Çocukluğumu ve ilk gençlik yıllarımı geçirdiğim Ankara’yı çok severim. En trafikli anlarda bile arabada geçirilen vakit 20 dakikayı aşmaz. İş, ev, sosyal hayat, spor salonu, çocuğun okulu hepsi birbirine yakındır, yapmak istediklerinizi ya da günlük görevlerinizi aksatmadan yapabilmenin iç huzuruyla gününüzü sonlandırırsınız.
MEZZALUNA ÇOK POPÜLER
Geçen kış da olduğu gibi Gaziosmanpaşa’daki Mezzaluna çok popüler. Her öğlen, başka arkadaşım tarafından oraya davet edildim. Ankara’nın bir başka karakteristiği de budur. Onlarca mekân vardır ama sadece bir veya iki tanesi doludur çünkü herkes oraya gider. Eee tabii benim için de son derece doğru bir nokta oldu Mezzaluna zira tek seferde 20-30 kişiyle hoşbeş edebildim. İlk gün iş yoğunluğundan Mezzaluna’yı tek geçtik ama son gün daha öğle yemeğine oturmadan akşamüstünün programını yapan sevgili kuzenim Banu, Ankara sosyal hayatının tanınmış ismi, 20 yıllık işletmeci Kamil Uzel’in yeni bir kafe açtığını, yemekten sonra mutlaka oraya gitmemiz gerektiğini söyledi.
İYİ Kİ GİTMİŞİZ
Tunalı Hilmi Caddesi üzerinde, geleni geçeni seyredebileceğiniz, son derece şık dekore edilmiş bu mekanın adı SHEA. İyi ki gitmişiz, orada da en az 10 eski dostla beraber oldum. Banu civarda olduğundan emin olduğu eş dost akrabaya Shea’da oturduğumuzun bilgisini geçtikten beş dakika sonra iş saati olmasına rağmen tek bir fincan kahve için bile kalkıp geldiler. Ankara’nın güzelliğinin bir başka yönü daha… İstanbul’da mümkün mü beş dakika içinde 10 kişiyi bir araya getirmek… Shea’dayken de akşam yemeği planları yapıldı haliyle. Bu sefer de balık yemek için ilk üç alternatifen biri olan Kolyoz Balık seçildi. Kolyoz’da da eski günleri yad ettiğimiz bir dost masası kuruldu, hem ruha hem damağa hitap eden nefis bir akşam yemeği yenildi. Yine Ankara’dan mutlu mesut ayrıldım, en kısa zamanda geri gelmek ümidiyle…