Sohbeti, dost meclislerini ve kafeleri en çok seven yerde, Balat’tayım. Rengârenk sokaklarında kaybolurken burnuma mis gibi tarhana kokusu geliyor. Kokunun peşine takılıyorum. İçinde her şeyin ev yapımı olduğu bir dükkânın önünde buluyorum kendimi: ‘Narissa Butik’…
İki ev arasına gerilmiş çamaşır ipleriyle, içinde çocukların koşuştuğu sokaklarıyla belki de objektife en çok poz veren Balat’tayım. Bu sokaklarda her şey kardeş… Camiyle kilise, sinagogla ayazma, apartmanla gecekondu gibi… Fotoğraf editörümüz Uygar Taylan ile bu rengârenk sokaklarda kaybolurken burnumuza mis gibi tarhana kokusu geliyor. Kokunun peşine takılıyoruz. Narissa Butik’in önünde buluyoruz kendimizi… Kafe değil de daha çok eski bir köy evi gibi… Çok mütevazı ama içinde yok yok. Reçelden salçaya, makarnadan turşuya, sabundan keseye kadar pek çok şey var. Kafenin sahibi Afet (Aydoğdu) Hanım misafir buyur eder gibi davet ediyor bizi içeriye… Çok zarif ve kibar kadın… Kafesine misafir olan herkesi güler yüzle karşılıyor.
SABUNLARIM ŞİRİNCE’DEN
Sabunlarım İzmir Şirince’den, peştamallarım Denizli Buldan’dan getirttiriyorum. Keseleri kendim fason üretiyorum. İstanbul’un çeşitli yerlerindeki aktarlara toptan satışını yapıyorum. Bez çantaları ablamla beraber dikiyoruz. Reçelimizi, tarhanamızı, makarnamızı ve turşularımızı kendimiz üretiyoruz. İleride yurtdışından bu ürünleri tanıtmayı amaçlıyorum. Ufak ufak hedefler koymayı seviyorum. Sağlam adımlarla ilerlemek her zaman daha mantıklıdır. Ne kadar iyi bir yüzücü de olsanız derin sulara atlamamak gerekiyor. İlk önce bedeni ısıtmak lazım…