembol olduğundan yemek dağıtırken uymamız gereken kurallara, her şeyi en ince ayrıntısına kadar dinledik, öğrendik ve saatler 20.00’yi gösterdiğinde Cihangir sokaklarından geçerek Gezi Parkı’nın yolunu tuttuk. 

300 KİŞİLİK YEMEK

Gecenin benim açımdan en büyük sürprizi, Gezi Parkı’ndaki dağıtım noktasına ulaştığımızda gördüğüm uzun kuyruk oldu. Meğer insanlar saat kaçta yemek dağıtılacağını biliyor ve orada yemeklerini almak üzere bekliyorlarmış. Sinan Altun ve ekibinin bizzat dağıttığı çorbalarla 300 ihtiyaç sahibi karnını doyurdu. 300 kişi arasında birbirinden çok farklı profillerle karşılaştık: bakımlı, bakımsız, vaktiyle çok zenginken şimdi geceyi bankamatikte geçiren, Suriyeli, Türk, kadın, çocuk… Dağıtılan çorba, pilav ve ekmeğin ardından yine aynı pratiklikle eşyalar toparlandı ve derneğin yolu tutuldu. Gecenin sonunda karnı doyan evsizlerin yüzü bir nebze gülüyordu, bizlerse huzurluyduk. 

Çorbada Tuzun Olsun Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Türker: “Sokakta yaşamak zorunda kalan insanların en temel ihtiyaçlarından biri olan beslenme ihtiyacı ve en temel haklarından biri olan beslenme hakkını sağlamak ile birlikte onları topluma geri kazandırma noktasında çorba bizim için bir amaç değil bir araç. Bir kase çorba ikram ederken ‘Merhaba, nasılsınız?’ demek, bu insanlara yalnız olmadıklarını hissettirmek ve onlarla diyalog kurmak, onların hayata tutunmaları için bir dal uzatmak anlamına geliyor. Çorba önemli bir sembol... İstanbul’da yaptığımız saha çalışmaları neticesinde gizli evsiz (ev denilemeyecek, minimum yaşam koşullarını bile sağlayamayan alanlarda kalan) ve açık evsiz (parklarda, bankamatik önleri gibi açık alanlarda kalan) 10 bin civarı evsiz olduğunu öngörüyoruz. 

RAKAMLARLA SOKAKTA YAŞAM

İstatistiksel olarak her 10 kişiden biri ömründe en az 1 gece evsizliği yaşıyor. Her 100 insandan biri kısa veya uzun süreli evsizlik yaşıyor. İBB verilerine göre evsizlere açılan spor salonunda kalan günlük ortalama insan sayısı 675. Bu insanların hepsi bir basketbol sahasında yan yana uyumaktadır. İBB Zeytinburnu Spor Salonu’nun evsiz insanları bir senede barındırdığı ortalama gün sayısı 130. Bu salon her yıl 10-15 Aralık tarihleri arasında açılıp 15-20 Nisan arasında kapatılmaktadır. Evsizlerin İBB tarafından belirli aylarda karşılanan sığınma ihtiyaçlarının ve sosyal hakların tüm yıl uygulanması için çalışmalar devam ediyor.

“Gıdaya erişim, insanlık hakkıdır”

Ajinomoto Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Hülya Gündoğan Uçarlar: “Ajinomoto, Ar-Ge gücü, inovasyon teknolojileri ve sürdürülebilirlik anlayışı ile dünya genelinde gıda kaynakları, sağlıklı beslenme ve küresel sürdürülebilirlik sorunlarının çözümüne katkı sağlamayı öncelikleri arasında görüyor. Bu alanda çok önemli çalışmalar gerçekleştirdi ve gerçekleştirmeye devam ediyor. Yeni girdiğimiz Türkiye’de de aynı anlayışla faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Bunun ilk ve örnek teşkil edecek adımını, Birleşmiş Milletler’in açlık ve yoksulluk konusunda farkındalık yaratmayı hedeflediği 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde attık. Biz gıda kaynaklarına erişimin, bir insanlık hakkı olduğuna inanıyor ve bu hakkın tüm insanlar tarafından kullanılabilmesini istiyoruz.