sibel.ates@aksam.com.tr
Mediha Akkalaycı, Nagihan Karadağ ve Tülay Aydın... Onlar Türkiye’nin ilk “Kadın Deniz Polisleri.” İstanbul Boğazı’nın güvenliği, çocukluk hayalini gerçekleştirmeyi başaran bu üç kadından soruluyor. Arama-kurtarma çalışmalarına da katılıyorlar, savaş gemilerinin güvenliğini de sağlıyorlar. İnsan kaçakçılarına da göz açtırmayan mesleğine âşık bu üç cesaretli kadın deniz polisiyle bir araya geldik...
Üçü de polis olmak istemiş. Defalarca denemişler ancak bir türlü olmamış. Sınavları geçiyorlar, mülakatı da başarıyla tamamlıyorlarmış. Ancak kadın polis alımı az olduğu için bir türlü sıralamaya giremiyorlarmış. Tülay ekonometri, Mediha istatistik, Nagihan da tarih öğretmenliği okumuş. Ama meslek aşkı o kadar ağır basmış ki denemekten vazgeçmemişler. Nagihan’ın babası da polis memuru. O, çocukluğundan beri polislerle iç içeymiş. Ta o zamanlardan aklına koymuş polis memuru olmayı. “Çocukluğum karakolda geçti. ‘Babama özenirdim ve bir gün ben de polis olacağım’ derdim” diye anlatıyor. Bu esnada Tülay söze giriyor ve “Nagihan gibi ailemde polis yoktu ama benim de en büyük hayalim polis olmaktı. Öyle masa başı işi yapmayı, sakinliği sevmem. Adrenalini, hareketi daha çok seviyorum. Hem Karadenizliyim hem denizi hem de yüzmeyi çok seviyorum. Aksiyon bana göre o yüzden tam aradığım mesleği buldum. Nasibim burasıymış” diyor. Mediha da lisede okurken polis olmanın hayalini kurmuş. “Ekonometri üzerine eğitim alsam da aklımın bir köşesinde polis olma fikri hep vardı. Dört kez sınava girip kazandım ancak sıralama nedeniyle bir türlü atamam yapılmadı. En sonunda 1000 kadın alınınca ben de dördüncü de hedefime ulaştım. Sevdiğim bir mesleği yapıyorum. Özellikle deniz polisi olmaktan ayrıca çok mutluyum. İnsan sevdiği mesleği yapınca daha da verimli oluyor. Herkes kısmet olmaz sevdiği mesleği yapmak. Düşünsenize yıllar sonra hayalinize kavuşuyorsunuz. Bundan daha mutlu ne olabilir ki.” Peki, arkadaşları, ailesi onları desteklemiş miydi? Üçü de ailesinin hep destek olduğunu söylüyor. Nagihan hemen araya giriyor ve “Bazı arkadaşlar senin hayallerini gerçekleştirmek istemeni, bu konuda ısrar etmeni anlayamıyor. Başka bölümlerden mezun oldukları için kendi dallarında çalışmak istiyorlar. Ama biz öyle şanslıyız ki hayalimizi gerçekleştirdik. Herkes bu duyguyu anlayamıyor. Bazı arkadaşlarım da Tarih öğretmenliği mezunu olduğum için ‘öğretmen misin, polis misin?’ diye espri yapıyorlar” diyor.
İLK KADIN DENİZ POLİSİ OLDULAR
Çeşitli aşamalar sonunda sınavı kazanan bu üç kadın Polis Meslek Eğitim Merkezi’nde (POMEM) sekiz aylık eğitimlerini tamamlayıp İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis olmaya hak kazanmış. Önce farklı birimlerde görev yapmışlar, üç ay önce de Deniz Limanı Şube Müdürlüğü’ne “Deniz Polisi” olarak atanmışlar. Daha önce merkezde çalışan kadın polis olmamış. Onlar aynı zamanda kadın deniz polisi olarak bir ilk de imza atmış oluyor. Şimdi 13 kadın polisten 10’u aktif olarak görev yapıyor, diğerleri de büroda çalışıyor. Büroda çalışanlar 08-00-17.00 arasında mesai yaparken diğerleri de 12.00-24.00 arası çalışıyor. Göreve başladıktan sonra önce amatör denizci belgesi almışlar. Çünkü görev yapacakları botları kullanmak için belge sahibi olmak şartmış. Bu arada kaptanlık rütbesi alabilmeleri için eğitimleri hâlâ devam ediyor. Uygulamalı eğitimlerde botu yanaştırmayı, halat bağlayıp sökmeyi, iskeleye yanaşmayı ve kıyıdan ayrılmayı öğreniyorlar. Dalganın çok olduğu rüzgârlı havalarda denize çıkıyorlar. Böylece her türlü hava şartında botları kullanma pratiği yapıyorlar. Çalıştıkları ortamdan ve çalışma şartlarından çok memnunlar. Nasıl memnun olmasınlar, yeşillikler içinde ve denize sıfır bir yerde çalışmayı kim istemez ki. Sanki polis merkezinde değil de sosyal tesislerdeymiş gibi hissettim kendimi…
