emin.demirezen@aksam.com.tr
‘Romantik şarkıların prensi’ olarak bilinen Yaşar, müzik yaşamının 20. yılında. 90’lı yıllarla hepimize aşkı, sevdayı, hüznü, özlemi, ayrılığı, özgürlüğü en güzel sözlerle bizlere öğreten Yaşar’la hem yaz konserlerine, hem de kendisine dair yazıştık.
Yaz geldi, konser programları da bir hayli arttı… Sanatçı için yaz dönemi nasıl bir şey? Yaz mevsiminde konser vermek demek, yıldızlı gecelerde, ay ışığı altında, tatlı bir havada sana sevgiyle bakan insanlarla birlikte şarkı söylemek demek… Sık konser vermek sizi nasıl etkiliyor? Olumlu ya da olumsuz yönleri ne? Kişiyi formda tutuyor, şarkı söyleme kondisyonunu artırıyor, işinde antrenmanlı oluyorsun ama bir yandan da evinden, şehrinden uzak bol bol otel odası ve bol bol havaalanında yaşantın geçiyor. Bunlarda kötü yanları maalesef… Gördüğüm kadarıyla verdiğiniz çoğu konseri dolduruyorsunuz. Bu kolay bir şey değil… Tam 21 senedir sahneye çıkıyor, konser veriyor, performans yapıyorum. Çok şükür hep dolu koltuklara, salonlara şarkı söyledim. Bugüne kadar beni ve şarkılarımı sevip, hiç yalnız bırakmayan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Geçmişinize dair özlediğiniz bir şey var mı? Lise yıllarımı hatta daha geriye giderek çocukluğumu özlüyorum diyebilirim. Çünkü o zamanlar çok farklıydı… Müzikte 20 yılı doldurdunuz. Bu durum size neler kattı? "Müziğin ilk yirmi yılı zordur, ondan sonra kolaylaşır" derler. Bundan sonra kolaylaşacağını umuyorum. Çünkü çok zor bir sektör! Artık öyle bir zamandayız ki duygularımızı kolay kolay ifade edemiyoruz. Siz şarkı yazarken bu dönemde zorlanıyor musunuz? Son zamanlarda şarkı yazmıyorum. Daha çok eskiden yazdıklarımı düzeltmekle meşgulüm. Yaşamın korkunç hızına yetişmeye çalışmak çok yorucu. Bu yüzden zaman ayırmak ve bir şeyler üretmek çok zor. Bir önceki soruya istinaden müzikseverleri nasıl daha fazla etkilemeyi düşünüyorsunuz? Kimseyi daha fazla etkilemeyi düşünmüyorum. Yani hayat bize ne gösteriyorsa onu yaşamalıyız diyorum. Peki, onlar bu süreçte nasıl davranmalı? Bana daha önce nasıl davranıyorlarsa aynı şekilde davranmaları yeterli. Başka bir şeye gerek yok. Eskiden insanlar bir yerlere gelebilmek için çabalar dururdu. Ama şimdi bir gecede meşhur olunabiliyor... Bir gecede gelen, bir gecede de gider. Kalmaz, durmaz ama popüler olanın doğası budur çokta fazla takılmamak lazım bu tarz şeylere… 'ÖNGÖRÜLERİM GENELDE TUTMAZ’ Son dönemlerde müzikseverler de eskilere ait bir özlem var. Bu yüzden 15-20 yıl önce dinledikleri kişileri tekrar görmek ve onları tekrar dinlemek istiyorlar. Sizce neden geçmişe ait bir özlem söz konusu? Bu dönemde yeni yapılanları beğenmiyor, eskileri özlüyor olabilirler. Ya da yaşlanıyorlardır. Geçmişte “Kurtulamadık şu romantik prenslikten” demişsiniz. Bunun için bir çaba sarf ediyor musunuz? Gülerek verdiğim bir cevaptı o. Yoksa bundan bir şikâyet gibi bir durum söz konusu değil aslında. Size hep geçmişteki müziği sorduk. Peki, müzik gelecekte nasıl bir hâl alacak bir fikriniz var mı? Benim öngörülerim genelde tutmaz, o yüzden tahmin yapmayı bıraktım. Gelecekte müziğin bugünkünden daha iyi olmasını umut ediyorum. Resim de yapıyorsunuz… Size desem ki günümüz dünyasını bir tuvale aktarın bu nasıl bir resim olurdu? İçinde neler yer alırdı? Jackson Pollock tablolarına benzerdi sanırım. Beyoğlu'nda konser vermek nasıl bir his, farkı var mı? Beyoğlu öğrencilik yıllarımın çoğunu geçirdiğim bir semt, ben de ayrı bir yeri var. Önceleri İstanbul demek Beyoğlu demekti benim için. Orada açıkhavada konser vermek çok güzel bir deneyim!