Bu ülkede çok mutlu olacağımı anlamıştım

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

Her yıl 3000 Türk öğrenci Fransızca eğitim veren okullardan mezun oluyor. Bu seçkin okullardan biri de bu yıl 170. yılını kutlayan St. Pulchérie Lisesi. 170. yıldönümü vesilesiyle ‘Anadolu’da Bir Kızım Var’ adıyla bağış kampanyası da düzenleyen okulun müdürü Alexandre Abellan’la buluştuk. Hem kampanyanın ayrıntılarını ve okulun eğitim anlayışını konuştuk hem de “Bu ülkede çok mutlu olacağım” diyen Alexandre Abellan’ı yakından tanıdık. 

16 yıldır Türkiye’de yaşıyorsunuz, ilk geldiğiniz yıllarda İstanbul nasıl bir şehirdi?

İstanbul’un çehresi çok değişti. Şehir bomba altında kalmış gibi büyük bir değişikliğe uğradı. Özellikle Beyoğlu. Bunu olumlu anlamda söylüyorum tabii. İlk yıllara göre sanatsal yönden büyük bir gelişim gösterdi. Bu da beni çok mutlu ediyor.

Dikkatinizi ilk çeken ya da sizi şok eden bir anınınız var mı o ilk günlerden?

İnsanların sıcaklığı ve misafirperverliği beni çok etkilemişti. İlk geldiğim yıldır tek bir Türkçe kelime bilmiyordum. Görevim gereği okulda gömlek ve kravat giymem gerekiyordu. Alışverişe  çıktım ama neyin nereden alınacağını da bilmiyorum. Ayrıca tıraş takımı da almam da lazımdı. Alışveriş merkezine gittim. Bir mağazaya girdim. Satışı yapan genç çok iyi İngilizce konuşuyordu. Biraz sohbet ettik. Gömleği aldım çıkarken tıraş takımını nereden alacağımı sordum. O genç çocuk mağazasının kapattı ve benimle süpermarkete kadar geldi. Üstelik jilet paramı da o ödedi. İnanılmaz şaşırdım. Fransa’da böyle bir şeyin olması mümkün değildir. Soru bile sorsanız size cevap vermezler. Sonradan bu misafirperverliğin sadece bana değil, herkese karşı yapıldığını gördüm. 

Fransızlar ingilizce konuşuyor

Fransızlara kendi dillerinin haricinde bir dille soru sorduğunuzda cevap vermedikleri bir şehir efsanesi değil öyleyse? 

Eskiden hakikaten böyle bir imaj vardı. O dili bilseler dahi konuşmazlardı. Bu değişti artık. Çünkü hükümet bu konuyla ilgili çok hassas özellikle turistler konusunda. O yüzden halk da buna uyum sağladı.Yani artık İngilizce konuşuyorlar.  

Bizde sarılma, birbirini öpme vardır, bu davranışlar  size garip gelmiş miydi?

Ben yarı İspanyol’um. Yarım Latin olduğu için bu şekilde karşılanmak hoşuma gitmişti. İlk geldiğim akşamlardan birinde tek başıma bir meyhaneye gidip oturmuştum. Şöyle bir etrafıma bakıp “Ben bu ülkede çok mutlu olacağım” demiştim. öğrenciler korkmuyor

Okul müdürü deyince disiplinli, sert bir imaj geliyor akla. Sizin disiplin anlayışınız nasıl, öğrenciler sizden korkar mı?

Eski dönemlerde yanlış bir disiplin anlayışı vardı. Ben eski kafalı, geleneksel korku saçan müdürlerden değilim. Doğru bir disiplin anlayışından yanayım. Öğrenciler benden korkmuyor ama saygı ve güven duyuyorlar. Bir ikazda bulunduğum zaman bunu eğitimin bir parçası olarak algılıyorlar. St. Pulchérie’de disiplin elbette çok önemli ama nasıl davrandığınız da çok önemli. Neden uyarı yaptığımızı ya da neden ceza verdiğimizi anlıyorlar, mantıksız olmadığını kavrıyorlar. Hazırlık sınıfından itibaren çok iyi bir işleyiş var. Dolayısıyla çocuklar okulun felsefesine çok çabuk adapte oluyor ve anlıyorlar. Çok sakin bir okul, kavga gürültü yoktur. 

İlgisiz bir öğrencinin derse karşı motivasyonu nasıl sağlanıyor?

