Aşka güvenmeye ihtiyacımız var

MEHMET EMİN DEMİREZEN

emin.demirezen@aksam.com.tr

Şöhret dünyasının en önemli isimlerinden Özgür Aras, hem yaptığı işlerle hem de yazdığı kitaplarla çoğu zaman gündeme geliyor. Son olarak da yazdığı kitabı ‘Mutlu Aşk da Var!’ kitabı ile… Aşkı birçok yönden değerlendiren Aras ile yeni kitabını konuştuk.  

Hepimiz aşkı arıyoruz, onu bulamamaktan yakınıyoruz. Aşkı bulanlar ise onu elinde tutamamaktan şikâyet ediyor. Şehirde kadın-erkek mutsuz kalabalıklar artıyor. Özgür Aras yeni kitabı ‘Mutlu Aşk da Var!’da aşkı bulmanın hiç de zor olmadığını, bulduğumuz her aşkın sonunda bizi kaybedişin beklemediğini, geçmiş deneyimlerin acısından kurtularak taptaze bir başlangıç yapabilmenin mümkün olduğunu anlatıyor… 

‘Mutlu Aşk da Var!’ kitabın okuyucuya ne anlatıyor?

‘Mutlu Aşk da Var!’, hepimizin özlem duyduğu bir cümle... Ben bu özlemden yola çıkarak aşkın aslında yanı başımızda olabileceğini, her ne yaşamış olursak olalım aşktan vazgeçmemek ve ona tüm kalbimizle inanmak gerektiğini anlatmak istedim. Bunu yaparken de aynı zamanda kendi deneyimlerimden, dinlediğim öykülerden, tanık olduğum hikâyelerden ilham alarak aşkı bulma ve ona sahip çıkma ile ilgili ufak püf noktaları verdim. Kitabımın aşka inanmaktan vazgeçenlerin hislerini yeniden gözden geçirmesini sağlarken, aşkla barış imzalamalarına yardımcı olmasını ümit ediyorum. Çünkü aşk, ancak inanmış bir yürekte filizlenebilir. Hayatımızda mutlu aşk istiyorsak, öncelikle ona inanmayı seçmeliyiz.

Böyle bir kitap yazma fikri nereden çıktı?

Son zamanlarda çevremdeki herkesin aşkla ilgili bir sorunu olduğunu fark ettim. Öyle ki kimileri aşka kırgın, kimileri kavgalı, kimileri ise ona karşı çok umutsuz... Oysaki aşkın kimyasına ters umutsuzluk! Hem aşkta mutlu olmak isteyip hem de bunun imkânsız olduğunu düşünürseniz, elbette elinizde bir tutam hüsranla kalakalırsınız. Öncelikle mutlu aşkın bu zamanda da ve her şeye rağmen var olabileceğini aktarmak istedim. Bunun için de umut dolu bir aşk kitabı yazmaya karar verdim. Çünkü benim aşka dair hissettiklerim tam da bu şekilde. Ben her ne yaşamış olursam olayım, aşkın güzelliğinden ve bana vereceklerinden asla vazgeçmiyorum. Hiç kimse de vazgeçmemeli! Aşka yeniden güvenmeye ihtiyacımız var.

AŞKINIZIN ZEHİRLENMESİNE İZİN VERMEYİN!

Neden sürekli aşka küsüyoruz?

Elbette geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimlerin bunda rolü çok büyük. Umduğunu bulamamak ya da doğru insanı tam bulduğunu sanırken gerçekte öyle olmadığını fark etmek! Bir de başka insanların negatif yönlendirmeleri de var elbette! Oysa her insan kendi deneyiminden sorumlu… Başkaları aşkta mutlu olamıyor diye sizin de öyle olmanız gerekmiyor. O yüzden benim tavsiyem; yaşanılan her şeyi geride bırakıp sadece mutlu olmaya odaklanmak gerekiyor. Kimsenin sizi aşka karşı zehirlemesine izin vermeyin!

Ünlüler dünyasında reklam aşkları her zaman çok konuşulur. Gerçekten bu durum yaygın mı?

