Deccal 2’nin yönetmeni Özgür Bakar’la Deccal serisini ve yeni çekeceği filmleri konuştuk. İkinci filmde küçük oğluyla çalışan yönetmen, serinin giderek sertleşeceğini söylüyor.
Filmlerinizde korku sinemasının klasiklerinden referans almayı seviyorsunuz. Deccal de Roman Polanski’nin Rosemary’nin Bebeği’den esinlenmeler taşıyor. Bu filmi seçmenizin özel bir sebebi var mı?
Deccaliyet kavramı üzerine çekilmiş en iyi filmler Rosemary’s Baby ve Omen olduğu için öyle bir esinlenme varmış gibi duruyor ama işin aslı biraz farklı. Korku türleri içinde alt türlerden biri haline geldi “antichrist” filmleri. Onlarca film var aslında klasikleşmemiş. Ve geneli böyle bir tarzda ele alıyor konuyu. Biz bu yapıyı bu coğrafyanın öğeleriyle sunmaya çalıştık. Değerli bir sinema büyüğümüz de Hiçkokyan gibi bir yorum yaptı. İllaki bilinçaltımızda ustaların etkileri var.
Deccal, hikâye bakımından cin furyasından ayrılıyor. Tekrar cin temalı film çekecek misiniz?
Tabii ki. Exorcism gibi, teen slasher gibi bu da bir alt tür. Özellikle ülke sınırları içinde en kolay etkileşim sağlayabildiğiniz tema. Önemli olan ne kadar değişik yan hikâyeler üzerinden sunabildiğiniz.
Çekimler ne kadar sürdü? Oğlunuz da vardı filmde, zorluk çektiniz mi?
Evet. Daha 1 yaşındaydı çekerken. Hava da çok soğuk olduğu için korumakta zorlandık. Çoğu sahneyi hileyle halletmek zorunda kaldık. Filme çok yakıştı. Gözlerinin mavi olması önemliydi. Başkasının çocuğunu zorlayamam en azından kendi çocuğum bu kadar uygunken onu kullanayım güzel de bir hatıra olur dedim ama gerçekten çok zorlandık. Bebek
Öznur Serçeler’in güçlü oyunculuğundan sonra bu kez Emel Karaköse’yi izliyoruz başrolde fakat hikâyenin asıl yönlendiricisi Gülay Hayır oluyor, bilinçli bir tercih mi?
Emel üzerine seriye uygun yeni bir karakter hikayesi oluşturduk uzun vadeli fakat seyirci için empati kuracağı bir kurban baş karakter gerekiyordu. Gülay’ın hikâyesi o yüzden merkezde. Emel’in hikâyesini devam filmleri üzerine inşa ettik.
Final tercihiniz yeni bir filmin habercisi kabul edilebilir mi?
Altı film tasarlamıştık zaten. Üçünde son kez çocuk olarak göreceğiz. Sonraki filmlerde işler biraz daha sertleşecek.
Gişe beklentiniz nasıl?
Ülke koşullarında gişe beklentisine girerek film yapmak güç. Önceliğim uzun vadede yerini alacak filmler yapmak. Gişe koşullarını filmin kendisi belirlese bir şey söyleyebilirdim ama film dışında her şey belirliyor. İlk filmi girdiğimiz gün patlamalar olmuş, doğudaki salonlar sokağa çıkma yasağına denk gelmişti. Bir önceki filmde darbe olmuştu. Fazla söze gerek yok sanırım.
Hayranı olduğunuz bir korku filmi ya da yönetmeni var mı?
Korku filmi yönetmenliği atmosfer kurma ustalığında yatıyor. Bu anlamda hayranı olduğum çok isim var. Uzun bir liste olur ama rol modelim biri söyleyemem.