Bursa’da yeşilin her tonu var

Banu Tuğcu
banu.tugcu@hotmail.com

‘’Hayat paylaşınca güzel’’ birçok kişiden duyduğumuz bir cümle aslında. Paylaşınca azalan üzüntüler, çoğalan sevinçler, bereketlenen sofralar, artan kahkahalar hepimizin en tatlı anılarıdır. Haftaiçi iş ve haftasonu seyahatler başlayınca, sevdiklerimi de görmek için maalesef zamanım kalmamaya başlamıştı ki akıllı dostlarım durumu hızlı kavrayarak hep beraber gidebileceğimiz seyahat programları ayarlamış olarak karşıma çıktılar. Hem de en organize ve tatlı halleriyle. Ve İstanbul Anadolu yakasından yola çıkıp neredeyse haftasonu trafiğinde Avrupa yakasına gitme mesafesinde olan, her yerinden tarih çıkan Yeşil Bursa’ya doğru yola çıktık böylece.

TARİH KOKUYOR

Osmanlı Devleti’ne uzun yıllar başkentlik yapmış, İstanbul’dan sonra Osmanlı eserlerinin en yoğun görüldüğü, evliyaları, tarihi eserleri, doğal güzellikleri, kaplıcaları ve yeşiliyle dünyaca ünlü bir şehir. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti ve uzun yıllar da başkentlik yapmış olup imparatorluğun ilk mimari, edebi eserleri ve dini yapıları çoğunlukla Bursa’da bulunuyor. Bursa’nın her yerinden tarih çıkıyor da diyebiliriz. Tarihi camilerin, külliyelerin, türbelerin bulunduğu Tophane semtindeki Osman Gazi ve Orhan Gazi Türbeleri’ni, Yeşil Camii ve türbesini, Emir Sultan Camii’ni ziyaret ettikten sonra Çekirge’de bulunan Atatürk’ün evini geziyoruz. Aldığımız tavsiyelerden biri de hava güzelse, Uludağ Yolu’nda İnkaya Tarihi Çınar’da bir mola vermek olabilirdi. Biz bu sefer şehrin içinde kalıyoruz ve Bursa’nın tarihi çarşısında ve hanlarında dolaşıyoruz. Tarihi dokuyu her yerde hissettiğiniz bir şehir Bursa. Muradiye ve Tophane keşiflerimizden sonra Tophane’deki çay bahçesinde harika Bursa manzarasına karşı kahvelerimizi yudumluyoruz. İki günlük bir hafta sonu gezisi planlarsanız önceki deneyimlerimden tavsiyeler de verebilirim. Cumalıkızık Köyü’nde güzel ve organik bir sabah kahvaltısı yapabilirsiniz. Hangi çeşitten başlayacağınızı şaşıracaksınız. Veya Mudanya, Tirilye ya da Güzelyalı’da denize karşı balık keyfi yapabilirsiniz, sonra da deniz kenarında yürüyüşe çıkabilirsiniz. 

İSKENDER KEBABA DOYULMAZ

Bursa’ya gidince İskender kebabın tadına bakmak olmazsa olmazlardan.1867 yılında Kayhan Çarşısı’nda yapılmaya başlanan İskender kebap, dünyaca ünlü. Benim favori mekânım Kebapçı İskenderoğlu Cevat’tır ve her gittiğimde sınırlarımı da zorlayarak bıkmadan yiyebilirim sanırım. Ekip kalabalık olunca sofra da zengin oluyor ve her şeyin sunumuna, tadına bakmak da ayrı bir keyif. Ayrıca yöresel yemeklerinden olan, kestane kebabı, kestaneli lahana sarması, sütlü kadayıf, cantık, ciğer sarma, kasap köfte, pideli köfte, İnegöl köfte, kaymaklı ya da dondurmalı Kemalpaşa tatlısı, kaymaklı ekmek kadayıfı denenmesi gereken eşsiz Bursa lezzetleridir.

HEDİYE ALMADAN OLMAZ

Bursa’dan eli kolu boş dönülmüyor maalesef. Biz de Koza Han ve İpek Han’da bulunan harika şallardan ve ipek eşarplardan nasibimizi alıyoruz. İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in de buradan alışveriş yapmış olduğuna şaşırmadık doğrusu. Antikacılar Çarşısı’ndaki muhteşem objeleri inceleyerek saatler geçirebilirdim. Keşke bir de o muhteşem konsolu taşıyabilseydim. Kestanenin her türlüsünü, zeytin ve zeytinyağlarımızı alarak dönüş yoluna geçtik. Oğuz Atay’ın dediği gibi “Hep yapması gereken çok şey olduğunu hissedip hiçbir şey yapmak istemeyen biriyim” demiyorsanız, ertelemeden, sevdiklerinizi de alıp, yeni anılar biriktirmek için Bursa’ya gidin. Bir sonraki haftaya hazır 
olarak benim gibi huzurla dönün evinize. Kraliçe Elizabeth’ten ne eksiğimiz var değil mi?