Bir koruk, iki süper fikir!

ramazan@ramazanbingol.com

Bakmakla görmek arasındaki fark kadar belirgin noktalar olmalı hayatımızda. Sıradanlıktan uzaklaşmak, belki de asıl olanı derinine inip incelemek gerekiyor çoğu zaman. Asma yapraklarının balkonu saran yeşil koyuluğuna hayran kalmak ve tatlı üzümleri beklemek de bir seçenek! Onu her anıyla değerlendirip tarihi nüfus etmek de!  

Ne Varsa Doğada Hepsi Eski Sofralarda…

 Her yazımda gelenekselliğin önemini vurgulayıcı konular seçerek, unutulmak üzere olan değerlerimizi canlı tutmaya çalışıyorum. Yazıları yazmamın, tatlarımızı gündeme getirmemin en büyük sebebi de bu; ecdadımızın bize bıraktığı güzellikleri yaşamak ve nesillere aktarılmasını sağlama amacı. Aksi üzüntü verici çünkü. Yüzyıllar boyunca üretip, geliştirip, bırakılan değerlerin gün geçtikçe yitirilmesi… Bir kişinin dahi bu yazıyı okuyup mutfak kültürümüze ilgi duymasını sağlamak ya da daha önce hiç duymadığı yemeklerimizden haberdar olmasına vesile olmak, bana görevimi yapmış olmanın rahatlığını veriyor. Sonuçta yaşadığımız toplumun ilerlemesi herkesin her şeyi bilmesi değil de her kesin bir konu üzerinde uzmanlaşması bunu layıkıyla yapması olmalı. Neyse konu başka mahfillere kaymadan esasa gelelim “Koruğa”…

Zümrüt Yeşili Rengi Cezbediyor

 Görmemden ve duymamdandır; çocukluğumda annemin topladığı zümrüt yeşili koruklarla yapmış olduğu şurubun, salatanın tadı hala damağımda. Bilemiyorum o zamanlar yokluktan mı, hiçbir şeyin israf edilmemesinden mi böyle yiyecekler, içecekler yapılırdı. Fakat sonuçta hem sağlık açısından hem de ucuzluk açısından atalarımız muhteşem buluşlar yapmış. 

Bunlardan biri Koruk. Şimdilerde tam da mevsimi. Nereden geldi aklına diyenler de vardır şüphesiz, ne iyi yaptın paylaşmakla diyenlerde. Velhasıl gelelim çocukluğumun bu nadide lezzetini nasıl hatırladığıma. Geçmiş yıllarda bir gün restoranımın bahçesinde asmanın altında otururken, tepemde sallanan korukları görünce bir anda aklıma yıllardır içmediğim fakat tadı hala damağımda olan koruk şurubu gelmişti. Nedense beni tahmin etmediğim bir heyecan sardı. Hemen toparlayıp koruk şurubu yaptırdım. Sanki yeni bir buluşu bekler gibi bekledim. Ve bir anda çocukluk yıllarımın nefis tadını hatırladım. Şimdi her sene tıpkı çocukluğumda olduğu gibi özlemle bekliyorum mevsimini. Bilenler çoktan birkaç farklı tarifte deneyip tadını aldılar bile. Bilmeyenler, hiç denememiş olanlar için iki nefis tarif paylaşacağım. “Koruk Şurubu (Şerbeti)” ve  "Koruk Salatası...” 

Nedir koruk?

Koruk nedir diye aklında soru işareti oluşanlar vardır elbette. Koruk; üzümün olgunlaşmamış, ham haline denir. Çok faydalı bir meyvedir. Birçoğumuzun haberdar olduğu gibi üzüm, üzüm suyu ve çekirdeğinde doğanın en güçlü antioksidan maddeleriyle yüzlerce yararlı madde bulunuyor. İştah açıyor, kurdeşen dökümünde fayda sağlıyor, göz ağrılarını dindiriyor.  Kabızlık şikâyeti çeken ya da tam tersi ishal olan, bağırsak tembelliği şikayeti bulunan kişilerin mutlaka tüketmesi gerekiyor. Ayrıca ekşiliği sebebiyle birçok alanda ve yemekte kullanılabiliyor. (Salatalarda mevsiminde limon suyu yerine koruk suyu kullanabilindiği gibi bamya vb yemeklere de çok yakışıyor.) Özellikle geleneksel bir tat olan koruk suyu ve şerbeti daha çok Osmanlı, Rumeli mutfağında çokça kullanılmış. Günümüzde ana yemekler içinde kullanımını sirkeye bırakmışsa da Ortaçağ Avrupası’nda aşçıların en sık başvurduğu tatlandırıcı olmuş. Bugün Fransız