DURURSAM DÜŞERİM
Uluslararası dergilerde 72, ulusal dergilerde 105 makalesi, 11 asistan ihtisas tezi, 98 yurtdışı bildirisi olan Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak, çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Hal böyle olunca Kavak’a bu kadar tempolu bir hayatı nasıl sürdürebildiğini sorduğumuzda “Gün içinde çok fazla koşturuyorum. Yıllardır da bu böyle, eğer durursam düşebilirim” cevabını veriyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Perinatolojiyle ilgili uluslararası toplantılarda konuşma yapmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine davet edildim ve birçok ulusal ve uluslararası bilimsel derginin yayın kurulunda görev yapıyorum. Yaptığım iş çok fazla tempo gerektiriyor. İşin sırrı organize olmakta yatıyor. Bir işin çabuk bitirilmesini istiyorsan, o işi çok meşgul bir insana vereceksin. İşi az olan insan zamanı önemsemez. Zaman benim için çok önemli. Çok hızlıyımdır. Hızlı düşünür hızlı konuşur ve hızlı yürürüm. Yavaşlığa tahammülüm yoktur. Küçükken de böyleymişim. Apandisit ameliyatı olduktan iki gün sonra bahçede odun taşıyormuşum. 7 yaşındaydım o zamanlar. Annem bu olayı hep anlatır bana. Bu biraz yapı meselesi, Allah beni böyle yaratmış.”
TIRMANMAYA DEVAM EDECEKSİN
Neşe Hanım’ı bulmuşken başarısının sırrını da sormadan edemiyoruz. Onun için başarılı olmanın şartı düşseniz bile başarı basamaklarını yılmadan tırmanmaya devam etmek. “Benim politikam buydu. Merdivenleri çıkarken biri ayağına çelme attı diyelim, merdivenleri geri mi ineceksin? Tabii ki hayır. Mecburen kalkacaksın, üstünü başını silkeleyeceksin ve tırmanmaya devam edeceksin. Bu bilgiyi bana kimse öğretmedi, tecrübelerimle öğrendim. Tıp kökenli bir aileden gelmiyorum. Eğer öyle olsaydı tıp alanında kariyer yaparken karşılaşacağım zorluklar hakkında bilgilendirirlerdi. Doğal olarak bunları biraz da el yordamıyla keşfettim.”
CERRAHİ ERKEK İŞİ MİDİR?
Peki, “kadın cerrah” olmanın zorluklarını yaşamış mıydı Zehra Neşe Kavak? “Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada cerrahi dallarda kadınlara karşı reaksiyon vardır. Cerrahinin erkek işi olduğunu düşünürler. Peki, neden böyle düşünülür? Çünkü ameliyat zordur, saatlerce ayakta kalmak gerekir, kadın doğumun nöbetleri ve acili çoktur. Hem doktor olarak çalışacaksın hem kariyer yapacaksın hem tez yazacaksın hem de araştırma yapacaksın. Nasılsa kadın bunu yapamaz diye düşünüyorlar. İlk girdiğim zaman bana karşı bir tepki oluşmuştu. Ama ben 38 yaşında anabilim dalı başkanı oldum. Başkanlık da seçimle oluyor biliyorsunuz ve ben iki dönem anabilimdalı başkanlığı yaptım. Kariyerimdeki en önemli olay budur. Çocuk doğum gibi erkek egemenliği olan bir alanda 'Anabilim Dalı Başkanı’ bir kadın olmak hayatımda büyük zorluklarla başardığım bir iştir.”