Akalazya: Sessiz ve derinden...

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Güneş

memgunes@hotmail.com

Sevgili okurlarım

Bu hafta sizlerle eminim birçoğunuzun ilk defa duyduğu, tanı konanlarda ise çok ciddi sorunlara yol açan ‘‘akalazya’’ 

hakkında konuşmak istiyorum. 

Akalazya; ‘‘özofagus’’ denilen yutakla mide arasındaki 20-22 cm uzunluğundaki yemek borusunun fonksiyonlarını etkileyen bir hastalıktır. Bu hastalıkta asıl sorun, yemek borusuyla midenin birleşim yerinde “sfinkter” denilen kas dokusunun gevşemesindeki bozukluk nedeniyle besin maddelerinin mideye geçememesi ve yemek borusu düz kaslarının bu geçişi sağlamak için kasılma görevini yerine getirememesidir. Akalazya kelime olarak 

“achlasia” yani “gevşemede yetersizlik” anlamına gelmektedir.

Ne sıklıkta ve kimlerde görülür?

Avrupa’da görülme sıklığı 7-13/100 bindir. Beyaz ırkta daha sık görülür. Kadın ve erkeklerde cinsiyet dağılımı aynıdır. En sık 25-60 yaş arası görülür.

Belirti ve bulguları nelerdir?

Hastalığın en sık ve en erken belirtisi disfajidir (yutma güçlüğü).Hem katı hem de sıvı gıdaları yutmada güçlük görülür. İkinci en sık belirti (yüzde 70) “regürjitasyon” dediğimiz besinlerin ağıza geri gelmesidir. Pozisyonla ilişkilidir. Yatar durumda, uyku sırasında ve yemeklerden sonra görülür. Eğilmekle artar ve ağızda kötü kokulara yol açar. Diş çürükleri yaygın görülür. Hastaların üçte ikisinde göğüs ağrısı olur. Göğüs boşluğunun orta kısmında baskı ve basınç 

hissi şeklindedir. Hatta öyle ki kalp kriziyle karışabilir. İlerleyen dönemlerde yemek yemekten korkmaya bağlı kilo kaybı görülür.

Tanı nasıl konulur?

Tanı her hastalıkta olduğu gibi dikkatli bir sorgu, ayrıntılı bir fizik muayene ve görüntüleme yöntemleriyle konur. Görüntüleme yöntemi olarak çekilen akciğer grafisinde besin maddeleriyle dolu yemek borusunun solunum yollarına bası yaptığını, baryum içirilerek çekilmiş pasaj grafilerinde genişlemiş yemek borusunu, mideyle birleşim yerinde daralmış sfinkteri, mideye baryumun geçişinin olmadığını görmek mümkündür.  Endoskopiyle tanı koymak hastaların üçte birinden azında mümkündür. Bu işlem sırasında gıda artıklarıyla dolu ve genişlemiş yemek borusu görülebilir, yemek borusunda “peristaltizm” dediğimiz besin maddelerinin geçişini sağlayan kasılmaların görülmemesiyle tanı konulabilir. 

Akalazya tanısı için mutlaka gereken tetkik “özofagus manometrisi”dir. Bu yöntemde, yemek borusu-mide bileşkesindeki kas dokusunun gevşemesindeki yetersizlik ve yemek borusunun gövde kısmındaki kasılmaların 
olmaması tanı için gereklidir.

Komplikasyonları nelerdir? Tedavi edilmezse ne gibi zararlara yol açabilir?

- Özofajit denilen yemek borusunun iltihabı

- Gece öksürük nöbetleri, akciğer iltihabı (pnömoni) ve akciğer apsesi

- Yemek borusu kanseri. 

Akalazyalı hastalarda yüzde 2-7 oranında görülür. Kanser riski normal popülasyondan 33 kat fazladır. Tedavi edilmemiş ve tedaviye dirençli olgularda daha sıktır.

Tedavisi nasıldır? Cerrahi dışı tedavi yöntemleri var mıdır?

Akalazya tedavisindeki amaç; özofagustan mideye besin geçişlerini önleyen darlığı düzelterek yutma güçlüğünün ortadan kaldırılması ve normal beslenmenin sağlanmasıdır. Bu da birkaç yöntemle olur:

a)Farmakoterapi (ilaç tedavisi): Düz kas gevşetici etkisinden ötürü kalsiyum kanal blokörleri ve 
nitratlar bu amaçla kullanılır. Diğer tedavi yöntemleri uygulanamayan hastalara ya da bu yöntemlere 
hazırlık aşamasında uygulanabilir.

b)Botulinum toksini (botoks): Semptomlarda yüzde 66 rahatlama sağladığı gösterilmiş. Birinci yılın sonunda etkisinin azalması ve pahalı olması dezavantajlarıdır. Ancak diğer yöntemler uygulanamayacak kadar genel durumu kötü hastalarda uygulanabilir.

c) Balon tedavisi: Darlık gelişmiş olan bölgeye yerleştirilen bir balonun şişirilmesiyle darlığın giderilmesi işlemidir. 
Ağrılı bir işlem olduğu için işlem öncesi anestezi gerekir. Cevap yüzde 60-85 civarıdır.

d) Cerrahi tedavi: Özofagusun boşalmasını sağlamak ve yutma güçlüğünün düzelmesi amacıyla 1913 yılından beri akalazyanın cerrahi tedavisinde sfinkter kasına kesi işlemi ‘‘Heller myotomi’’ yapılır. Bu ameliyat torakoskopik (göğüs boşluğundan) ya da laparoskopik (karın boşluğundan) kapalı yöntemle yapılabilmektedir. Yüzde 70-90 oranında düzelme sağlanır. 

Ve unutmayalım ki, acı ve üzüntü yürekte, ferahlığın habercisidir. Genişlik sabırdandır. Derin bir yürek ancak hüzünle olgunlaşır. Ama bilinmeli ki, bu kısa hayatta “bitti” diye değil de “yaşandı” diye düşünmeli, arkamızda bıraktıklarımıza bakmalı ve ellerimizde ne var onu hesaplamalıyız. Hadi gelin, kırıldıysak affedelim, kırdıysak af dileyelim. Sağlıkla kalın.

Sevgi, saygı ve hürmetlerimi arz ederim.