Destan formunda türküler de var

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Ferda Sümer ve Rotinda Ezel, Lazca ve Kürtçe türkülerden oluşan ‘Siyah Beyaz Ezgiler’ adlı bir albüm çıkardı. Biz de bu vesileyle ikiliyle bir araya geldik ve albümü konuştuk.

Bir araya nasıl geldiniz, süreci anlatır mısınız?

Rotinda aynı zamanda festival organizasyonları yapan bir müzisyen, organizasyonlarında sahne aldığım zamanlar ara sıra birbirimize kendi dillerimizde şarkı söyleyerek eşlik ettik, çok beğenildi, ilgiyle karşılandı. Her ikimiz de farklı etnik kültürde işler yaptığımız için bir arada ne yapabileceğimiz üzerine düşünmeye başladık, önce bir şarkı yaptık, klibini çektik ve YouTube’a yükledik. Milyonlarca kez izlendi ve ardından bir albüm yapma kararı aldık. 

Lazca Kürtçe karışık albüm yapma fikri nasıl doğdu?

Etnik müzik dinleyicisi dil, kültür, coğrafya ayrımı yapmadan çok geniş yelpazede müzik dinliyor. Kaliteli yapılan müzik sadece o yörenin insanı tarafından değil, herkes tarafından dinleniyor. Türküler evrenseldir. Böyle bir çalışma yapmanın birlik ve bütünlüğümüz adına iyi bir fikir olduğunu düşündük. 

Albümün adı neden Siyah Beyaz Ezgiler?

 “Siyah Beyaz” denildiğinde zihinlerde zıtlık oluşuyor. Oysa siyahla beyaz arasında onlarca renk var, her bir rengi albüm adı olarak sıralamak mümkün değildi. Biz bu isimle tüm renkleri, zıt görünen her şeyi kucaklıyoruz. Bize göre zıt görünen her şey bütünün bir parçası, bütün mesele nasıl bakıldığı ve görüldüğüyle alakalı.

 Albüm içindeki şarkılar genel olarak ne anlatıyor, dinleyenlerin hangi duygularına dokunuyor?

Siyah Beyaz Ezgiler türkülerden oluşan bir albüm. Dünya gelişip değiştikçe kültürler ve dinleyici kitlesi de değişiyor, dolayısıyla müzikteki değişim de kaçınılmaz hale geliyor. Türkülerin orijinal, otantik formunu muhafaza etmeye çalışarak modernize ettik. Bir kısmı hareketli, bir kısmı destan-ağıt formunda türküler. Aşk, ayrılık, hüzün, doğa gibi binlerce yıldır müzikte ve genel olarak sanatta işlenen temaları içeriyor. İnsan var oldukça aşk, ayrılık ve hüzünler hep olacak. İnsana dair olan hiçbir şeyin modası geçmez ve ruha dokunmaya devam eder.

İlk klibinizi hareketli bir şarkıya çektiniz, neden?

İlk klibi benim Lazca, Rotinda’nın Kürtçe okuduğu ‘Pirsi’ adlı şarkıya çektik.  Klibi çekerken albümde çalışan arkadaşlarımız da içinde olsun istedik.  Bu şarkıda tüm müzisyen arkadaşlarımız var, sağ olsunlar destek verdiler. Öte yandan insanların bu denli asık suratlı ve mutsuz dolaştığı bir dönemde biraz neşe olsun istedik.

Bu albümden beklentiniz nedir?

Öncelikle müziğimizi olabildiğince çok insana duyurmak istiyoruz. Albüm satışları bildiğiniz gibi sanatçılara pek bir getiri sağlamıyor, yaptığımız müziğin konserlerle sınırlı kalmayıp daha fazla dinleyiciye ulaşması için albüm çalışması önemli. 

Albümde hangi müzisyenlerle çalışacağınızı nasıl belirlediniz, neleri göz önüne alarak değerlendirdiniz?

Müzik arenasında başarılı çalışmalarını bildiğimiz, tanıdığımız arkadaşlar var. Etnik müziklerle donanmış bir albüm çalışması yaptığımız için bazı enstrümanlarda özellikle yöre müziğinin dokusunu iyi bilen arkadaşları tercih ettik.

Albümde enstrüman çeşitliliği bir çok albüme oranla çok daha fazla, özel bir nedeni var mı? 

Bu konuyu aranjörümüz ve stüdyodaki diğer arkadaşlarla birlikte değerlendirdik. Her türküyü ayrı ayrı çalıştık, eser içerisinde duymayı istediğimiz seslere yer verdik, titiz bir çalışma oldu. 

Etnik şarkıların klipleri genellikle kırlarda ovalarda çekilir, sizin klibi Yerebatan Sarnıcı’nda çekme fikri nasıl oluştu? Neden Yerebatan sarnıcı?

Yerebatan Sarnıcı Rotinda’nın fikriydi. Kliplerin mutlaka şarkı sözlerini yansıtması yahut eserin tarzıyla bire bir örtüşmesi gerekmiyor. Klibimizde dansçılar ve kalabalık bir müzisyen ekibi var. Özellikle kapalı mekân Yerebatan Sarnıcı’nın akustiği başlı başına bir müzik.