'Boşanma davaları boks maçı gibi Kazansan da yumruğu yiyorsun'

ARZU AKYOL

arzu.akyol@aksam.com.tr

Boşanma davalarında elde ettiği başarılı sonuçlarla adı “ciğer sökücü”ye çıkan ve özellikle eşlerinden mal kaçırmaya çalışan erkeklerin korkulu rüyası olan Avukat Altın Mimir, “Kadınları Hak Arama Rehberi” hazırladı. Bu rehber evlilik, boşanma, mal paylaşımı, miras hakkı, velayet, çocuk evliliği, birlikte yaşama, zina, tazminat, kendi soyadını kullanma hakkı, erkek şiddeti gibi pek çok konuda kadına yasal bilgilendirme ve yönlendirme sağlayacak.  

Altın Mimir namı diğer “ciğer sökücü boşanma avukatı”… Onu daha çok ünlülerin davalarından tanıyoruz. Başarılı kariyerinin harcında zorluklarla ve mücadeleyle geçen yıllar var. Dersimli 9 çocuklu bir ailenin en büyük kızı. O henüz beş yaşındayken kasabaya gelen savcı hanım bilmeden kaderini çiziyor Altın Mimir’in. Dünyaya erkek çocuk getirebilmek için riskli gebeliklerle hayatını tehlikeye atan bir anne, erkek olmadı diye doğduğuna sevinilmeyen kız kardeşlerle, yani yok hükmünde kadınlarla, “savcı” olarak var olan kadın arasında tercih yapıp "var olmayı" hayal ediyor ve bu hayalin peşinden gidiyor. Maddi imkânsızlıklardan dolayı önce hemşire oluyor. Hemşirelik yaparken de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazanıyor. İyi bir avukat olduktan sonra da kadınlar için mücadelesi devam ediyor. Son olarak yazdığı “Kadınları Hak Arama Rehberi” adlı kitap da bu mücadelenin bir parçası. Bu rehberle evlilik, boşanma, mal paylaşımı, miras hakkı, velayet, çocuk evliliği, birlikte yaşama, zina, tazminat, kendi soyadını kullanma hakkı, erkek şiddeti, tecavüz, gibi kadınları ilgilendiren neredeyse tüm  konularda yasal bilgilendirme ve yönlendirme sağlıyor. 

Boşanma davalarının “ciğer sökücü” lakaplı ünlü avukatısınız. Özellikle ünlüler boşanırken sizi tercih ediyor. Piyasada “ciğer sökücü boşanma avukatı” olarak bilinmek nasıl hissettiriyor?

Bu iyi bir şey mi bilemedim (gülüyor) ama bizim hukukumuzda branşlaşma yoktur. Yani boşanma, ceza, icra ya da ticaret hukuku avukatı diye bir tanımlama yapamayız. Dolayısıyla kendimi “boşanma avukatı” olarak tanımlamam yanlış olur. 

Son olarak “Kadın Hak Arama Rehberi” diye bir kitap yazdınız. Neden ihtiyaç duydunuz buna?

Bu benim hayallerimden biriydi. Bir nevi sosyal sorumluluk… Şimdiye kadar çok yakın çevremin ve müvekkilim olan kadınların hayatlarına dokundum. 40’lı yaşlarımı     sürdüğüm bu dönemde     artık daha çok kadının hayatına dokunacak şeyler yapmak istiyordum. Bu amaçla kadının tüm yaşamı boyunca, sırf kadın olduğu için maruz kaldığı/kalacağı haksızlıklarda ona yol gösterecek bu hak arama rehberini hazırladım. 

Kadınlar haklarını bilmiyor

Bu kitabı okuyan kadınlar ne öğrenecek?

Bu kitabı okuyan kadınlar, yasal haklarını ve onları nasıl kullanabileceklerini öğrenecekler. Ayrıca şiddet tehlikesi varken, şiddet anında ve sonrasında yapılması gerekenleri, yardım alabilecekleri, kurumları, acil arayabilecekleri hatları bulabilecekler. Ayrıca evlenirken kadının kendi soyadını tek başına kullanabiliyor olması, boşandıktan sonra velayet görevini üstlendiği çocuğuna kendi soyadını verebiliyor olması gibi cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldırmaya yönelik düzenlemelerden haberdar olabilecekler. 2000’li yıllarla birlikte yasalarımızda kadın lehine pek çok iyileştirme yapıldı. Ancak mühim olan bu yasaların uygulanması… Kadınlarımız da haklarını ne yazık ki bilmiyorlar. Çünkü kanunlarımızın dili anlaşılabilirlikten çok uzak… Oysa hak ve adalet ekmek gibi su gibi bir ihtiyaç… Ben de kadınlarımıza haklarını, 

rahatlıkla anlamalarını sağlayacak yalın bir dille sunmaya çalıştım. 

