bulent.sanlikan@aksam.com.tr
Türklerin anayurdu Orta Asya’da, ilim, irfan ve İslamiyet’in insan ile yoğrulduğu Özbekistan mutlaka gezilip görülmesi gereken coğrafyaların başında geliyor. Semerkant, Buhara, Taşkent ve Fergana başta olmak üzere ülkenin her noktası tarih kokuyor. Medreseleri, türbeleri, zengin mutfağı ve müziğiyle Özbekistan misafirlerini bekliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Özbekistan Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev arasındaki görüşmenin ardından iki ülke arasındaki ilişkilerinin geliştirilmesi amacıyla yoğun bir çalışma başladı. Özbekistan Hava Yolları İstanbul’a her gün sefer gerçekleştiriyor. Bu seferler ülkenin tanıtımı için büyük önem taşıyor. Türk Hava Yolları da (THY) 2018’in Mart ayından itibaren Semerkant’a uçuşlara başlayacak. Semerkand, 2750 yıllık tarihiyle ve eşsiz sanatsal yapılarıyla UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
HEDEF 500 BİN TURİST
2017’nin 10 ayında Türkiye’ye gelen Özbek sayısı 162 bin. Bunların çoğunluğu ticaret için geliyor. Türkiye’den Özbekistan’a giden ise 22 bin. Özbekistan bir kaç yıl içinde 500 bin turist getirmeyi planlıyor. Özbekistan, sıkı vize politikasını yumuşatarak Türk vatandaşlarına vize kolaylığı sağladı. Büyükelçilik ve konsolosluklara başvuru yapanlar, 3 gün içerisinde vize almaya başladı.
TÜRKLERİN ATAYURDU
Düzenlenen basın toplantısında konuşan Özbekistan Havayolları Genel Müdür Yardımcısı Umidjon Khusanov, “Bu topraklar Türkler’in ata yurdu. Türk halkı bu topraklardan gitmiş. Türkler bizim yakın dostumuz. Bizim bağımsızlığımızı ilk tanıyan Türkiye oldu. Türkiye ile ilişkilerimiz her geçen gün artıyor” derken Türkiye’nin Taşkent Büyükelçiliği Kültür ve Turizm Müşaviri Cesim Çelebi, “Özbekistan turizm alanında çok büyük çalışmalar yapıyor. Geleceğe dönük büyük projeleri var. Türk turizminin deneyim, birikim ve becerilerini buraya taşımaya çalışıyoruz” diye konuştu.
OLAĞANÜSTÜ BİR MEYDAN: “REGİSTAN”
Dünyanın en eski şehirleri arasında sayılan tarihi İpek Yolu’ndaki Özbekistan’ın Semerkand kentinde “U” biçiminde üç eşsiz mimari abidenin yer aldığı Registan Meydanı, Orta Asya Türk mimarisinin ender örneğini oluşturuyor. Ortaçağda bazı hükümdarlar tarafından kurulan ve dünyada benzeri bulunmayan Registan Külliyesi, yüzyıllar boyunca çeşitli hükümdarlarca başkent olarak kullanılan Semerkand’ın gözbebeği oldu.
ALLAH DOSTU SAHABE: “HZ. KUSEM İBN ABBAS”
Özbekistan’da ziyaret edilecek önemli noktalardan birisi de Semarkat’da “Şah-ı Zinda” yani ‘Yaşayan Sultan’ olarak bilinen Hz. Kusem İbn Abbas’ın da türbesinin bulunduğu bölge. Hz. İbn Abbas, Hz Muhammed’in amcasının oğlu. Burada çok sayıda türbe ve tarihi eser var. Hakim tepeye merdivenlerden çıkarken buram buram tarih kokuyor.
BÜYÜK TİMUR’UN MEZARI
Kadim şehir Semerkand’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken noktalardan birisi de Timur’un türbesi. Dünyada bulunan en büyük yeşimtaşı parçasından yapılmış. Diğer mezarlar ise mermer ve akik taşından. Türbe, Semerkant’a gelen turistlerin zevkle ziyaret edebileceği mavi kubbeli ve minareli çok sayıda tarihi binalardan sadece bir tanesi. Timur’un mezarının bulunduğu türbenin avlusunda bulunan bir küçük mermer havuz dikkat çekiyor.
BU HOCA TANIDIK ÇIKTI
Buhara’da çok sayıda tarihi eserler arasında tanıdık bir ismin heykeli karşınıza çıkıveriyor. Türkiye’de Nasrettin Hoca, Özbekistan’daki adı ise Nesredin Hoca. Timur döneminde yani 7’inci yüzyılda yaşadığı rivayet edilen ve mezarı bilinmeyen Nasrettin Hoca’nın dev heykeli ziyaretçi Türklerin mutlak ilgisini çekiyor. Bizim Nasrettin Hocamız ile Özbeklerin Nasrettin Hocası da nüktedan ve didaktik.
NAKŞİBENDİ TARİKATININ KURUCUSU
Tarihi Buhara şehrinin İslami açıdan da büyük önemi var. Kentin yaklaşık 10 km dışında bulunan ve Nakşibendi Tarikatı’nın kurucu Muhammed Bahauddin Şeyh Nakşibendi Hazretleri’nin türbesi gelen turistlerin mutlak uğrak yeri halinde. Rusların büyük zarar verdiği türbe bugün Özbekler tarafından onarılıyor. Ustalar türbenin etrafını nakış nakış işliyor. Kabir mermerler ile kaplanmış. Ziyaretçiler kabri direk göremiyor.
MATEMATİK VE ASTRONOMİNİN BABASI ULUĞBEY
Uluğ Bey Medresesi, Timur İmparatorluğunun 4. sultanı gök bilimci Uluğ Bey tarafından 1417-1420 yıllarında yaptırıldı. İki yanında iki minaresiyle dikdörtgen şeklinde kurulan Uluğ Bey Medresesi, bünyesinde eğitim odaları ve öğrencilerin yatak odalarını da barındırdı. Uluğ Bey’in, ölümüne kadar matematik ve astronomi derslerini verdiği bu medrese, 15. yüzyılda Asya’nın en iyi ve en önemli üniversitelerinden biri olarak gösterildi. Rasathanede devrin ünlü astronomları Ali Kuşçu, Bursalı Kadızade Rumi, Gıyaseddin Cemşid çağdaşları ile birlikte çalıştı. Uluğ Bey Rasathanesi de denilen bu rasathane, Semerkant Medresesi`nde yapılan matematik ve astronomi çalışmalarını pratiğe uygulamak, sonuçlarını hazırlanacak bir eserle ilim dünyasına sunmak gayesiyle yapılmıştı.