'Bu gidişle vapurdan emekli olacağız'

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Beşiktaş’tan vapura biniyor ve Kadıköy’e geçiyorsunuz. Çayınızı almışsınız, karşınızda Boğaz manzarası ve denizin mis gibi kokusu. Ve tüm bunların yanında yirmi dakikalık yolculuğunuza keyif katan iki kadın müzisyenin elinden dilinden dökülen notalar... Bunlar kim mi? Şehir Hatları vapurunda çalıp söyleyen ‘BiGrup Kadın’ adlı müzik grubunu kuran Ece Deniz Özpamukçu ve Yasemin Yüksel. Gelin, bu iki kadının müzikal yolculuğuna tanıklık edelim… 

Yasemin 9 Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü’nden mezun, Ece ise Akademi mezunu. Yasemin kazu ve shaker çalıyor, Ece gitar. Çocukluklarından beri müzikle içi içe olan ikili, birkaç yıldır Şehir Hatları vapurunda müziklerini icra ediyor. Başlarda çok zorluk çekmişler. Kimi zaman yolcular kimi zaman gemi mürettebatı zorluk çıkarmış. Ancak Büyükşehir Belediyesi’nin Şehir Hatları vapurlarına getirdiği yeni düzenlemeyle artık izinli olarak çalışıyorlar. İşte ‘BiGrup Kadın’ın hikâyesi…  

Vapurda müzisyenlik yapma fikri nasıl çıktı ortaya?

Ece Deniz Özpamukçu: On sene evvel birkaç arkadaşımız vapurlarda çalmaya başlamıştı. Ben de beş sene önce bu ekibe dahil oldum. Bu seneye kadar çok fazla izin verilmiyordu. “Gitarımı alırım, vapurda müzik 

yaparım” diyen herkes alınmıyordu. Başlarda çok kolay olmadı tabii. Çarkçılar, çımacılar ve güvenlik izin vermiyordu. Kimi zaman yolcular tepki gösteriyordu. Bir kişi tepki gösterip yüz kişi “Hayır biz bunu istiyoruz” deyince sağ olsunlar yeni bir sistem geliştirdiler.

KİMSEYE ZARARIMIZ YOK

Yasemin Yüksel: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Hatları vapurlarında yeni bir uygulama başlattı. İstenilen belgelerle başvurunuzu yapabiliyorsunuz artık. 

Yolcular neye kızıyorlardı?

Ece: Yeni sistemden önce bir vapurda iki grup olurdu. Yeni vapurlarda müzik yapabileceğiniz dört, eski vapurlarda beş yer olurdu. Her odada müzik yapılınca rahatsız olanın gidebileceği yer kalmıyordu. İnsanlar “İşten çıktım, yorgunum, müzik dinlemek istemiyorum” dediği zaman saygı gösterip “Tamam” diyorduk. Ancak diğer elli kişi “Biz müzik dinlemek istiyoruz, başka yerde oturun” deyince iki grup birbiriyle tartışmaya başlıyordu. Araya güvenlik giriyordu, tartışma büyüyordu. Yeni düzenleme gelince artık kimse bir şey demiyor.

Yasemin: Eskiden gemi mürettebatı yaptığımız işi haksız kazanç gibi görüyordu. Sokak müziği hakkında bilgisi olmayan da dilenciliğe benzetiyordu. Oysa biz bir performans sergiliyoruz. O performansı ödüllendirmek isteyen, hoşuna giden ve destek olmak isteyen de destek olur. 

Ece: Bundan birkaç sene önce bizim yüzümüzden iki halatçının maaşı kesilmişti. Onlar için çok üzülmüştük. Aslında kimseye zararımız dokunmuyor. 

Yasemin: Metro ya da sokak müzisyenliğinde siz bir noktada durup müziğinizi yaparsınız, insanlar önünüzden geçer. Dinlemek isteyen durur, dinler. Ama vapurdaki yolcuya kaçacak alan kalmıyordu. Her odada müzik çalınca yolcu da dinlemek zorunda kalıyordu. Şimdi her gemiye bir müzisyen koydular. 