Proje bazlı, uygulamalı sisteme çok inanıyorum. Bu yüzden okulumuzda da birçok proje çalışması yapılıyor. Bir ara okulun tiyatro    ekibini çalıştırırken dersleri sevmeyen, okulun haşarı öğrencileri olma niteliğiyle nam salmış öğrencilere bir bakışımla, bir iki etkileyecek sözle ulaşırdım. Derslerde zorlanan öğrencilerin sanatla uğraştıklarında nasıl değiştiklerine çok tanık  oldum. Öğrenci daha iyi notlar alır, kendini daha iyi ifade eder, farklı alanlarda kendini göstermeye başlar. Öğrenciye farklı bir gözle bakmak ve öğrencinin en iyi olduğu konuda kendisini ifade etmesine yardımcı olmak öğretmenin işidir. Bir bakışla o öğrencinin kuvvetli olan yeteneğini keşfedebilirsiniz. Bu da o öğrenciyi kazanma konusunda çok etkilidir. 20 yıllık eğitim kariyerimde  şunu anladım ki 15-16 yaşındaki  bir gencin ileride nasıl bir kariyere sahip olacağını bilemezsiniz. Ama yeteneklerini keşfetmeleri için elinizden geleni yapar, yardımcı olursunuz. Biz de bunu önemsiyoruz.  

SANATLA İÇ İÇE BÜYÜDÜM

Sizin de sanatla ilgili olduğunuzu biliyoruz. Biraz anlatır mısınız?

En büyük şansım sanatın içinde olan bir ailede yetişmiş olmak. Büyükannem viyolonistti. Kuzenlerimden biri komedyen, biri devlet tiyatrosunda yönetmenlik yapıyor. Diğer kuzenim illüstratör. Hepsi de Fransa’da tanınmış kişiler. Çocukluğumdan beri sanat dolu bir ortamda büyüdüm. Dansçı kuzenimi sahnede izlemek bana ilham vermişti. Böylece hem tiyatroya hem de dansa yöneldim. 

St. Pulchérie’de eğitimle sanatsal çalışmalar iç içe yürüyor diyebilir miyiz?

Elbette okulda sanatsal faaliyetlerle ilgili birtakım çalışmalar yapıyoruz. Mesela devlet sanatçıları okulumuzun gösteri salonunda sahne alıyor. Örneğin okulumuzun tiyatro grubu Fransa’ya gidip profesyonel bir tiyatro grubuyla çalışıyor. Bu arada sadece oyunu sahneye koymayı öğrenmiyorlar aynı zamanda yaşam biçimini de öğreniyorlar. Sabahleyin çok erken kalkıyor, geç saatlere kadar çalışıyorlar. Yemeklerine kadar her şeyi kendileri hazırlıyorlar. Kendi aralarında organize olmayı da öğreniyorlar. Atölye çalışması kapsamında bazı sanatçıları okula davet ediyoruz. Mesela Fransa’dan bir yazar geliyor, derse girip yazma tekniğini öğretiyor.

KIZ ÇOCUKLARINA BURS OLANAĞI

‘Anadolu’da Bir Kızım Var Projesi’ni anlatır mısınız?

Bu sene okulumuzun 170. yılını kutluyoruz. Türk Müdür Başyardımcım Minâ Akçen’le birlikte 170 yıllık eğitim sürecini öğrencilerimizle aynı imkânlara sahip olmayanlara adamak istedik. Bu sebeple genç kızlara eğitim bursu verebilmek için ‘Anadolu'da Bir Kızım Var’  kampanyasını başlattık. Gerçekten bütün kalbimle inandığım ve benimsediğim bir proje. Üstelik St. Pulchérie’nin tarihiyle de özdeşleşiyor. Bu okul rahibeler tarafından kızlara eğitim vermek üzere kurulmuş bir ortaokuldu. Yaptığım araştırmalar sonucunda o dönemde ekonomik gücü olmayan ve birçok kızın burslu olarak okutulduğunu öğrendim. Ben de bu geleneği sürdürmek istedim. Umarım kampanyamız başarılı olur. Kampanyayı desteklemek isteyenler ‘eğitim’ yazıp 4622’e mesaj atarak 10 TL bağışta bulunabilir. 

ÖĞRENCİLER DE DESTEK OLUYOR

Öğrencilerimizin de bu projeye katkısı var. Mesela bu sene yaptıkları kolyeleri sattılar, para Anadolu’da Bir Kızım Var Projesine aktarıldı. Okulun 170. yılı nedeniyle okulda her gün 170 adet kruvasan satıyorlar. Gelen para yine projeye aktarılıyor. Teorik dersler, bilgi elbette eğitimin önemli kriterleri ama öğrencilerimizin hayata geçirdiği projelerin sosyal sorumluluk yönü olmasına da özen gösteriyoruz. Ürettikleri birtakım objeleri muhakkak bir sosyal sorumluluk için satışa sunuyorlar. İhtiyacı olanın bir şekilde elinden tutmuş oluyorlar ki bu da eğitimin başka bir güzel yanı.