Bu köşeyi takip edenler bilir, “sürdürülebilir moda”, “eko-moda” gibi akımların ciddi anlamda destekçisiyim zira hızlı moda akımı, ucuz moda haline geldi, atılan eski giysiler çöp alanlarını doldurdu. Hızlı tüketim hammadde, enerji ve su kaynaklarının da hızlı tüketilmesine sebep oluyor. Ağartma, boyama işlemlerinde kullanılan kimyasallar, insan sağlığına ve çevreye zarar veriyor. Hızlı modanın zıt anlamlısı olan “yavaş moda” akımı kaynakların ihtiyaçtan fazla kullanılmamasını, gelecek nesillere aktarılmasını hedefliyor. Geçtiğimiz günlerde Şişhane’deki tarihi Adahan Oteli’nde tam da bu anlayışı benimseyen bir koleksiyon sergilendi. Yüzlerce yıllık tuğla duvarların, yüksek tavanlı kemerli geçişler arasında sergilenen Çizgi adlı koleksiyon beni büyüledi. Her bir kumaş, yaratıcıları Mimar Dr. Selçuk Gürışık ve öğrencisi, aynı zamanda marka ortağı olan Ali Alev tarafından elle üretiliyor, dolayısıyla hiçbirinin eşi benzeri yok. Selçuki & Ali markasıyla New York, Amsterdam ve Londra’da çok iyi tanınan ikilinin yeni hedef pazarı İstanbul ve Tokyo. Giyilebilir sanat ve iç mimari objeleriyle tanınan marka moda kurbanı olmayan, düşünerek alışveriş yapan, çevre dostu ve sorumluluk sahibi bireylere hitap ediyor.
DEĞİŞİK BİR DENEYİM
Tiyatroyu çok severim ama böylesini ilk kez deneyimledim. Sahne yerine, seyircinin oturduğu masaların arasında 360 derece oynanan, dahası izleyiciler arasından seçilen konuk oyuncuların katılımı ile gerçekleşen interaktif bir oyun “Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası”. İçeriği çocukluğumuzda oynadığımız “katil kim”, “ipucu” gibi oyunlara benziyor. Büyük bir holding’in 50. yılının kutlandığı bir yemek organizasyonunda işlenen cinayetin katilinin bulunması üzerine kurgulanmış senaryonun yazarı “Kanıt” dizisinden tanıdığımız Selin Atasoy, oyunu yöneten ve sunan ise Okan Bayülgen… Bu oyunu bu oyunu seyretmek değişik bir deneyimdi. Artık katilin kim olduğunu bilsem de yine gideceğim, çünkü çok eğlendim. Size de tavsiye ederim, hatta sadece seyretmek yerine oyuna dâhil olmanızı şiddetle öneririm. Her çarşamba akşamı Etiler Sahne İstanbul’da, rezervasyonsuz sakın gitmeyin.
HAFTANIN MEKÂNI
Senenin son günleri olduğundan sebep bir alışveriş trafiğidir gidiyor. Aile büyüklerine, eşime, çocuğuma, arkadaşlara derken hediye paketi yaptırmaktan bitap düştüm. Hiç sevmesem de bu tarz günlerde her şeyi tek bir çatı altında bulmak adına AVM’leri tercih ediyorum, zira zamandan tasarruf ettiriyor. İki dükkân arası rahatça ihtiyaç giderme imkânı da cabası. Geçtiğimiz gün çarşı işini bitirip eve dönmeyi bekleyemedim, düşmüş kan şekerim gözümü nasıl dönmüşse, İskender diye bildiğimiz ama resmi adı Bursa Kebabı olan güzide et yemeğimizden yemek için kendimi “HD”ye attım. Servis beklenmeyecek kadar hızlı ve güler yüzlü. Yemek çok lezzetli. Rejimimi çok fazla tehdit etmeyecek zamanlarda yine giderim. Bir tek karton bardaklarla içecek ikram etmelerine anlam veremedim, dahası bu durumdan hiç hoşlanmadım.