68 yıllık sevdanın hikâyesi

Atifet ve İlhan Usmanbaş, müzik sayesinde tanışmış, müzikle nefes almış, müziğe ömürlerini adamış bir çift. 68 yıldır aynı yastığa baş koyan 93 yaşındaki Atifet Hanım’la 95 yaşındaki İlhan Bey birbirlerinin gözlerinin içine bakarak yaşadıkları sevgilerini AKŞAM Pazar için anlattılar...

BÜLENT ŞANLIKAN

bulent.sanlikan@aksam.com.tr

Biri Türkiye’deki opera sanatının canlı tarihi, diğeri müzik efsanesi… Atifet ve İlhan Usmanbaş müzik sayesinde tanışmış, müzikle nefes almış, müziğe ömürlerini adamış bir çift. 68 yıldır aynı yastığa baş koyan 93 yaşındaki Atifet Hanım’la 95 yaşındaki İlhan Bey bugün yine birbirlerinin gözlerinin içine bakarak sevgilerini anlatacaklar. Belki bir asra yaklaşan ömürlerinde el ele yürüdükleri yıllardan kalan anılar canlanacak gözlerinde… Tutkuyla bağlandıkları müzikte imza attıkları eserleri eşlik edecek belki sohbetlerine, hüzünlenecekler belki çokça gülümseyecekler… Dolu dolu yaşadıkları yıllardan sonra Darüşşafaka’ya bağış yapan Usmanbaş çifti, hayatlarının bu dönemini huzur ve sükunetle geçiriyor. Darüşşafaka Rezidansı’nda daireleri bulunan ama şimdilik Kadıköy’deki evlerinde kalmayı tercih eden Usmanbaşlar’la sohbet, aslında Türkiye’nin tarihine tanıklık demek… 14 Şubat röportajı yapmak istediğimizde oldukça heyecanlanan ve "İlk günkü gibi" dedikleri duygularını paylaşan Atifet ve İlhan Usmanbaş çiftinin gözündeki ve gönlündeki sevgiyi aktarmak istedik sizlere… Söze önce Atifet Hanım başlıyor: “1923’te İstanbul’da doğdum. Küçükken bütün oyunlarımı şarkı söyleyerek, dans ederek oynardım. Bir gün anneme, ‘Öyle bir okul olsa ki her şey şarkılı olsa’ dedim. Meğer varmış, konservatuvarmış o…  Bu insanın içindeki bir his. Sizi nereye götürürse oraya gidiyorsunuz. Nitekim 1940’ta İstanbul Belediyesi Konservatuvarı Şan Bölümü’ne girdim. Şan hocalarının en ünlüsü Matmazel Alice Rosenthal’den ders aldım. Ki o dönem Matmazel Alice’in öğrencisi olmak ayrıcalıktı. Eğiteceği öğrencileri kendisini seçerdi. 3 ay eğitimden sonra bir öğrenci konserinde sahneye çıktım ve sınıf atladım. 2 yıl sonra Ankara Devlet Konservatuvarı Şan-Opera Bölümü’nü kazandım. Yatılı kazanmak çok zordu ama yaptım ve Ankara’ya gittim. Küçük rollerle başladım ama son sınıftayken hep başrollerdeydim. Frieda Böhm’den şan, Karl Ebert’ten sahne dersleri aldım. Konservatuvar eğitimim 5 yıl sürdü. İlk rolüm, Carmen’de "Miceala"ydı. Çok zordur. 1948’de mezun olduktan sonra 1974’e kadar  Ankara Devlet Operası sanatçısı olarak 28 değişik rolde sahneye çıktım. 1974’te ise şan pedagogu olarak İstanbul Devlet Operası’na atandım. Opera sahnesinden indiğimde kariyerimin zirvesindeydim. Sonra Mimar Sinan Üniversitesi Şan Opera Bölümü’nde hocalık dönemim başladı. Üniversitedeki çocuklarıma her şeyi sesimle gösterdim. Arya anlatıyorsam sahnedeymiş gibi oynayarak gösteriyordum. Çok iyi talebelerim çıktı. Rahmetli Zehra Yıldız, Gülay Sözgen, Ahmet Öncül, Sema Tüzün, Ruhsal Öcal, Nilgün Akkerman, Ulya Tekrin Bruks, Sevil Yarar, Zafer Erdaş, Gökhan Ürben aklıma ilk gelenlerden…”  

