Banu Alkan’ın yerine kimi koyabilirsiniz?

MEHMET EMİN DEMİREZEN

emin.demirezen@aksam.com.tr


Son günlerde ekranlarda ‘Dünya Güzellerim’ programıyla ortalığı kasıp kavuran Banu Alkan’la zor da olsa konuşma fırsatı yakaladım. Elbette kendisini bulmuşken Hindistan’dan tutun da Bülent Ersoy’a, aşk hayatından tutun da birçok konuyu kendisiyle konuştum.

Bir süredir ekranlarda yoktunuz. “Dünya Güzellerim” programıyla ekranlara bomba gibi bir geri dönüş yaptınız. Nasıl gelişti bu süreç?


Çok güzel bir projeydi, Mustafa Kotan bana böyle bir projenin varlığından bahsetti ve teklif etti. Ben de hem Mustafa Kotan’a hem de projenin güzelliğine inandım ve kabul ettim.

Hindistan’a gitmeden önceki hayaliniz neydi, ne buldunuz?

Hindistan’a ön yargılarla gittim. Etrafımda birçok kişi oranın kötü durumundan bahsetti. Elbette kirli tarafları vardı ama rüya gibi bir seyahat oldu benim için. İyi ki gitmişim ve görmüşüm diyorum. Kültür bakımından da çok farklı. Vietnam, Nepal de öyle… Rüya gibi bir seyahatti. Bitmesin istedim!

Yaşanılanları ekranlarda takip ediyoruz. Hiç pişman oldunuz mu?

Olmadım diyemem. Maalesef oldum. Şimdi insanda dünyayı bitirmişliğin bir rahatlığı var. Her şeyi giydim, her şeyin iyisini ve mükemmelini yaşadım. Benim için orada çıkan marka tartışmaların hiç önemi olmadı. Markaymış falan bunları takmam. Çünkü hayata doydum. Doymuşluğun verdiği bir rahatlık var bende.

Giydiğiniz bir şeyin marka olup olmaması artık sizin için önemli değil herhalde?

Aynen öyle… Hem de hiç! Çünkü aştım. Binlercesini giydim. İlk filmlerime başladığım zaman öncelikle işim en iyiyi gidip, almaktı. Gerçek hayatta da öyle oldu. Hep en iyisini giydim. Çünkü hayatın hakkını vermek vermek gerekiyordu. Ben de verdim. 

‘MODA MARKADIR BEBEĞİM’

Hindistan’da giyiminizle ilgili bir çok tartışma yaşadınız. Türkiye’de de bu konuşuldu…

Ben gerçekten giyinmesini bilen bir kadınım. Çünkü hayatım dünyanın en büyük markalarının önünde geçti. Vitrinlere bakarak, satın alarak ve giyerek. Siz dünyanın en şık, en nadide kumaştan olan bir şalını alıyorsunuz insanlar “çarşafa dolandı” diyorlar. “Alışverişe gidiliyor” dediler. Rüya gibi bir yeşil elbiseyle topuklularımı giydim ve çıktım. Hintliler gibi olmak istedim. Bir de Hindistan o kadar çok sıcaktı ki AVM’ler buz gibi oluyordur diye uzun uzun giyindim. Sonra bir baktım sokak röportajı. Aman Allah’ım… 55 derece sıcaklıkta yardımcıma “Bana spor ayakkabımı getir” dedim. O sıcaklıkta hayatta kalma mücadelesi veriyorsunuz. Ayakkabıymış, kıyafetmiş gözünüz görmüyor. Bir de yerlere sürünmesin diye tutmuşum ve buruşturmuşum. Elbise mi değil mi belli değil. (Gülüyor) İnsanlar bunları bilmediği için istediği gibi konuşuyor. A üstü kalite giyinirim. Ama şunu da söyleyeyim moda markadır bebeğim.

Bu bir şıklık programı değil, gezi programı eleştirilmeniz sizce ne kadar doğru?