BOĞULMAYA DA BAKIYORUZ KAÇAKÇILIĞA DA
Peki, kadın deniz polislerinin görev tanımında neler yer alıyor? Onlar “Yeditepe Huzur Asayiş” uygulamalarında da görev yapıyor, arama kurtarma çalışmalarına da katılıyorlar. Şimdi sözü onlara bırakalım. “Her türlü teknede denetleme yapıyoruz. Bunların içinde Şehir Hatları Vapuru da var, TURYOL da. Boğaz gezisi yapan teknelerde de denetleme yapıyoruz. Tekneye ait belgeleri, evrakları kontrol ediyoruz. Mesela Üsküdar’dan Beşiktaş’a giden vapurlarda kimlik kontrolü yapıyoruz. Yasak avcılık yapanlar da görev tanımımız içinde yer alıyor. Boğaz’dan geçen savaş gemilerinin güvenliğini sağlıyoruz. Marmara’dan Karadeniz’e geçişinde Sahil Güvenlikle beraber onlara eşlik ediyoruz. Yabancı heyetlerin katıldığı turların da güvenliğini sağlıyoruz. Deniz kirliliğine ait işlemlerin tespitini belediye yapıyor ve bize bildiriyor. Biz de bu konuyla ilgili çalışmamızı yapıp kaptanların ifadelerini alıyoruz. Kız Kulesi’nin güvenliğine de bakıyoruz. Yalılarda verilen davetlerde devlet protokolünden birileri varsa denizden koruma sağlıyoruz. Arabalı vapurlardan araç düşmesi durumunda da biz devreye giriyoruz. Ayrıca göçmen kaçakçılığı, boğulma, intihar vakaları da bizim sorumluluğumuzda.”
DENİZE ATILAN SUÇ ALETLERİ…
Denizin ortasında en fazla ne olabilir ki diye düşündüğüm için Deniz Polislerinin görevlerini dinleyince şaşırıyorum. Bu düşüncemi onlarla paylaştığımda “İnsanın olduğu her yerde olay vardır. Karada hangi problemler oluyorsa denizde de aynısı var. Sadece konsept değişiyor” cevabını alıyorum ve dinlemeye davam ediyorum. “Bünyemizde sualtı birimi de var. Biri işlediği cinayetin suç aletini denize attığını söylüyor, görevli arkadaşlar bulup çıkarıyor. Hangi suçta kullanıldığını tespit etmek için kriminal büroya gönderiyoruz. Kayıp şahıslar aranıyor. Mesela Eminönü’nde kırk günlük bebeğin denize atılması haberi vardı. Günlerce aranmasına rağmen bulunamamıştı. Yaz mevsimine girdik şimdi boğulma vakalarında artış olur. Ayrıca intihar vakaları ve denizde ceset bulunma anonsu geliyor. Arkadaşlar takibini yapıyor, biz de gerekli işlemlere büroda devam ediyoruz. Sonuçta denizin güvenliğini sağlamak bizim işimiz.”
İFADELERİNİ ALIYORUZ
Kaptanlar, kaçakçılar söz konusu olunca karşılarında bir kadın polis görünce nasıl davrandıklarını ve onları ciddiye alıp almadıklarını merak ediyorum. Cinsiyet ayrımcılığı yapılmadığını, gayet normal davranıldığını öğreniyorum. Üçü de “Onlar ifade veriyor, biz de ifadelerini alıyoruz. Herkes işini yapıyor. Mesela devreye çıktığımızda bottan dışarı çıkıyoruz, karşılarında bir kadın görünce konuşmalarına daha çok dikkat ediyorlar” diye cevap veriyorlar.
DENİZ POLİSLERİ
Toplam 14 deniz aracının olduğu Deniz Limanı Şube Müdürlüğü'nde 12'si kadın, 40 kaptan ve yardımcı personelden oluşan 120 polis görev yapıyor. Aralarında 'Kurbağa ve Balık Adam' olan 12 dalgıç polisin de bulunduğu Deniz Polisleri; Liman Başkanlığı, Kıyı Emniyeti ve Sahil Güvenlik ile birlikte koordineli çalışıyor. İnsan kaçakçılığı, yasak avlanma, sualtı arama ve kurtarma, intihar, boğulma, Boğaz koruma, çevre güvenliği ve farklı suçlardan sonra denize atılan suç aletlerini çıkarma konularında mesai harcıyor.