Dijital detoks yap, mutlu ol

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Dijital detoks nedir? Akıllı cihazlar mutsuzluğu tetikliyor mu? Teknolojinin nimetlerinden kontrolsüz bir şekilde faydalanmak hangi hastalıklara davetiye çıkarıyor? Tüm bu soruların cevabını DigiDetoks Sosyal Girişimi’nin kurucusu Tuğba Şengül verdi.

Dijital Detoks nedir?

DigiDetoks teknolojiyi tamamen terk etmenin tam aksine, teknolojiyi doğru kullanarak faydalanmak anlamına Detoks denilince insanların aklına, yediğimiz yemeklere dikkat etmek ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak gibi şeyler geliyor. Detoksu pek tabii ki dijitalde de yapmak mümkün. Elektronik cihazların sinyalleri, teknolojinin aşırı ve kontrolsüz kullanımının vücudumuzda “dijital toksinler” biriktiriyor. Modern yaşamın içinde hepimiz farkında olarak ya da olmayarak üzerimizde yükler biriktiriyoruz. Bu yükler, dijital dünyanın fayda ve işlevselliği haricinde dengesiz kullanımla ortaya çıkıyor... Ruhunuzda, aklınızda ve bedeninizde bazı toksinler yaratıyor. Yediğimiz yemeklerden, işlenmiş gıdalardan, soluduğumuz havadan da aldığımız toksinleri düşünürsek vücudumuz dışarıdan kaynaklı birçok unsurla mücadele ediyor aslında. Aslında biz kişileri digidetoksla günlük yaşantılarının akışını bozmadan, günümüz dijital dünyasının dilini çözmeye davet ediyoruz. 

Teknolojiyi doğru kullanmak ne anlama geliyor?

Günümüzde birçok insan uyandığında yüzünü yıkamak yerine ilk olarak telefonuna bakıyor, telefonunu bulamayınca mini kalp krizleri geçiriyor, gittiği mekanda menüden önce wi-fi şifresi istiyor, konseri izlemek yerine videoya kaydetmeye çalışıyor, arkadaşlarıyla muhabbet ederken bir yandan da WhatsApp’tan başkalarıyla mesajlaşıyor... Dijital dünyadan tamamen uzaklaşmanın mümkün olmadığının hepimiz farkındayız. Fakat dengeli ve doğru kullanırsak aklımızda, ruhumuzda ve bedenimizde oluşan fazlalıklardan kurtulmamız mümkün.

Mutsuz bireylerin çoğalmasında dijitaleşmenin bir payı var mı?

Bütünüyle dijitaleşmenin ortaya çıkardığı bir sorun olmamakla birlikte evet dijitalleşme mutsuz bireylerin çoğalmasını tetikliyor diyebilirim. Bugün etrafımızda yolda yürürken, işe giderken, metroya binerken başını akıllı cihazlarından kaldırmadan yürüyen yüzlerce insan görebilirsiniz. Doğru kullanılmayan teknoloji bireyleri yalnızlaştırıyor. Yalnızlaşan bireyler ise mutsuz oluyor. Şehir hayatı, seyahatler, trafik, karmaşa ve yorgunluk gibi nedenlerden dolayı aile üyeleri ya da arkadaşlar birbirleriyle görüşemiyorlar. Görüşseler bile bir yandan televizyon izliyorlar, bir yandan telefonlarıyla oynuyorlar. Çocuklar ise genelde bilgisayar başında… Bireylerin gitgide birbirlerine yabancılaşması, birbirinden hatta kendilerinden uzaklaşması ve iletişimin azalması iletişim kurulamayan ortamların doğurduğu en büyük sorun...

Dijitalleşme aynı zamanda dünyaya açılma, sesini duyurma, dünyayı tanıma anlamına gelmiyor mu?

Evet geliyor. Ama teknolojiyi doğru kullanmadığınız noktada dünyaya açılıp sesinizi duyurmanız ve dünyayı tanımanız mümkün değil. Yeni dönemde çocuklar ve gençler dijital dünyanın ortaya çıkardığı mesleklere ilgi duyuyorlar. Kariyer planlarını bu mesleklere göre yapan bireyler, örnek aldıkları kişilere internet üzerinden ulaşabiliyorlar. Onlara fayda sağlayacaklarını düşündükleri sayfaları ve blogları takip ediyorlar. Bu noktada ebeveynlerin ve öğretmenlerin çocukları ilgi alanlarına göre yönlendirmeleri çok önemli. Bu yönlendirmeler ile birlikte doğru kişileri ve sayfaları takip etmeye teşvik edilen çocuklar ve gençler faydalı bilgilere ulaşmış oluyorlar.

KONTROLSÜZ TEKNOLOJİ KULLANIMININ ZARARLARI

Kontrolsüz teknoloji kullanımının çocuklarda ve gençlerde yol açtığı yeni dönem hastalıkları anlatır mısınız?

Bel, boyun ve baş ağrıları, hareketsizliğe bağlı kilo artışı, depresyon, gerçeklikten kopma, uyku düzensizlikleri, sosyal bağların azalması, hafızanın zayıflaması gibi problemler bu şikayetlerden sadece bazıları... Çağımızda teknolojiye dayalı en yeni hastalıklardan biri ise nomofobi... Cep telefonuyla sağlanan iletişimden kopmaktan aşırı korkma anlamına geliyor. Özellikle okul çağındaki gençlerde oldukça sık görülen nomofobi, gençlerin psikolojik ve bedensel gelişimleriyle sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkiliyor ve okuldaki başarıyı düşürüyor. Teknoloji kullanım süresi arttıkça çocuklar ve gençler giderek yalnızlaşıyor, sosyal gelişimleri önemli ölçüde geriliyor, yüz yüze ilişki kurmakta güçlük yaşıyor, öz güvenleri düşüyor ve de sosyal kaygı düzeyleriyle saldırganlık davranışları artıyor. Mahrumiyet korkusu daha da ilerlediğindeyse düşünce süreçleri bozuluyor, genel sağlık düzeyleri düşüyor, obsesif, depresif, kaygılı, düşmanca, fobik ve paranoid düşüncelerinin arttığı gözleniyor. Yeni dönem hastalıklardan biri de gelişmeleri takip edememe kaygısı yani fomo… Bir diğeri; hastalık durumlarında doktor muayenesi yerine internette tedavi yöntemlerini araştırma ve uygulama hastalığı yani Siberhondrik. Teknoloji ve internet bağımlılığı yaşayan insanlar öz kontrol seviyesi düşük olduğu için siberhondrik hastalığına daha hızlı yakalanabiliyorlar.