‘Başka bir hayat yaşamak istemiyorum’

MEHMET EMİN DEMİREZEN

emin.demirezen@aksam.com.tr

Erzincanlı yönetmen ve sanatçı Kutluğ Ataman, yaralı yabani kuşların tedavi edilip doğaya kazandırılması için kuş korusu oluşturdu. Çiftliğindeki 15 bin metrekarelik ormanlık alanda yaralanmış yabani kanatlı hayvanların tekrar doğaya kazandırılması için oluşturduğu Palanga Kuş Korusu’nu Ataman’la konuştuk. 

Yaralı yabani kuşların tedavi edilip doğaya kazandırılması için kuş korusu oluşturdunuz. Neden kuşlar? Nereden çıktı bu fikir?

Uzun süre tarım yapılmış topraklarda ister istemez doğal hayatla çakışıyorsunuz. Endüstriyel tarım topraklara uygulanmışsa bu yolların çakışması çatışmaya dönüyor. Bulunduğum bölgede tekli tarım yapılıyor. Çok geniş alanlarda mısır ve pancar ekiliyor. Bunun sonucunda da yaban domuzları artıyor. İnsanlar da domuzları vurmak zorunda kalıyor. Bu yüzden burada yazları silah sesinden geçilmiyor. Tarla işlerken, bakım yaparken doğal hayat elinden kaçıp gidiyor. Doğal hayatın kaçmaması ve kuş hayatını kurtarmak için 15 bin metrekare alanında bir yere kuş korusu kurduk ve burada her türlü kuşu barındırmak için bataklık alanlar oluşturduk. Çok büyük bir alan değil ama şimdilik hiç yoktan iyidir. Şimdi çevreden bir sürü kuş burayı algıladı ve gelmeye başladı. Programı başlattığımızdan bu yana iki çeşit baykuş, üç çeşit su kuşu, dört çeşit ağaç kakan ve henüz tanımlamasını yapamamış olduğum iki kuş geldi. Yarasalarda da gözle görülür bir artış oldu. 

Oranın nasıl bir işleyiş düzeni var? 

İlk aşamada veterinerler odasıyla çalışmaya başladık ve duyurularımızı basının aracılığıyla yapıyoruz. Doğanın dengesini bozmamak adına sadece Erzincan yöresinden lokal yaban kuşlarını kabul edebiliyoruz. Veteriner tarafından 

tedavisi başlamış hayvana burada revir hizmeti veriyoruz. Kuşlar, burada doğal olarak iyileşmelerini tamamladıktan 
sonra kendi içgüdülerine göre ya bu koruyu terk ediyorlar ya da burada kalmaya devam ediyorlar. 

Tedaviler nasıl olacak, bunun için görev alan veterinerler, uzmanlar var mı? Buna dair biraz detaylı bilgi verebilir misiniz?

Veterinerler Odası aracılığıyla ilk duyurularımızı yaptık. Erzincan çevresinde görev yapan 160 veterinere ulaştık. Valilik ve bakanlık yetkililerini de bilgilendirmeye devam ediyoruz. Yakın zamanda bu alanda akıllarına gelecek bir adres olacağız diye ümit ediyorum. 

Sinemacı gözüyle bir değerlendirme yaparsanız, bu konuda bir belgesel çekmeyi düşünüyor musunuz? 

  Hayır. Zaten yeterince belgesel var. Eğer böyle bir tercihim olsaydı vahşi neoliberal ikiyüzlülüğün dünyayı getirdiği rezil ortam üzerine belgesel çekmeyi tercih ederdim. 

‘AĞAÇ BAKIMI YAPARKEN SENARYOLARIMI DÜŞÜNEBİLİYORUM’

Memleketlerine sizin gibi yatırım yapan insan çok az. Başka bir hayat yaşamak varken neden bunu tercih ediyorsunuz?

Başka bir hayat yaşamak istemiyorum. Hayatta birçok şeyi zaten yaşadım ve tükettim. Benim doğduğum evde köpek ve kediler vardı. Hayvanlara güveniyorum, onlar da bana… Arada sırada kesip yemek zorunda kalıyoruz ama ne 

yapalım Allah bizi bu şekilde yaratmış. Bu onlara hayatları boyunca kötü davranmamız manasına da gelmez. Tam tersine bizleri besledikleri için onlara teşekkür ederek onları yetiştirmemiz gerek.

Sinema anlamında size yaşadığınız bu çevrenin ne tür katkıları oluyor? Ruhunuza iyi geliyor mu?

Şöyle bir fark var. Korunun ortasında tek başıma ağaç bakımı yaparken senaryolarımı düşünebiliyorum. Ama İstanbul veya Londra'da trafikte bir yerlere yetişmeye çalışırken bu durum olmuyor. Yaratıcılığın olmazsa olmazı tembelliktir. Tembellik yaparken de beyin düşünüyor. Kalite için tembellik şart diyebilirim. 

‘HODRİ MEYDAN’

Witch TV’yi soracağım bir de. Hiçbir yönetmenin yapmadığını yaptınız, anlatır mısınız? 

Kendi adıma konuşabilirim. Başkalarına ne yapmaları gerektiğini söylemeyeceğim. Madem gişe sineması yapmadım o zaman neden kamuya filmlerimi göstermeyip tutayım? Kültür Bakanlığından destek olarak aldığım kamuya ait vergi paralarıyla çektiğim filmleri neden kamu seyretmesin? RTÜK kuralları yüzünden zaten seyrettiğimde ben bile kendi filmlerimi tanıyamıyordum çünkü televizyonlarda filmlerim kuşa çevriliyordu. İnternet ortamında da çalınıyorlardı. İki Genç Kız'ı internette 1 milyon kişi izlemiş kaçak olarak. Lola ve Bilidikid'i dünyada 3 milyonun üzerinde insan izlemiş. İyisi mi ben kaliteli olarak vereyim ve montajsız bir şekilde izlesinler istedim. Yeni kuşaklar seyreder en azından... Madem gişe sineması yapmıyorum, madem sinema halk için e o zaman işte hodri meydan: ben kendi kişisel muhasebemi yaptım ve bu kararımdan da çok mutluyum!