Çocukların hayal kurdukları dünyayı seviyorum…

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Anıl Basılı’nın ilk çocuk kitabı “Balino” Timaş Çocuk etiketiyle raflardaki yerini aldı. Kitabın sonunda Nazlı Eray ve İclal Aydın’ın kitap hakkındaki yorumları yer alırken, kitabın çizimleri de Oğuz Demir’e ait. “Bırakın çocuklar hayal kursun” mottosuyla her çocuğun beğeniyle okuyacağı Balino, okurunu bekliyor…

İthaftan başlamak istiyorum, çok duygulu ve özel bir ithaf. Her çocuk için annesinin yeri ayrıdır ama senden dinleyelim, neden bu ithafı tercih ettin?

Anneler aslında bildiğimizin çok ötesinde gizli bir köy gibi. Sadece görmek istediğimiz kısmına odaklanıyoruz. Onlar bizim umut bekçilerimiz. Bizi geleceğe hazırlamakla kalmıyor, kendilerini zaman zaman engellerin önüne atıyorlar. Her birimizin annesi çok özel, çok kıymetli. Benim annem de öyle. Unutamadığım bir anım var. Bir gün fen bilgisi ödevim için resim yapmaya çalışıyordum. En az dört saat boşa çabaladım. Hücre çeperinin dışında bir şey çizememiştim. O gece annemin gözünün içine bakarak ağlamaya başladım. Gidip yatağıma uyudum. Bir yandan da öğretmenim kızacak diye de korkuyordum. Sabah uyandım ve gülen gözlerinin içindeki umudu gördüm. Gece uyumadan benim için o resmi yapmış sabaha hazır hale getirmişti. O günü hiç unutmadım. Yaptığı şeyle hazıra konmamı sağlamadı. Tam tersi vazgeçme dedi. Yılma, pes etme ve hep umutlu ol.

Bu kitabı herkes okuyabilir ama en çok çocuklar okuyacak. Sen nasıl bir çocukluk geçirdin ve sana göre “çocukluk” nasıl bir dönem?

İyi de olsa kötü de olsa birçok insan çocukluğundan bahsetmekten çekinir. Ona göre geçmişte, şu an olduğundan çok daha farklı biri vardır. Onu hatırlamak, birine anlatmak istemez ya da çoğunlukla hiç yaşamadığı şeylerden bahseder. Farklı biriymiş gibi davranmaya çalışır. Ben tam anlamıyla çok güzel bir çocukluk geçirdim diyemem. Ama çocukların gerçekten ‘çocuk’ gibi yaşadığı bir dönemi gördüm. Şimdiki çocukları topluma yabancılaştıran unsurlar var. Bu unsurları onlara altın tepsilerle sunanlarsa yine biz yetişkinleriz. Birçok şeyi yapmasına engel olduğumuz gibi bize anlatmaya çalıştıkları şeyleri de görmezden geliyoruz. Ben çocukken annemi bıktırana kadar soru sorardım. Ama bir kere cevap vermediği olmamıştır. Çocukların sorularından kaçıyoruz. Kendi çocuklarımıza sırtımızı dönüyoruz. Daha adımlarını atamadan “kaybeden çocuklar” yetiştiriyoruz. 

Artık kitabının olması ve yazarlığa adım atman güzel heyecanlar. Bize bu süreçleri anlatır mısın, kitapla ilk buluşma, yazar olmak nasıl duygular?

Kendimi yazar olarak tanımlayamıyorum. Yazar olmak çok ayrı bir mesele. Kitabım çıktı, evet. Ama bu durumu henüz sindirebilmiş değilim. İnsanlar okumaya başladı, çok güzel yorumlar alıyorum. Ama inanamıyorum. O heyecanı üzerimden uzun bir süre atamayacağım. Birkaç yıl önce son haline getirdiğim bir dosyam vardı. İyice düşünüp emin olduktan sonra yayınevine gönderdim. Çok hızlı bir şekilde dönüş yaptılar. Onların inanması çok önemliydi. Editörüm Doğukan İşler bu konuda bana epey destek oldu. Sonra sevgili Nazlı Eray ve İclal Aydın okudu dosyamı. İkisi de hayallerinin peşinden gitmeye çabalayan bu yetişkinin çıktığı yolculuğa gönülleriyle dokundular. Kitaba arka kapak yazdılar. Yazdıkları cümleleri okurken nasıl duygulandığımı anlatamam. Bu yola ilk defa adım atan biri için çok kıymetli bir şey yaptılar. Lino ve Ba’nın dostluğunun tam arkasında durdular. Bu yaptıkları şeyi asla unutmayacağım.

HAYALİM GERÇEĞE DÖNÜŞTÜ

Balino iyi bir başlangıç ama her başlangıcın devamı da olmalı. Bizi başka ne gibi sürprizler bekliyor?

En büyük hayalim gerçeğe dönüştü. Balino, hayalinin peşinden koşan tüm çocuklar için. Bir annenin anlattığı hikâyeden yola çıkan küçük tatlı bir çocuğun hayallerinin peşinden gitmesi üzerine kurulu. İlk kitabımda hayal kurmanın önemine vurgu yapmak istemiştim, şimdi ise hayatın bir diğer vazgeçilmezi olan “sevgi” teması üzerine bir öykü için çalışıyorum. Bizi bir arada tutan en büyük nedenlerden biri. Hayatımızın tam ortasında. Tüm sürprizlerim tek bir noktaya çıkıyor aslında: “Bırakın çocuklar hayal kursun!”