Bu senaryonun dünyada bir örneği yok

EMİNE BIYIK
emine.biyik@aksam.com.tr

‘Dünyada örneği olmayan bir senaryo’ sloganıyla yola çıkan ‘Siccin 3: Cürmü Aşk’, büyük bir aşk hikâyesinin içinde barınan korkuyu sinemaseverlerle buluşturdu. “Filmiz izleyen herkesin etkileneceğine eminim” diyen filmin yönetmeni Alper Mestçi, yeni filmini anlattı.  

ENTERESAN BİR SENARYO 

‘Siccin 3 Cürmü Aşk’, ‘dünyada örneği olmayan bir senaryo’ sloganıyla yola çıktı. Dünyada örneği olmayan bir senaryo çünkü aşk uğruna göze alınabilecek en büyük korkuyu sinemaseverlerle buluşturdu. Enteresan bir senaryosu var. İzleyen herkesin etkileneceğine eminim. İddialıyım! Genelde iddialı konuşmayı sevmem. Bence bir film reklamını kendisi yapar. Film iyiyse zaten seyircisi olur, kötüyse olmaz. Belki üç gün etkilersiniz ama sonra rakamlar yine yerini bulur. Filmin konusuna gelince de Orhan ile Sedat çocukluk arkadaşıdır. Yıllar sonra Orhan, Sedat’ın kız kardeşi Kader'le birbirlerine âşık olup evlenirler. Sedat'ın yaptığı araba kazası üçünün de hayatlarının dönüm noktası olur. Sedat'ın oğlu Mehmet felç olur. Kader ise geçmişini hatırlayamaz. Orhan bu olay yüzünden Sedat’ı suçlar ve onunla bütün iletişimini keser. Sedat, duyduğu vicdan azabı ve yaşadığı tuhaf ürkütücü olaylar nedeniyle iyice dağılır. Orhan ise çok sevdiği ilk ve tek aşkı Kader'i kaybetmeme uğruna korkunç bir şey yapar… Daha fazla tüyo vermek istemiyorum. İzlemeyenler için sürprizi kaçmasın.
AŞK İÇİNDE KORKU 
Büyük bir aşk hikâyesinin içinde barınan bir korkuyu anlattığımız için bu kadar iddialıyız. Aslında baktığınız zaman her senaryo özgündür. Yani başka bir filmden esinlenseniz bile yaptığınız şey özgün oluyor. Gerçek bir korku filmi seyircisi de çekilen sahnelerin hangi filmlerden arak olduğunu biliyor. Sevmediği halde korku filmi çeken bir sürü insan var ya. Sevmediğin işi niye yapıyorsun? Ya da adam hakikaten o türü bilmiyor ama diğer filmlere bakarak “Ben de yapayım, bunlar iş yapıyor” diyor ama iş yapmıyor. Bu sefer hiçbiri yapmadı. Yani gördüğünüz gibi 200 bini geçen film yok. Çünkü korku filmi çekmek çok zordur. Diğer türlerle kıyas kabul etmez. 

80’LERDEN KALMA BİR ALIŞKANLIK

Korku filmlerini seyretmeyi çok seviyorum. 80’ler Türkiye’sinde her köşe başında videocular vardı. Herkes videocu dükkânı açıyordu çünkü telif sorunu yoktu. O dönem o kadar çok film seyrettim ki sanırım o yıllardan kalma bir alışkanlık. Hâlâ da eski filmleri izlerim. Mesela 70’leri çok seviyorum. Daha az efektin olduğu daha az makyajın olduğu daha ağır giden filmleri seviyorum. Rosemary'nin Bebeği filmler yani… O tarz daha çok hoşuma gidiyor. Çok efekt koyulduysa zaten o moda giremiyorum. Kaldı ki efektin de çok anlamı kalmadı artık. Çünkü o kadar büyük işler yaptılar ki artık hiçbir şey insanlara enteresan gelmiyor. 15 tane süper kahramanı bir filme koyup insanların etkilenmesini bekleyemezsin zaten.