Çocuklar cephane değil

Genelde kadınlardan yana bir tutumunuz var. Peki, bir erkek gelip boşanma davasında avukatı olmanızı istediğinde ne yapıyorsunuz? Kıstasınız ne dava alırken?

Müvekkillerimin ortak paydaları kadın olmaları değil, mağduriyetleridir. Şükürler olsun haksız bir kimseyi savunmak zorunda kalmadım hiç. Terazimin kadın tarafının ağır basması, haksızlığa uğrayan kadın sayısının daha fazla olmasındandır. 

Boşanma davalarında erkeklerin en tipik davranışları neler?

Erkeklerin ellerindeki en büyük silah para… Onların dini de imanı da paraları olmuş durumda ne yazık ki. Paralarıyla kadını terbiye etmeye çalışıyorlar. Kredi kartlarını iptal ederek, kiralarını ödemeyerek, elektriğinin, suyunun kesilmesine göz yumarak ve tüm bunları da son derece çirkin yöntem ve söylemlerle yapıyorlar. İşin enteresan tarafı az bir bütçeyle boşanmak isteyen de karısını geri kazanmak isteyen de aynı ekonomik şiddeti uyguluyor. Günün sonunda hiç bir erkek karısının ne evlilik birliği sırasında ve ne de boşandıktan sonra ekonomik olarak güçlü olmasını istemiyor. Kadını hâkimiyeti altında tutmanın tek yolunun, para musluğunu ellerinde tutmak olduğunu zannediyorlar. Bir de bizim Türk erkeklerinin ortak özelliği, boşanmış olsalar bile eski karılarını hâlâ kendi karıları sanıyorlar.

Bir boşanma davasında  sizi en çok ne etkiliyor?

Hayal kırıklıkları ve acının yoğun olduğu davalar bana göre boşanma, velayet ve nafaka davaları. Bu davaların çoğu zaman kazananı yok. Boks maçı gibi… Ringe çıkınca kazansan da yumruktan mutlaka sen de nasipleniyorsun. Özellikle çocukların anne ve baba tarafından adeta bir cephane gibi kullanılmasını kabul edemiyorum. Yine erkek şiddeti mağduru kadınların haklarını bilemedikleri için yaşadıkları mağduriyetler hakikaten iç karartıcı. 

Hayat mottom; "Hayal kur ve çalış"

Başarılı kariyerinizin ardında zorluklarla geçen yıllar olduğunu biliyoruz. Biraz anlatır mısınız hikâyenizi? Kadınlara ilham versin…

Dersimli, 9 çocuklu bir ailenin en büyük kızıyım. Annemle babam erkek çocukları olsun diye peş peşe 8 kız çocuk sahibi olmuş. Neyse ki dokuzuncuda erkeği bulmuşlar. Babam devlet memuruydu. Yatılı okulda okudum ve hemşire oldum. Hemşirelik yaparken de üniversite sınavlarına hazırlandım. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandım. Çok çalıştım ve asla pes etmedim. Küçücük bir çocukken kurmuş olduğum hayal ve o hayale ulaşmak için sarf ettiğim çaba benim hayat mottom; “Hayal kur ve çaba sarfet”…

Bir rol modeliniz var mıydı?

Ben henüz beş yaşındayken kasabamıza tayin olan kadın savcı benim rol modelim oldu. Annem de dâhil o güne kadar gördüğüm tüm kadınlardan farklıydı. Duruşu, kıyafeti, kadın-erkek herkesin ona saygı duyması çok etkileyiciydi. Dünyaya erkek çocuk getirebilmek için riskli gebeliklerle hayatını tehlikeye atan bir anne, erkek olmadı diye doğduğuna sevinilmeyen kız kardeşlerle beraber aslında yok hükmünde olan kadınlarla, “savcı” olarak var olan kadın arasında tercih yapıp onun yerinde olmayı hayal ettim ve bu hayalin peşinden gittim... Onun için hayal kurmayı çok önemsiyorum ve gençlere de şiddetle tavsiye ediyorum.