Bu sadece ülkemizde değil, tüm dünyada kullanılan bir yöntem. Yani yaşanılan ilişkilerin çevresinde dikkatleri üzerine çekmek, kendinden konuşturmak! Bilhassa da albüm ve film tanıtımları öncesinde… Bu değil ki tüm ünlüler reklam aşkı yaşıyor ama bizler ışıltılı dünyanın albenisine kendimizi çokça kaptırıyor ve filmlerdeki gibi bir aşkın peşine düşüyoruz. Ben diyorum ki, film aşklarını bırakıp, her şeyiyle sadece size ait olan, sizi yansıtan bir öykü yazın. Herkesin mutluluk ölçüsü farklıdır. İlişkinizi başkalarıyla kıyaslamayın. Bu size sadece mutsuzluk getirir. Onun yerine aşkın ve yüreğindeki heyecanın tadını çıkarın. Başkalarını kıskanmaktan daha güzel bir seçimdir aşkın varlığına şükretmek.

HER ŞEY ÇOK DEĞİŞTİ

Usta bir isim olduğun için şunu sormak istiyorum; 90’larla günümüz müzik piyasasını kıyaslar mısın?

Artık çok az insan müzik marketlerden albüm satın alıyor. “Ne gereği var ki? İnternetten bedava indirmek dururken neden para harcayayım?” diyen birçok insan var etrafta. Müzik türleri gittikçe belirsizleşiyor. En çok da pop kayboluyor. Bağımsız araştırma şirketi geçen sene bin yetişkin gence en sevdiği sanatçıları sormuş ve yarısından fazlası bir yanıt vermekte güçlük çekmiş. Araştırmanın vardığı sonuç da şu olmuş; yeni nesil pek çok müzik türü ve sanatçıyla ilgileniyor, eskisi gibi fan olma güdüleri yok. Yüzde 76’sı müziksiz 1 hafta yaşayamayacağını, yüzde 79’u müzik zevkinin bir müzik türüne girmediğini, yüzde 11’i yalnızca bir müzik türü dinlediklerini söylüyor. Anlaşılan o ki yeni genel dinleyicinin müziği türsüz. Baksana duruma; her şey değişti. Kısaca keyifsiz diyebilirim. 

Hara ile Adriana’nın aşkını beğeniyorum

Öyle bir dünyanın içindesin ki her şeyi görebiliyorsun. Peki, şöhret aşkı gerçekten öldürüyor mu? Yoksa bu bir söylenti mi?

Böyle bir genelleme yapamayız elbette fakat şöhret bazen insanın yanlış kavramlara odaklanmasına neden olabiliyor. Her şeyden önce egoyu çok sağlam besleyen bir kavramdan söz ediyoruz. Eğer şöhrete kavuşan kişi egonun yarattığı bu kandırmacaya yenik düşerse, sahip oldukları gözünde değersizleşiyor; elbette aşkı da öyle. Böyle olunca da evliliğini ya da ilişkisini kolayca harcayabiliyor. Ama egosuna galip gelenler, şöhret ve özel hayatı çok güzel ayırt edebildiğinden, beraberliğini korumayı da başarıyor.

Bu zamana kadar gördüğün hangi aşka gıpta ile baktın?

Sezen Aksu’nun Onno Tunç ‘la olan aşkı beni çok etkilemiştir. Şu sıralar Adriana Lima ve Metin Hara’nın yaşadığı aşk bana çok güzel geliyor. 

Birçok arkadaşın var. Gerçekten de bu hayatta arkadaşlarının olduğuna inanıyor musun yoksa hepsi gelip geçici ilişkiler mi?

Çok sevdiğim dostlarım var. Her insanın sevincini, kederini ve sırlarını paylaşa bileceği içini dökebileceği içtenlikle bağlanacağı dostlara ihtiyacı var. Ben bu konuda şanslıyım. Yıllar içinde kendime özel insanlar seçtim. Ama en önemlisi beklentisiz olmayı öğrenmek gerek. Ben yürekten seviyorum beni sevmelerini beklemeden. Bu öğretiyi benimsediğim zaman her şey çok güzel oluyor.