ABD'de yapılan araştırmalara göre üniversiteye başlayan gençler yaklaşık 7 kilo alıyor. Bunun nedenlerinden biri hazır yemek ve fiziksel aktivite azlığı iken, uzmanlar gece geç saatlerde yemenin, alkol tüketiminin ve düzensiz uyku saatlerinin de etkili olduğuna inanıyor.
Yıllar boyunca Tip 2 diyabet ve kalp hastalıkları gibi hastalıkların yanı sıra kilo almanın da yediğimiz yemeklerden aldığımız kalori ve bunları ne ölçüde yaktığımızla ilgili olduğu anlatıldı.
Ancak veriler sadece ne yediğimizin değil, ne zaman yemek yediğimizin de önemli olduğunu gösteriyor.
ZAMANLAMA NEDEN ÖNEMLİ?
Kilo vermek için yapılan diyetlere bakıldığında, aynı miktarda kalori tüketilse de, bu kalorilerin çoğunu sabah kahvaltısında tüketenlerin akşam yemeğinde tüketenlere kıyasla 2,5 katı kilo verdiği görülüyor.
Çoğu insan bunu gece yenen yemekten edinilen kalorilerin yakılması için fırsat olmamasına bağlıyor. Oysa canlılar uyku halindeyken bile organları çalıştığı için enerji tüketiyor.
PEKİ BAŞKA NE TÜR ETKENLER ROL OYNAYABİLİR?
Sabah yenen yemeği yakmak için daha fazla kalori harcadığımıza dair veriler var. Ancak bunun vücut ağırlığını ne kadar etkilediğine dair net bilgi bulunmuyor.
Bir diğer olasılık da, gece yemeğinin gün içindeki toplam yemek yenen süreyi uzatması. Böylece sindirim sisteminin toparlanma ve yağ yakma fırsatı azalmış oluyor. Zira yağ yakma süreci ancak organlarımız yeme işleminin bittiğini anladığı zaman başlıyor.
VÜCUT SAATİNİN UYUMU
Amerikalı vücut saati uzmanı biyolog Satchin Panda'ya göre, yemek yeme düzenini gün ışığına göre ayarlayan atalarımızın tersine ABD'de insanlar gün içinde 15 saatlik bir aralıkta yemek yiyor ve toplam kalorinin üçte birinden fazlasını akşam 18:00'den sonra tüketiyor.
Yeterince uyumayan insanlar - ki üniversiteye başlayan gençler de genellikle bu grupta - gece geç yemenin yanı sıra sabah da erken kalktıkları için kahvaltıyı da erken yaparak vücudun yemek yemeden geçirdiği süreyi giderek kısaltıyorlar.
Ayrıca az uyumak, insanın karar alma ve kendini kontrol etme mekanizmasını bozup sağlıksız yiyeceklere yönelme riskini artırıyor. "Açlık hormonu" olarak bilinen leptin ve girelin hormonlarının seviyesini etkileyip iştahı artırıyor. Dolayısıyla kilo almaya yatkınlık da artıyor.
Vücut saati ritmimiz, iç içe geçmiş sinyal sistemleri sayesinde sindirim ve metabolizmamızla çok yönlü bir etkileşim halinde. Jetlag ve vardiyalı çalışmanın uzun vadeli etkisinin incelenmesinde önemli bir bilgi bu.
Her hücremizde vücudumuzdaki fizyolojik işlemleri ve davranışlarımızı düzenleyen moleküler saatler çalışıyor. Hormonların ve nörotransmiterlerin salınmasını; tansiyon, bağışıklık sistemi hücrelerinin aktivitesini, uyku ve uyanıklık hissini düzenleyenler de bunlar.
Bu saatler hem birbiriyle hem de günışığına ayarlı bir şekilde senkronize olarak işliyor. Bunu beyin dokusundaki üst kiyazmatik çekirdek denen bölümden gelen sinyaller sağlıyor. Dış dünya ile bağlantıyı ise gözün arkasında ışığa duyarlı hücreler yürütüyor.
Bu vücut saatlerinin işlevi, çevremizdeki düzenli olaylara karşı hazırlıklı olmak. Yemek saati de bunlardan biri. Günün farklı saatlerinde farklı biyokimyasal tepkimeler devreye giriyor ve iç organlarımızın görev değişimi ve dinlenmesi süreçlerini düzenleniyor.