aydın.turkmen@aksamgazetesi.com.tr
BAYILDIM DATÇA’YA!
Bodrum, Çeşme, Antalya klişelerinden sıkıldınız mı? Kim ne giymiş, hangi beache gitmiş, 2 lahmacun için kaç lira ödemiş takıntılarından uzak mı durmak istiyorsunuz? Sıkış tıkış sokaklarda omuz omuza yürümek, mekanlarda kuyruklar beklemek size göre değil mi? Eğer siz de benim gibi deniz, kum ve güneşin yanı sıra doğallıktan, dinginlikten hoşlanıyorsanız bu yazıya bir göz atın derim!!!
DOĞALLIK VE DİNGİNLİK
Peşinen söyleyeyim, favorim ilk kez gittiğim Datça! Oteldeki odamıza yerleşir yerleşmez hemen dışarı atıyoruz kendimizi. Karşımızda turkuvaz rengi muhteşem bir deniz, rüzgar sörfü tutkunlarının renklendirdiği enfes bir manzara, henüz beach ve vale işgaline uğramamış şirin sahil şeridi, merkeze doğru yol boyunca dizilmiş hediyelik eşyacılar ve sonunda onlarca mezesi ve balık çeşidiyle lezzet tutkunlarını bekleyen restoranlar karşılıyor bizi... Başta da söylediğim gibi doğallık ve dinginlik hakim atmosfere! Bu ilk izlenimlerim, peki detaylar ne? İşte planlarınıza yardımcı olacak bazı tavsiyeler:
NASIL GİDİLİR?
THY ile en az 5 direkt, iki aktarmalı seferle ve 55 dakikalık yolculukla Dalaman Havaalanı’na ulaşabilirsiniz. Oradan da 2.5 saatlik bir yolculukla merkeze ulaşabilirsiniz. Ayrıca Bodrum’dan feribot seferleri mevcut.
NEREDE KALINIR?
Pansiyon, apart, butik oteller, koylarda çadır gibi pek çok seçeneğiniz var. Genel konsept oda-kahvaltı. Benim tercihim Uslu Royal Yachting Otel oldu. Babadan turizmci Yiğit Uslu isimli genç girişimcinin elinde hayat bulan otel, doğallıkla lüksü harmanlamak isteyenler için ciddi bir alternatif olmuş.
Zaten Datça’yı görmek isteyip de D Maris kıvamında hizmet almak isteyenlere hizmet vermeyi amaçlarayak kollarını sıvayan Uslu, banyolarında Bvlgari şampuanların kullanıldığı, jakuzili süit seçeneği olan, plajında belli aralıklarla soğuk havlularla müşterilerin ferahlatıldığı, bahçesinden toplanan sebzelerin kahvaltıları zenginleştirdiği sıra dışı bir otel yaratmış. Anlayacağınız fiyat fayda ilişkisi konusunda oldukça tatmin oluyorsunuz, olur da yolunuz düşerse ne demek istediğimi anlayacaksınız.
NEREYE GİDİLİR?
Datça’ya gidince mavi beyaz evleri, daracık sokaklarıyla sizi masalsı bir yolculuğa davet eden eski Datça’yı görmeden olmaz. Hem Can Yücel’in evini de ziyaret edebilirsiniz! Onun dışında tekne turu yapmadan dönmeyin derim, tabii Kargı, Palamutbükü, Hayıtbükü gibi koyları da mutlaka görülmeli.
NE YENİR?
Datça deyince bal, badem ve kekik akla geliyor! Tabii taptaze balık ürünleri... Merkezde çok güzel balık restoranları var, fiyatları da öyle el yakan cinsten değil. Bizim tercihimiz Maradona oldu. Adını gençliğinde Maradona’ya benzeyen sahibi Akif Abi’den alan restoran tam bir lezzat durağı. Kabakçiçeği, dağ koruğu ile barbununa bayıldım.
BİR DE KAŞ’I GÖRÜN
Nispeten daha önce keşfedilmiş, Kaş da benzer standartlar arayanlar için ciddi bir altlernatif! Özellikle dalış tutkunlarının vazgeçilmez rotası olan Kaş, eşsiz kumsallarının yanı sıra, yamaç paraşütü yapmak isteyen adrenalin meraklılarının da uğrak noktalarından. İşte Kaş’la ilgili küçük tavsiyeler:
NASIL GİDİLİR?
Antalya ya da Dalaman Havaalanı en pratik çözüm gibi gözüküyor. Antalya’dan 3.5, Dalaman’dan sonra da 2.5 saatlik bir yolculuk yapmanız gerekiyor Kaş’ın güzellikleriyle tanışmanız için.
NEREDE KALINIR?
Çukurbağ Yarımadası’ndaki tatiller ilk tercihiniz olabilir. Manzarası, lüksü sizi tatmin edecek tesisler mevcut. Ayrıca şehir merkezinde çok sayıda butik otel ve pansiyonda kalarak, bütçenizi daha çok gezmeye ve aktiviteye ayırabilirsiniz.
NEREYE GİDİLİR?
Olmazsa olmaz iki tur seçeneğiniz var. Birincisi Kekova’ya tekne turu. Mavinin ve yeşilin her tonuna tanıklık edeceğiniz muhteşem bir tur sizi bekliyor olacak. Akvaryum, Tersane, Bur, Gökkaya Koyu ve Kekova batık kenti... Doğayla tarihin sular altında buluştuğu Kekova’ya gittiğinizde yazılanların ne kadar kifayetsiz kaldığını göreceksiniz. Diğer seçeneğiniz ise elbette Saklıkent! Kaputaj Plajı’nın muhteşem manzarası ve denizi sizi bambaşka diyarlara götürecek.