5 bavulla, dolu dolu elbiselerle oraya gittim. Hatta yarısını hiç giymeden döndüm. Elbette defileye gitmiyoruz! Ülkeden ülkeye geçiyoruz, 15 bin dolar fazla bagaj paraları ödeniyor. Bazen bavullarımız geç geldi. O an ne varsa onları giymek zorunda kaldık. Kıyafet yok, otelde mi oturalım? Safiye Soyman oturmak istedi ama olmadı.

Oraya gittiğiniz arkadaşlarınız hakkında ne düşünüyorsunuz?

Beni biraz yordular. Üzdüler… Ama olur bunlar. Öyle bir ağırlandık ki, çok iyidi. Ne istediysek yarattılar. “Bitmesin bu rüya” diye şarkılar söyledim. Bir dezavantajım hasta gittim oraya. Orada klima mikrobu aldım. Devamlı kustum… Hasta halimle çalıştım ve karşımda da Bülent Ersoy vardı! Hasta halimde bile onlara cevap verdim.

‘İYİ Kİ BU PROGRAMLA DEĞER BULDUM’

Bu gezi size ne kattı?

Muhteşem bir deneyim. İyi ki değer buldum, iyi ki seçildim Mustafa Kotan tarafından. Çok doğru isimler. Şimdi Banu Alkan’ın yerine kimi koyabilirsiniz? Bu çok zor. (Gülüyor)

Son günlerde programdan ayrılacağınıza dair söylemler var. Nedir bu durumun aslı?

Şimdilik öyle bir şey yok. Ben Mustafa Kotan’ın olduğu her yerde olurum.

Maddi konularınıza da girildi. Sizin üstünüze neden bu kadar çok gidildi?

Meyve veren ağaç taşlanır bebeğim. Türkiye’nin gerçekten kıymeti bilinmesi gereken bir starım ben. İnsanlara hep güzellikler verdim. Kıymetimi bilmek lazım, değil mi?

Sizi olduğunuz gibi kabul ettiler mi?

Ben rüyadaydım, rüyayı yaşatmaya çalışıyordum. Orada kendimle, hayatla dalga geçiyordum. Siz izlerken gülmüyor musunuz? Kimse bana böyle yap demedi ama insanları mutlu olsun diye bu tarz güzellikler sundum.

Banu Alkan iş dışında neler yapar?

Banu Alkan’ın çok işi var bebeğim. Yeğenlerim çocukları doğuruyor, bakması Banu Alkan’a kalıyor.

‘GENÇLİĞİMİN ZİRVESİNDEYİM’

Geçmiş yaşantınıza dair bir özleminiz var mı?

Ben gençliğimin zirvesindeyim. Hala aynı Banu Alkan’ım. Bir sanatçının yaşı olmaz. Hala kariyer yapıyorum. Ancak 70’imden sonra başarı için bir şeyler yaparım. 55 yaşındaki genç bir kadın için bu şimdilik çok önemli değil. Ben dün başladım film yapmaya. “Banu Alkan 80’li yılların yıldızı” diyorlar. Nerde 80’li yıllar?

Sizin gibi bir aşk kadının aşk hayatı nasıl?

Geçtiğimiz Ağustos’tan bu yana kalbimi kıpırdatacak birisi oldu. Ama o kadar zor karar veriyorum ki. Birinin benim hayatıma girmesine sistem izin vermiyor. Bunun için de çok şeyden geçmesi gerekir.

Nelerden geçmesi gerekiyor?

Çok seçiciyim. Siz benim kahkahalarıma bakmayın. Bana ulaşmak çok zor, özellikle beyin olarak. Öylesi de çıktı ama çok genç biriydi. Şimdilik beni düşündürüyor. Derler ya eli elime değmedi. İşte öyle bir durumdayız. (Gülüyor)

Aşkınızı nasıl tatmin ediyorsunuz?

Ben de kalp çarpmazsa hiçbir şey olmaz. Hatta Alain Delon’un gençlik hali gelsin umrumda olmaz. Bir erkek zekâsıyla ancak bana ulaştırsa o ilişki olur. Bunun yanında kalitesine, yaşam tarzına dikkat etmesi gerekir. Bir de bunlara üçgen bir vücut eklenirse süper olur.