sibel.ates@aksam.com.tr
Hani “İsmiyle müsemma olmak” deyimi vardır ya işte Barkın Özdemir de tam bu deyimin hakkını verenlerden. Adının anlamı yolcu, gezgin demek. O da kendini bildi bileli geziyor. Pek çoğunuz duymuşsunuzdur, geçtiğimiz hafta sosyal paylaşım sitelerinde “üniversite bursuyla dünyayı gezen genç” haberleriyle ondan çokça bahsedilmişti. İşte bu gezgin ruhu Şili’de bulduk. Şili’den AKŞAM Hafta Sonu Ekibine selam yolladığı fotoğrafını da gönderen Barkın Özdemir’le maille yaptığımız söyleşimizden sayfamıza kalanlar…
Seni tanıyabilir miyiz?
Küçük yaşlardan itibaren başlayan seyahat etme tutkum sanırım adımın anlamından geliyor; Osmanlı döneminde çok gezenlere denirmiş. 21 yaşındayım, Yusufeli, Artvinliyim. Özyeğin Üniversitesi’nde tam burslu işletme öğrencisiyim fakat 2. sınıfı bitirdikten sonra radikal bir kararla okula ara verdim. Öğrenciliğin yanında aynı zamanda dijital pazarlama stratejistliği yapıyorum. Bilgisayarımın ve internetimin olduğu her yer çalışmama olanak sağlıyor. Bu yüzden de kendime biraz da “dijital göçebe” diyorum.
Eğitimine ara vermek istediğinde ailen ne dedi?
Bu fikrimi paylaştığımda “saçmalama!” diye konu sert bir şekilde kapandı. Ailemin bilmediği bir şey vardı; ben değişmiştim. Son 2,5 senedir yollardayım. Yüzlerce insanla tanıştım, hiç tanımadığım insanların evinde kaldım, kaç kere kaybolduğumu sayamam. Bankta kaldığım zamanlar bile oldu. Kısaca artık eski Barkın yoktu karşılarında. Birkaç kere daha fikrimi söyleyince konuyu hep kapattılar. Son konuşmamızda, asker bir babaya, “Korkak olma, ileride beni desteklemediğin için her gün senin yüzünden pişmanlık duyacağım” diye sesimi yükselttiğimi hatırlıyorum. “Yeri geldi cüzdanımı kaybettim. Uçak kaçırdım, parasız ve evsiz kaldım. Zaten başıma kötü şeyler gelmiş, iyi ki de gelmiş bak artık bunlarla nasıl başa çıkabileceğimi biliyorum” demiştim. Sanırım o gün ikna oldu. Şimdi her gün “iyi misin?” diye mesaj atıyorlar.
15 GÜNLÜKKEN UÇAĞA BİNMİŞİM
Dünyayı gezme hayalin ne zaman düştü aklına?
Henüz 15 günlükken ilk uçak yolculuğumu yapmışım. Küçükken en sevdiğim kitabım atlasımdı, bilmediğim ülke yoktu neredeyse. Babamla hep şehirler, ülkeler hakkında yarışırdık. Yabancı insanlarla tanışmak, onlarla sohbet isterdim. Farklı kültürlere her zaman ilgim vardı.
ORMANDA KAYBOLDUK
İlginç şeyler yaşadın mı?
Ne gelmedi diye sorsanız daha iyi olur. Avustralya’da arkadaşımın fotoğrafını çekerken bir adım ilerimde 4 metrelik pitonla karşılaştım. Gece gece Kolombiya’da Pablo Escobar’ın mezarlığını bulup kaçak bir şekilde girdikten sonra mezarlıkta görevlilere yakalandım. Dağ gezisinden dönerken zifiri karanlık oldu ve koca ormanda yolumuzu bulmaya çalışırken kaybolduk. İnternetimiz olmasına rağmen GPS de çalışmıyordu. Hani Türkiye'de bir ormanda kaybolsam sorun yok ama kaybolduğum yer Afrika. Ne bileyim aslandır, domuzdur, ölümcül zehirli kobradır; biri çıkabilirdi karşımıza. Sonunda bir arkadaşımıza konumumuzu gönderebildik. Onları beklerken otostop da yapamıyoruz. Çünkü Afrika'da otostop yapmak intihar etmek demektir. Özellikle akşam saatlerinde bilmediğiniz yerlerde dolaşırsanız sadece ayakkabınız için bile sizi öldürebilirler. Dört saatlik bu gergin ama bir o kadar da eğlenceli kayboluşun ardından gece arkadaşlarımız tarafından kurtarıldık.
BABAM BANA “ÖDLEK” DERDİ
Şimdi neler yapıyorsun?
Şu anda hayalim olan Şili’deyim. Bir sosyal gönüllülük projesi altında 2,5 aylığına farklı bölgelerdeki çocuklara İngilizce öğretmenliği yapıyorum. Bu proje sayesinde bir ailenin yanında kalıyorum ve her gün bir öğünümü karşılıyorlar. Bu benim için harika bir fırsat.
Dünyanın pek çok yerini gördün. Bu gezilerden edindiğin bir hayat tecrübesi var mı?
