“Birbirimizi anlamaya çalışmıyoruz”

BAŞAK BIÇAK
basakbicak@gmail.com

Antalya Film Festivali’nden ödüllü Selim Evci’nin son projesi Saklı, geçtiğimiz hafta vizyona girdi.  Canlandırdığı karakterle çok konuşulan Türkü Turan, filmle ilgili merak edilenleri yanıtladı…

Sinema kariyerinizde Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi gibi önemli bir yönetmen sineması örneği ve Musallat 2 gibi türünün yüz akı bir film olmasına rağmen seyirci sizi Kosmos'taki rolünüzle hatırlıyor. Epey zor bir karaktere hayat verdiğiniz Saklı, oyunculuk serüveninizde yeni bir dönemeç olabilir mi?  

Aslında Toprağın Çocukları da dâhil tüm filmlerim benim için ayrı birer dönemeç oldu. Her rolde biraz daha farklı şeyler öğrenip başka başka yönetmenlerle onların dünyalarına eşlik etme şansım oldu. Üzerinden biraz zaman geçtikten sonra daha iyi anlıyor insan. Saklı benim için neyin dönemeci olacak bilmiyorum ama bunu bir zaman sonra geriye baktığımda anlayabileceğim.

SENARYO BENİ BÜYÜLEDİ

Projeye nasıl dâhil oldunuz? 

Festivallere gide gele edindiğim birçok arkadaşım gibi Selim'le de8 yıl kadar önce film festivalinde tanıştık. Arada haberleşir birbirimizin işlerini takip ederdik. Saklı için Duru rolünü beni düşünerek yazmıştı zaten. Senaryoyu okuyunca büyülendim, Selim'in kalemine bayıldım ve iyi bir film çekeceğinden hiç kuşkum olmadı. Selim sette rahat ve keyiflidir, onunla saçma sapan gerginlikler hiç olmaz, aklımıza geleni geldiği gibi konuşup rahatça fikirlerimizi paylaştık hep. 

Karakterinizden biraz bahseder misiniz?   

Duru özgür ruhlu, güçlü, içten içe dik başlı bir kız. Babası da bir o kadar baskıcı ve ahlakçı. Dolayısıyla sıkışmışlığı çok büyük yaşıyor. Bu baskı yüzünden belki inadından, belki istediği gibi aydın bir baba arayışından ve belki de sadece aşktan en yakın arkadaşının babasıyla saklı bir ilişki yaşıyor.

TOPLUM İLETİŞİMSİZ DEĞİL

Karakterinizin aslında masum olmayan bir yanı da var. Mahir Bey, Duru’yla evlenme planları yaparken Duru bambaşka bir yola giriyor. Gençlerin artık her şeye tüketilecek bir nesne gibi yaklaştığı modern dünya laneti mi bu sizce?

Bu hikâyedeki dönüşümün modern dünyayla bir ilgisi yok aslında. Duru babasından o kadar korkuyor ki yaptığı her şeyi bundan yapıyor ve seyirci olarak asla ne hissettiğini tam olarak anlayamıyoruz. Mahir Bey'in sevgisinden de emin değil bence, bu da korkuyla birleşince yanlışları artıyor.

Son dönemde Türk sinemasında ele alınan konular arasında iletişimsizlik problemi başta geliyor. Duru’nun ailesinin de buna benzer bir durumu var. Siz akıllı telefonların hâkim olduğu insan ilişkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Dünyanın her yerinde bu telefonlardan var ama her toplum bu kadar iletişimsiz değil. Hayatlarını telefon ekseni etrafında yaşamamayı seçenler de var. Bizim iletişimsizliğimizin teknolojiyle bir ilgisi yok bence, daha çok birbirimizi anlamaya çalışmamakla ilgisi var. 

Son olarak, Türk sinemasının son durumu hakkında fikirlerinizi alabilir miyim? Seyircinin festival filmi algısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Saklı filmi bu açıdan neden tercih edilmeli seyirci tarafından?

Gişe ve sanat filmi diye bir ayrım yok aslında, bizim koyduğumuz etiketler bunlar sadece. İyi filmler ve kötü filmler vardır. Her film için yapanlar gişe yapsın ister ama her film iyi film olma kaygısı taşımaz. Seyirci festivalde gösterilmiş veya ödül almış filmlere gitmekten korkuyor, sıkılacağını düşünüyor. Eğitim sistemimizde sanatın anlamı, sanat ürünleri, estetiğin yeri neredeyse hiç yok. Aileden veya çevreden  böyle şeyler görmüşseniz şanlı ve azınlık sayılırsınız. Sadece tarih, coğrafya, matematik, fizik öğretilen çocuklar büyüdüğünde sanatla ilgili boş kalıyorlar ve sanatla ilgili bir şey tüketirken normal olarak anlayamayıp sıkılıyorlar…