Ece: İnsanlar her gün bir koşuşturmaca içinde. Geçim derdi var, başka sıkıntılar… Oysa o yirmi dakikalık sürede bir durun ve müzik dinleyin. “Bir an olsun dertlerinizden sıyrılın” diyoruz. Biz bu nabzı yakalamaya çalışıyoruz.

Yolcular şimdi memnun mu?

Ece: İnsanlar çok mutlu oluyor. Dinliyorlar, alkışlıyorlar. Daha bugün çok güzel tebrikler aldık. 

Yasemin: Çok güzel tepkiler alıyoruz. “Sizi dinleyince içim açıldı”, “Dertlerimi kısa süreliğine unuttum”, “Denizi izlerken bir yandan da müzik olması çok güzel” diyenler var. Seslerimizi çok beğeniyorlar.

Peki, hiç tanınmış, ünlü bir yapımcı ya da müzisyenden övgü aldınız mı hiç?

Yasemin: Özellikle Kadıköy-Beşiktaş hattını bu sektörde çalışan çok sayıda insan kullanıyor. Bizi daha önce dinleyen birçok kişi oldu. Geçenlerde John Coks önümüzden geçti ve tebrik etti. “Devam edin” deyip şapkamıza destek attı. Ayrıca oyunculardan övgü alıyoruz. 

Belki size iş de çıkar?

Ece: Organizasyon işi çıkıyor. 

Yasemin: Bazen teklif alıyoruz tabii. Mesela Mabel Matiz’in prodüktörü birlikte bir şeyler yapmak istediğini söylemişti. “İlginç ve güzel bir uyumunuz var” demişti. Bir keresinde Hamdi Alkan’la karşılamıştık, madden ve manen çok destek olmuştu. Birçok tanıdık güzel yüz görüyoruz.

BEN DE BU ÜLKENİN ÇOCUĞUYUM

Eminönü hattında şu şarkıları, Beşiktaş hattında şu şarkıları çalıyoruz gibi bir repertuarınız var mı?

Yasemin: Bizim bir repertuarımız var ve sesimize uygun parçaları söyleyebiliriz. Böyle bir ayrım yok. Repertuarımız neyse onları çalıyoruz. 

Sabah saatleriyle akşamüzeri yolcunun ruh hali değişiyor mu?

Yasemin: Sabah ayrı öğlen ayrı akşam apayrı... Her saate göre yolcunun ruh hali değişiyor. Haftanın belli günleri daha mutlu belli günleri daha mutsuz ifadeleri oluyor. Mesela cumartesi günleri herkes çok mutlu görünüyor. Belli ki Beşiktaş’tan Moda’ya gezmeye gidiyorlar. Böyle olunca müzikten daha çok keyif alıyorlar. Mümkünse işten dönenlerle baş başa kalmamak lazım. Bütün gün çalışmaktan yorulmuşlar, yüzlerinde sanki ‘seninle mi uğraşacağım’ ifadesi oluyor. Neyse ki pazartesi günleri mesaimiz yok. Biz de ‘Pazartesi sendromu’na yakalanmamak için o gün çalışmıyoruz. 

İyi para kazanıyor musunuz?

Yasemin: Gününe göre değişiyor. Şans işi. Bir de şehit haberleri gelince “Şehitlerimiz var, şimdi eğlenmenin sırası mı?” deniyor halbuki müzik sadece eğlence için değildir ki. Müzik kendini iyi hissetmek içindir, hayatın devam ettiğini fark etmek içindir aynı zamanda gidenler ve kalanlar içindir. Halbuki aynı acıyı biz de hissediyoruz. 

Ece: Üstelik eğlenmiyoruz, bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyoruz.

Yasemin: Günde 50-60 TL kazanıyorsak böyle günlerde daha az kazanıyoruz. Bazen biz de olaylardan fazlasıyla etkileniyoruz, çıkıp müzik yapacak halimiz mecalimiz kalmıyor. Ancak her şeye rağmen işimizi yapmaya çalışıyoruz. Bize laf ediyorlar ama onlar da dükkânını açıyor, şirkette çalışıyor, herkes o gün işini yapıyor. Yapmak zorunda. Biz niye yapmayalım ki, bu da bizim işimiz. Benim hayatım. Ben de bu ülkenin çocuğuyum.