Sosyal bir tipim. Arkadaş çevrem geniştir ama bu geziler sayesinde yalnız kalmayı, kendimle vakit geçirmeyi ne kadar sevdiğimi fark ettim. Hayatımla ilgili önemli kararları hep seyahat sırasında aldığımı fark ettim. Ellerimin, kollarımın kirlenmesinden rahatsızlık duymamayı öğrendim. Doğada yürüyüş yaparken, kafamdaki sorulara cevap bulabildiğimi fark ettim. Duygularını yoğun yaşayan biriymişim meğer ve tahmin ettiğimden daha cesurmuşum. Babam bana “ödlek” derdi, artık ben ona ödlek diyorum. Ve son olarak hayallerimi nasıl gerçekleştirebileceğimi, neyi nasıl daha iyi yapacağımı öğretti.
EKŞİ SÖZLÜKTEN ELEŞTİRİ
Ekşi sözlükte hakkında yazılanları okudun mu? Ünlü olmak için bu gezi hikâyesini uydurduğunu yazıyorlar, ne dersin bu eleştirilere?
Tesadüfen bir arkadaşım gösterdi. Hem iyi hem de kötü yorumlar. Bunlar normal şeyler, ünlü olduğumu düşünmüyorum ama maalesef bir şeyler başardığında seni direkt baltalamaya çalışan bir grup insan profili var. Sözlükte berbere kaç para verdiğimden bahsetmiş. Evimin dibinde Ergün abi var, saçımı hep ona kestiririm, üstelik 30 lira.
Bundan sonraki planın ne?
Sırasıyla Arjantin, Uruguay, Brezilya, oradan da Biyolog bir arkadaşımın ısrarıyla Gayana’ya kamp yapmak için gitmek istiyorum. Her şey yolunda giderse de Arjantin’in uç kıyılarında bir arkadaşımın evinde bir süre kalıp sonrasında internet üzerinden başlatacağım bir kampanyayla Antarktika’ya geçme “hayalim var”. Bu hayalimi gerçekleştirirsem “bütün kıtalara ayak basmış en genç Türk” unvanını alacağım. Bakalım, yapabilecek miyim?
NEDEN DEPRESYONA GİREYİM Kİ?
Bilmediğin ülkeler, tanımadığın insanlar… Hiç depresyona girmiyor musun?
Girmiyorum ve aslında bu önemli bir konu. Herkes seyahatte her zaman mutlu olunduğuna inanıyor. On aydır yollardayım. On ayın her günü mutlu değilim, mutlu olamam da. Başka ülkelere seyahat etmek, insana kendine sorgulatan, güvenli sınırlarının dışında yaşamayı öğreten, karakterini daha güçlendiren bir tecrübe yaşatıyor. Bazen “ben niye buradayım?” dediğim oluyor. Örneğin Peru’dayken şu an evde sıcacık yatağımda yatabilecekken neden bu küçücük yerde üşümekten uyuyamıyorum diye kendime çok sordum. Hayatımın en iyi tecrübelerinden biriydi. Ayrıca ülkeme geri döndüğümde hayatımı özel kılan bir ailem, arkadaş grubum var. İnsan bunlara sahipken neden depresyona girsin ki?
NE YAP NE ET YOLA ÇIK!
Senin gibi gezmek isteyip cesareti olmayanlara ne önerirsin?
Biliyorum anne ve babalarımız bizden çok farklı kafadalar. Daha az risk almaya, daha temkinli davranmaya çalışıyor, o güvenli merkezilerinden asla çıkmamaya çalışıyorlar. Ne yap ne et, kafana koy ve yola çık! Bunun için okula ara versen bile ne değişecek ki? Bir sene geç mezun olsan ne olacak? Okuldan sonra yaparsın, gezersin lafına asla inanma, en büyük yalan o. Öğrenciyken hazır gerçek işin başlamamışken bu deneyimleri sonuna kadar tecrübe etmeye çalış. Ön yargılarını bir kenara bırak. Bir süre kimliksiz dolaş, kirlen, hisset ve en önemlisi tecrübe ederek öğren! Pahalı restorana gitme, biraz daha dişini sık, listene bir ülke daha ekle.
PİLOT OLACAĞIMI SANDILAR AMA...
Gittiğin yerlerden topladığın objeler var mı?
Küçüklüğümden beri uçaklara karsı bir tutkum var. Babamın tayini nedeniyle Kıbrıs’ta yaşama şansım oldu. Her tatilde uçağa atlayıp Türkiye’ye dönüyorduk. Bu da uçaklara karşı ilgimi daha artırdı, hangi havayoluydu hangi tip uçaktı gibi pek çok bilgi ilgimi çekti. Böylece dünyanın her yerinden uçak toplayıp biriktirmeye başladım. Koleksiyonumu gören herkes pilot olacağımı düşünüyordu lakin hiç pilot olmak istemedim. Uçağa binmeyi, gökyüzünde hissettiğim o duyguyu anlatmam mümkün değil. Olabildiğince de farklı havayoluyla uçup dünyanın pek çok yerinden uçak modeli toplamaya çalışıyorum. Şu anda 147 tane uçak modelim var.