emin.demirezen@aksam.com.tr
Türkiye Eskrim Federasyonu 95 yıldır var. Ancak uluslararası arenada kadınlar bireyselde pek başarımız yok. Daha doğrusu yoktu. Geçen hafta Rusya’nın Sochi kentinde düzenlenen Yıldızlar ve Gençler Avrupa Eskrim Şampiyonası’nda Yıldız Kadınlar Kılıç Kategorisi’nde Deniz Selin Ünlüdağ, Avrupa Şampiyonu oldu. Genç sporcu Ünlüdağ ile eskrimi ve başarısını konuştuk.
Türkiye’de eskrim alanında büyük başarılar elde eden ilk kadın sporcusun, ne hissediyorsun?
Bireysel kategoride kadınlarda ilk şampiyonluğun benimle gelmiş olması inanılmaz bir duygu. Bu başarının hem hazzı hem de sorumluluğu var. Alanında bir ilk olmak bundan sonra da hep başarılı olmayı gerektirir. Bu sorumluluğun farkındayım. Bu arada, geçtiğimiz yıl takım kategorisinde 23 Yaş Altı Avrupa Şampiyonluğu’muzu ve bu şampiyonlukta takım arkadaşlarım Fatma Zehra Köse’yi, Melis Sarıçam’ı ve Iryna Shchukla’yı da unutmamak lazım. Bireysel kategori olmasa da, takımlardaki ilk büyük başarı yine kadınlardan gelmişti. Bu da biz kadınlar için çok önemli.
Şampiyon olduktan sonra neler hissettin, o an aklına ilk ne geldi?
O an birçok şeyi düşünüyorsunuz; anemin ve babamın emekleri, antrenmanlar, okul, yurtiçi ve yurtdışı müsabaka koşturmaları, federasyonumuzun ve hocalarımın benden beklentileri ve ülkemizin bayrağını dalgalandırmak… Hangi birini söylesem ki? Karmaşık ama çok güzel duygular yaşıyor insan. Anlatmak değil, yaşamak lazım…
EN İYİLERİ YENDİKÇE GÜVENİM ARTTI
Müsabaka sırasında rakiplerin seni zorladı mı?
Avrupa’nın en zorlu ülkelerinin rakipleriyle oynayarak şampiyonluğa ulaştım. Bu da başarımı daha anlamlı hale getiriyor. Macaristan, Rusya, Ukrayna, Romanya ve İtalya eskrimin en iyi ülkeleridir. Ben tüm bu ülkelerin sporcularıyla maç yaparak şampiyon oldum. Tabii ki zorlandım ama en iyileri yendikçe kendime olan güvenim de performansım da arttı ve bu tarihi başarı geldi.
Cumhurbaşkanı da başarını kutladı. Bu konudaki duygularını da bizimle paylaşır mısın?
Başarımın devletimizin büyükleri tarafından takdir edilmesi azmimizi artıran bir unsur. Sayın Cumhurbaşkanımız, spora ve sporcuya verdiği önemi ve değeri, gönderdikleri kutlama mesajıyla bir kez daha göstermiş oldu. Kendilerine saygılarımı sunuyorum ve teşekkür ediyorum.
Eskrim alanında Avrupa şampiyonu olmak ülkemiz için çok önemli. Hayalinde var mıydı böyle bir şampiyonluk?
Benim hayalim hep şampiyonluktu zaten. Geçen yıl kadın kılıç takımı olarak 23 Yaş Altı Avrupa Şampiyonu olduğumuzda da bir gün Avrupa ve Dünya şampiyonluklarını kazanacağımı söylüyordum. İnandığım şeyin peşinden gitmeyi seven bir karakterim var. Sanırım bu nedenle de hayalimi çok çabuk gerçekleştirdim.
ESKRİM SOSYAL HAYATIMI OLUMLU YÖNDE ETKİLEDİ
Eskrimle tanışma hikâyeni senden biraz dinleyebilir miyiz?
Eskrimi seçmeme sebep olan şey aslında biraz ilginç. Çocukken Karayip Korsanları filmini büyük bir ilgiyle izlerdim. Bu filmdeki kılıç sahneleri çok ilgimi çekerdi. Bir gün ilkokuldayken, okulumuza Türkiye Eskrim Federasyonu yetkilileri eskrimi tanıtmaya gelmişti. Ben de bu tanıtımı ilgiyle izledim. Sonra da anneme ve babama, “Ben mutlaka eskrimci olacağım” dedim. O gün bugündür de eskrimciyim.
Eskrimin senin hayatına nasıl bir katkısı var?