Ece: Biz de borç ödüyoruz, biz de ev geçindiriyoruz.

Yasemin: O yüzden bir müzisyenin kazancı çok riskli. Bir gün çok güzel kazanırsınız bir gün kazanamazsınız. Büyük sanatçıların bile konserleri iptal oluyor. Bu durum büyük sanatçılara dokunmayabilir ama bizim gibiler için aynı değil. İki üç gün çalışamadığımda kiramı denkleştirmek için zorlanıyorum. Eşimden dostumdan borç istiyorum. 

En çok kadınlar para veriyor

Bugüne kadar aldığınız en yüksek bahşişi hatırlıyor musunuz?

Ece: Yüz lira vermişti biri. 

Yasemin: Bazı günler kimse para vermiyor. “Eyvah yevmiyeyi çıkaramayacağız” dediğimiz anda biri gelip öyle 

bir para atıyor ki “Oh be, günü kurtardık” diyoruz. 

En çok kadın yolcular mı para veriyor?

Yasemin: En çok kadınlar veriyor. 

Ece: Ama yüz ya da elli lirayı da atanlar genelde erkekler oluyor.  

Kısmetiniz çıkıyor mu ya da şapkaya telefon numarasını bırakanlar oluyor mu?

Ece: (Kahkahalar). Çok. Flört etmek isteyen de oluyor, iş teklif eden de. 

Yasemin: Kimileri de şapkaya teşekkür notu atıyor. Şeker, kestane bırakanlar bile oluyor. Bir amcamız var mesela 

o hiç para veremiyor ucuz gofretlerden bırakıyor. 

Ece: “Param yok, kusura bakmayın bunları satıyorum” deyip çorap bırakan bile var. Halbuki bize gülümsemeleri ya da alkışlamaları da yeter. Biz buna da razıyız. 

Yasemin: Genellikle kadınlar özellikle de yaşlı kadınlar, “Aferin çocuğum size, bravo, devam” diyorlar. En çok da “Okuyor musun, kaça gidiyorsun sen kızım?” diye soruyorlar. Öğrenci olmadığımızı öğrenince de “Peki, neden bir iş bulamadın?” diyorlar (kahkahalar). 

Ece: Babaannem de “Kızım niye 9-6 mesaisi olan bir iş bulmuyorsun?” diyor ama bu gidişle emekliliğimiz de vapurdan olacak. 

Yasemin: Aslında çok keyifli bir iş yapıyoruz. Kimi zaman can sıkıcı olabiliyor çünkü kısır bir durum. Daha büyük bir orkestrayla çalmak istiyoruz mesela. Böyle hayallerimiz var ama büyük bir orkestra kurup bir mekânda çalmak çok da kolay değil. İşletmeciler daha piyasa işi istiyor kimi zaman müziğinize güvenmiyorlar. Yani hayallerin 

üzerine çimento döküyorlar. 

Korkmayın ısırmıyoruz

İlginç anılarınız var mı?

Ece: Mesela bir pieromuz var. Biz müzik yaparken o da yanımıza gelip sihir yapıyor. Mendilini çıkarıp müziğimize destek oluyor. Yaşlı bir bey var, ne zaman bizi görse dans etmeye başlıyor. 

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Ece: Bence herkes müzik dinlemeli bence herkes Bigrup Kadın’ı kesinlikle takip etmeli. Bu arada Bigrup Kadın’ın ‘R’si yok (kahkahalar.) 

Yasemin: Vapurda sıcacık bir ortamda müziğimizi yapıyoruz. Vapur ve metro müzisyenlerine karşı daha açık olunmasını istiyorum. Biz sadece işimizi yapmaya çalışıyoruz. Yaptığımız şey kimseyi ne acıtıyor ne de kanatıyor. 

Ece: Korkmayın, ısırmıyoruz sadece müziğimizi yapıyoruz…