Avustralyalı gibi yaşıyor Türk gibi yemek yiyor!

MEHMET EMİN DEMİREZEN

emin.demirezen@aksam.com.tr

Son yıllarda sosyal medya, büyükelçiler tarafından keşfedilmeye devam ediyor. Yeri geliyor gittikleri şehirleri yeri geliyor tattıkları lezzetleri paylaşıyorlar. Yani bir nevi çalıştıkları ülkenin vatandaşı gibi davranıyorlar. Onlardan biri de Avustralya’nın Türkiye Büyükelçisi Marc Innes-Brown… Brown tam bir Türkiye hayranı… Hatta büyükelçi olarak göreve başlamadan önce eşiyle de İstanbul’da evlenmiş… Haydi gelin, Türkiye hayranı elçiyi tanıyalım.

Sizi sosyal medyada ilgiyle takip ediyorum. Türkiye’yi çok güzel geziyorsunuz ve tanıtıyorsunuz. Büyükelçilerimiz son yıllarda sosyal medyayı daha etkili kullanmaya başladı. Sosyal medyanın sizin işinize nasıl bir katkısı var?

Ankara ve İstanbul önemli ve büyükşehirler ama bence Türkiye’yi tam tanımak ve büyük resmi görebilmek için bu şehirlerin dışına da çıkmak gerekiyor. Türkiye gerçekten oldukça çeşitliliği olan bir ülke! Hem kültürel hem de tarihi açıdan. Farklı dönemlere ait çok enteresan bölgeleri olan bir yer. Sosyal medyayı, Türkiye-Avustralya ilişkilerini daha iyi gösterebilmek ve neler yaptığımız anlatabilmek için etkin bir araç olarak görüyoruz. Özellikle ikili ilişkilerdeki projeleri göstermek açısından çok önemli. Ve tabii aynı zamanda Türkiye’nin kültürü, insanları ve yemekleri hakkında neler deneyimlediğimizi göstermek için güzel bir araç. 

Neler öğrendiniz bu süreçte?

İlk öğrendiğim şey; Türkler Avustralyalılar gibi çok sıcakkanlı ve herkesi bağrına basıyorlar. Ve bu iki ülke arasında farklılıklar var ama biz bu sıcaklığı çok hissettik ki 2 yıl önce eşimle İstanbul’da evlenmeye karar verdik ve evlendik. Yemek kültürüne de gelecek olursak harika bir çeşitlilik var. Aslında Türk mutfağı da Avustralya’da bir o kadar popüler. Hatta yakın zamanda bir rapor okudum; 3 bin kadar Türk mutfağına yönelik restoran var Avustralya’da! 

Çok uzağız bir o kadar da yakınız aslında… 

Uzak ülkelerin yakın insanlarıyız. Yaklaşık 100 bin Türk Avustralya’da yaşıyor. Artık birbirimizi daha iyi tanıyoruz diyebilirim.  

TÜRK KAHVALTISINA HAYRANIZ

Sosyal medyadaki paylaşımlarınıza göre Türkiye’nin yemeklerine hayran olmuş gibisiniz. Tattığınız lezzetler sizin damak tadınıza yakın geliyor mu?

Türkiye’de çok fazla lezzet tattım. Türk kahvaltısına hayranız eşimle birlikte. Küçük bir oğlumuz var, o da dönerci. Ve tabii en sevdiği şey köfte pilav, tam bir Türk çocuğu gibi. Ama İstanbul’un kumpirine de bayılıyorum. Türkiye’de gezerken Bursa’da İskender, Hatay’da künefe ve Gaziantep’te muhteşem lezzetler tattım. Ankara’da da Diyarbakır restoranı var Recep Usta. Ona da sık sık giderim. Yani o ki damak tadımıza Türk yemekleri çok uyuyor. 

Döneri neden bu kadar çok seviyorsunuz?

Özellikle Avustralyalılar çok seviyor. Çünkü çabuk tüketilebilen ve lezzetli bir yiyecek. Özellikle partilerden ve eğlencelerden sonra Avustralyalılar çok tercih ediyor. Biz de Türkler gibi eti seviyoruz. 

Gelmeden önce nasıl bir Türkiye algınınız vardı, geldikten sonra ne oldu?

Türkiye’ye Büyükelçi olarak gelmeden önce Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni gezmiştim. Ama Ankara’yı hiç görmemiştim. Benim için çok farklı olmadı... Türkiye’de yaşam çok kolay. Ama beni zorlayan tek bir nokta var o da dil! O yüzden eşimle birlikte haftada 3 saat Türkçe dersi alıyoruz. 

Avustralya ile Türkiye kültür sanat anlamında uzun yıllardır çok uzaktı. Geçen yıllarda Russell Crowe ile birlikte biraz daha yakınlaştık diyebiliriz. Örneğin, Crowe’un filmi Son Umut’la birlikte Yılmaz Erdoğan, Avustralya’nın Oscar’ı olarak bilinen ‘Australian Academy of Cinema and Television Arts’ta ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’ ödülüne layık görülmüştü… Yeni etkinlikler, birliktelikler gerçekleşecek mi?

Elbette… Sonuçta tarihten gelen çok sıcak ilişkiler var, bunu yadsıyamayız. Aslında birkaç girişimler oldu. Örneğin, Avustralyalı bir ekip İstanbul Boğazı’nın belgesel filmini çekti. Yine geçen kasım ayında Avustralya’nın çok ünlü bir moda tasarımcısı geldi İstanbul’a. Bu tip projeleri elçilik olarak destekliyoruz ve devamı da gelecek. 

GÖREV YAPTIĞIMIZ YERİ TANITMAK ZORUNDAYIZ

Turizm elçimiz gibi davrandığınızın farkındayım…

Görev yaptığımız ülkeyi tanıtmak zorundayız. Çünkü bu da bizim görevlerimizden biri. Bir de tabii işin içinde spor var. Burada futbolu yakından takip ediyorum. Avustralya’da da spor çok önemli bir parça. Hatta Avustralya’da rugby oynayan bir Türk var, onu da yakından izliyorum.

Siz Türkiye’de hangi takımı tutuyorsunuz?

Biz elçilik olarak Bursasporluyuz.

Neden?

Çünkü Bursaspor’da oynayan Avustralyalı bir futbolcumuz var; Aziz Behich Eraltay. 

24 Nisan’i 25 Nisan’a bağlayan gece Çanakkale Kara Savaşları’nın 103. yılı anma törenleri kapsamında Gelibolu Yarımadası’ndaki Anzak Koyu’nda geleneksel “Şafak Ayini” gerçekleşecek. Nasıl bir hazırlık süreci içindesiniz?

Avustralya’da bu törene katılmak için önceden kayıt yaptırmak gerekiyor. Çoğu kişi bir gece önceden gidip alanda bekliyorlar. Kendine ait kuralları olan bir tören. Türk yetkililerle işbirliği içerisinde oluyoruz. 2 gün içerisinde 7 farklı tören yapılacak. Heyecanla törenleri bekliyoruz. 

Büyükelçiden tavsiyeler

Son olarak Avustralya’ya gidecek olanlar için 5 favori tavsiyeniz nedir?

1- Sydney Limanı’nda liman turu

2- Avustralya kumsallarında vakit geçirmek

3- Şehir dışında araba kullanmak

4- Güzel bir restorana gitmek 

5- Son olarak iyi bir kahve dükkânına gidip kahve içmek.