Eskrim, özellikle okul yaşantısında dikkatinizi toparlayan, konsantrasyonunuzu artıran bir spor dalı. Ben kendi adıma, eskrimin bu yönünden çok faydalandığımı söyleyebilirim. Ayrıca dünyanın değişik ülkelerine güzel ülkemizin değişik şehirlerine gidip yeni insanlarla tanışıyorsunuz. Sosyal hayatımı da çok olumlu etkiledi eskrim sporu.
Yaşıtların dışarıda eğlenirken sen zamanının çoğunu eskrimle geçiriyorsun. Aklın onlarda kalıyor mu?
Antrenman yapmak eğlenerek yaptığım bir iş. Eğlenmek istediğimde antrenman yapıyorum diyebilirim. Tabii arkadaşlarımla da mümkün olduğunca bir arada olmaya çalışıyorum. Çocukluk yıllarım İzmir’de geçti ama Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi (TOHM) bünyesine alındığım için 3 yıldır Ankara’dayım. Bu nedenle gençlik yıllarımın önemli arkadaşlıklarını Ankara’da edindim. Hayatımdan da memnunum.
ÇALIŞTIKÇA YORULMUYORUM SADECE RAHATLIYORUM
Çalışma tempon nasıl?
Günlük çalışmalarım en az 3 saat sürüyor. Bazen daha da yoğun tempoda çalışıyorum. Dünyadaki rakiplerimiz de böyle çalışıyor. Bu tempoda çalışmazsam onlara karşı üstünlük sağlayamayacağımı biliyorum. O nedenle çalışmak beni yormuyor hatta rahatlatıyor.
ESKRİM SPORU GENLERİMİZDE VAR
Eskrim nasıl bir spor, senin gözünden eskrimi biraz anlatır mısın?
Tarih boyunca kılıcı en iyi kullanan millet olduğumuz için genlerimiz eskrime çok uygun bir spor bence. Burada atletik olmanız, hızlı düşünüp karar vermeniz ve iyi savunma yapmanız gerekir. Rakibinizin zayıf yönlerini müsabaka içinde iyi analiz edip ona göre de atak geliştirmen gereken bir spor.
Eskrimi diğer sporlardan ayıran şey ne?
Satrançtaki gibi hamleyi düşünüyorsunuz ama hamlenizi oturduğunuz yerden değil, hareket halinde yapıyorsunuz. Bokstaki gibi de atak yapıyorsunuz ama rakibinizin canını acıtmıyor ona zarar vermiyorsunuz…
BAŞARIYA AÇ BİR KARAKTERE SAHİBİM
Nasıl başarılı olunur?
Eskrimin ilk kuralı sabır.
Neden sabır?
Çünkü o hep hayalinizde olan kılıcı elinize hemen alamıyorsunuz ve maskeyi hemen takamıyorsunuz. 8-9 yaşlarında ilk kez başladığınızda uzun süre sadece ayak hareketlerini, duruş pozisyonlarını öğreniyorsunuz. Haliyle, kanı kaynayan çocuklar için bu eğitim yöntemi sıkıcı olabiliyor. Bu eğitime sabır gösteren, zamanla iyi eskrimci olabiliyor. Bir de antrenörlerin verdiği talimatları iyi dinlemek ve uygulamak gerekir.
Önemli başarıları elde ediyorsun. Bu noktadan sonra başarı anlamında senin tatmin etmek zor olacak gibi…
Ben başarıya aç bir karaktere sahibim ama bana bugün “Bir kez daha aynı kategoride Avrupa Şampiyonu olmak ister misin?” diye sorsanız, hiç düşünmeden “Evet” derim.
AİLEMİ ÇOK ÖZLEDİM
Turnuvalara katılmak için sürekli yurtdışına çıkıyorsun. Yaşın da genç. Ailene özlem duyuyor musun?
Aslında ailem buna alıştı ya da ben alıştırdım, bilmiyorum. Çünkü daha 14 yaşındayken ailem bana güvendi ve beni Türkiye Eskrim Federasyonu’na ve Ankara’ya Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezine gönderdi. Sonra da dayanamayıp peşimden Ankara’ya geldiler. Onlardan ayrı olduğum zamanlarda özlem duyuyordum ama şimdi çok şükür bir aradayız.
Başarımda en büyük pay sahibi olan ailemdir. Onların sabırlarını ve emeklerini asla unutamam.
Ailen nasıl destek oluyor? Başarılarını ilk duyduklarında ne söylediler?
Ben ailenin en küçük çocuğuyum. Aile bağlarımız da çok güçlü. Başarımı ilk duyduklarında, benden bunu bekliyor olmanın rahatsızlığıyla ilk kez böyle bir başarıyı elde etmiş olmamın mutluluğu arasında bir duygu yaşadılar. Onları çok özledim.