Kullanılmış otomobil pazarında aracın değerini belirleyen en önemli unsurların başında yaptığı kilometre geliyor. Kilometre ne kadar düşükse aracın satış fiyatı da o kadar yükseliyor. Ancak son dönemde işler tersine döndü. Türkiye’de satılan otomobillerin yüzde 44’ten fazlası filo, yani araç kiralama şirketleri tarafından satın alınıyor. Filocular önemli indirim oranlarıyla satın aldıkları araçları, belirli bir dönem kiraladıktan sonra ikinci elde satıp, asıl kazancı buradan elde ediyor. Kiralama şirketlerine araç satan üretici ve distribütörlerin hem bayilerini, hem de markalarının ikinci el değerini korumak ve toplu olarak sattıkları bu araçların ikinci ele ‘hemen’ düşmesini engellemek için aldığı önlemlerden biri de belli bir kilometreye ulaştıktan sonra satılmaları şartını koymak. Ancak pazardaki en büyük alıcı da bu şirketler olup, bu şirketlerin sunduğu fiyatlar da perakende müşterisinin işine gelince de önlemler de pek işe yaramıyor. Eskiden kilometresi düşürülmüş araçların satıldığı galerilerde, şimdi ‘sıfır’ olduğu halde kilometresi artırılmış lüks otomobiller müşteri bekliyor.
Kiralama şirketleri toplu alımlar yaptıklarından araçları marka ve modellerine göre değişmekle birlikte yüzde 20’yi aşan oranlarda ucuza satın alabiliyorlar. Bu oranlar yılın ilk yarısında daha düşük, markaların pazar payı yarışının kızıştığı son aylarında ise daha yüksek olabiliyor. Ana firmalar örneğin 20 bin euro faturayla ithal edilmiş olan bir aracı perakende kullanıcıya 30 bin, 1000 adet ve üzeri alım yapanlara ise 25 bin euroya faturalıyor.
HERKES MEMNUN
Toplu alımların adedi arttıkça fiyat ucuzluyor. Düşen fiyata rağmen ithalatçı adet yaptığı, bayi yıl sonunda bonusunu alacağı büyük satış rakamlarına ulaştığı, kiralamacı da indirimle aldığı aracı birkaç ay içinde henüz hiç bakım ihtiyacı olmadan, MTV tahakkuk etmeden ve henüz 2 yıla yakın garantisi varken çoğu zaman satın
İndirim % 20'yi buluyor
Kiralama yoğun olarak araç veren ve Almanya’da üretim yapan A markası üç modeli için yüzde 5, 6 ve 7 oranlarında indirim veriyor. Bu araçlara ayrıca aynı oranlarda toplu satışı yapan bayinin indirimi eklendiğinde indirim oranı yüzde 14’leri bulabiliyor. Aynı ülkede üretim yapan B markasında ise indirim modele göre değişmekle birlikte yüzde 18-20’leri buluyor. Her iki marka da kiralamak üzere sattıkları araçların 6 bin kilometreye ulaşamadan satılmaması şartını koyuyor. Bazı markalar kilometre şartına bir da süre ekliyor. Kiralanmak üzere satın alınan araç bu kilometre dolmadan satılmak istenirse kilometre manuel olarak artırılarak perakende müşterisine devrediliyor.
Pazarı spotçular büyütüyor
Borusan Manheim Genel Müdürü H. Zafer Terzioğlu, “Şu anda piyasada fiyat artışları durdu ve stabil gidiyor. Buna karşılık spot piyasada ise hareketlilik sürüyor” açıklaması yaptı. Geçen yıl sıfır araç piyasasında 2014’e göre yüzde 10’luk büyüyerek 1 milyon adetlik bir satış rakamına ulaşıldığını ifade eden Terzioğlu, ikinci el piyasasında ise aynı dönemde yüzde 14 büyüme ve 6,3 milyonluk bir satış rakamı yakalandığını, sıfır ve ikinci el piyasasının Türkiye ekonomisinden daha fazla bir büyüme sergilediğini vurguladı.
Kayıp vergide yaşanıyor
Örneğin, 20 bir euro fatura değeriyle ithal edilen bir araç perakende müşterisine 30 bin, toplu alım yapan müşteriye ise 25 bin eurodan faturalanıyor Bu durumda 1,6 litre motor hacimli olduğunu varsayacağımız bu aracı perakende müşterisi alacak olsa 19 bin 560 euro vergi alacak olan devlet, araç toplu halde 5 bin euro indirimle satıldığı için 16 bin 300 euro vergi alabiliyor.