Müziğin kapısı Ayvalık’ta 

Atifet Hanım’ı hayranlıkla dinleyen Prof. İlhan Usmanbaş’a soruyoruz bu kez kısa hayat hikâyesini. “1921’de İstanbul’da doğdum. Ben 2 yaşındayken ailem Ayvalık’a göç ediyor. Bu hayatımı etkileyen dönüm noktasıdır. Çünkü babam avukat, mübadelenin en yoğun yaşandığı Ayvalık’taki hukuki sorunlarla ilgilenmek istiyor ve hep birlikte gidiyoruz. Ayvalık’ta o yıllarda müthiş kozmopolit bir yaşam var. Çok hareketli. Her insan kendi kültüründen bir şeyler getirmiş. Girit’ten, İstanbul’dan, Midilli’den Makedonya’dan gelenlerin karıştığı besleyici çok güzel bir kültür çorbası sanki… Bu ortam beni çok etkiledi. İlk ve ortaokulu Ayvalık’ta okudum. İstanbul’da okuyan ağabeyim Orhan, bir yılbaşı bana İstanbul’dan bir yarım viyolonsel getirdi hediye olarak. Kendi kendime çalmaya başladım, çok sevdim. Galatasaray Lisesi’ni kazanmam müzik hayatıma başlamama sebep oldu. Bir viyolonsel hocamız vardı. Onun sayesinde geliştirdim kendimi. Liseyi bitirince İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdim. Ama müzik ağır bastı. İstanbul Belediyesi Devlet Konservatuvarı’nda Sezai Asal’dan viyolonsel, Cemal Reşit Rey’den armoni dersleri aldım.”

Aşkımıza nazar değmesin

İşte İlhan Bey ile Atifet Hanım’ın yolları tam burada kesişiyor. İlhan Usmanbaş, hayatının aşkıyla Belediye Konservatuvarı’nda tanışıyor. O anı yeninden yaşarmış gibi anlatıyor İlhan Hoca: “Atifet Hanım da o yıllar İstanbul Belediye Konservatuarı’nda şan öğrencisiydi. Ben onun dikkatini çekmedim ama o benim dikkatimi hemen çekti. Ne tesadüftür, ondan 1 yıl önce Ankara Devlet Konservatuarı’na gittim, yatılı olarak hem de. Böylece Ankara’da da görüşmeye devam ettik. 1948’de ikimiz de mezun olduk, aynı yıl nişanlandık, hemen sonra evlendik. 68 yıldır hep bir aradayız, aşkımıza nazar değmesin.”

Mezun olduktan sonra hiç durmadan müzik adına üreten Usmanbaş, önce eğitim gördüğü Ankara Devlet Konservatuvarı’na, daha sonra İstanbul Devlet Konservatuvarı’na müdür olarak atanmış. Mimar Sinan Üniversitesi’nde Kompozisyon Ana Sanat Dalı Başkanı olarak 1999 yılına kadar görev yapmış.  İTÜ’de, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda kompozisyon ve çağdaş müzikler dersleri vermiş. Atifet Hanım’ın hem sahne hem eğitimcilik kariyeri boyunca hep yan yana olmuşlar, aynı tutkuyu paylaşıp aynı yolda ilerlemişler. Prof. İlhan Usmanbaş’ın 2011’de yani 90 yaşında Bilgi Üniversitesi öğretim üyeliğinden ayrılmasıyla emeklilik günleri başlamış.