Mor Papatya
Türk edebiyatının müstesna isimlerinden şair ve yazar Yavuz Bülent Bakiler, vefat etti.
Özellikle memleket sevgisi, millî duygular, aşk ve Anadolu insanı üzerine yazdığı şiirlerle tanınan bir şair olan Yavuz Bülent Bakiler şiirleriyle anılmaya başladı. Onun şiirlerinde hem duygu yoğunluğu hem de Anadolu'ya özgü samimiyet vardır. İşte en çok bilinen ve sevilen 5 şiiri...
Şaşırdım Kaldım İşte Bilmem Ki Nemsin
Sözde senden kaçıyorum
Dolu dizgin atlarla
Bazen sessiz sevdasın
İpekten kanatlarla
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun
En serin imbatlarda
Adını yazıyorum
Bulduğun fırsatlarla
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
Sözde senden kaçıyorum
Dolu dizgin atlarla
Ne olur bir gün beni
Kapından olsun dinle
Öldür bendeki beni
Sonra dirilt kendinle
Çarpsam kara sevdayı
En azından yüzbinle
Nasıl bağlandığımı
Anlarsın kemendinle
Kaç defa çıkıp gittim
Buralardan yeminle
Ama her defasında
Geri döndüm seninle
Hangi düğüm çözülür
Nazla, sitemle, kinle
Ne olur bir gün beni
Kapından olsun dinle
Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin
Bazen kız kardeşimsin
Bazen öp öz annemsin
Sultanımsın susunca
Konuşunca kölemsin
Eksilmeyen çilemsin
Orada ufuk çizgim
Burda yanım yöremsin
Beni ruh gibi saran
Sonsuzluk dairemsin
Çaresizim çaremsin
Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin
Sen Sen Sen
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter
Huzur ellerinin güzelliğidir
Gözlerin karşımda mutluluk denizi
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter
Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter
Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm
Bende sabır sende naz
Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter
Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün
Sende karar kıldığını
Ve içimin şerha şerha yarıldığını
Sen bilsen yeter
Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek
Eğilsen yeter
Anadolu
Ben Anadoluyum
Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç
Şükrederek, kalktığım sofralarımda
Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç
Hastalarım vardı ölüm yataklarında
Ne doktor yüzü gördüm, ne ilaç
Zaman zaman nankör çıktı büyütüp okuttuğum Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç...
Devlet denince hep vergi geldi aklıma
Jandarma deyince kırbaç
En gümrah ırmaklarım boşuna akıp gitti
Üç beş adım ötesinde toprağım vardı kıraç
Gittim, yiğitçe döğüştüm gazâ meydanlarında
Ne tak-ı zaferler istedim, ne taç
Savaşta çiğnetmedim hilâli düşmanlara
Barışta düştü üstüme gölge gölge haç
Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ
Alın terine muhtaç
Ben Anadoluyum, acılı, mahzun
Bende bitmez tükenmez dert kulaç kulaç
Cebeci İstasyonu ve Sen
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Sıcak bir kara sevda
Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
Acımsı, buruk.
mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde
Sessizliği üstümüzden atamıyorduk
Bir saçak altında kararsız, yorgun
Saatlerce duruyorduk
Kimse görmüyordu bizi
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
Bir başka türlüydü bu insanlar
Sen bir başka türlüydün
Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi
Gözlerin gözlerimde erimekteydi
Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun
Beni bırakma diyordun
Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam
Bir yalnızlık duyuyorduk
Ağlıyordun, ağlıyordun...
Cebeci İstasyonunda bir tren
Nefes nefese soluyordu
Gerilmiş bir keman teli gibiydik
Ankara Kalesi'nde bir eski çalar saat
Bilmem kaça vuruyordu
Bir yağmur yağıyor inceden ince
İçimizdeki binbir düşünce
Harmanlar misali savruluyordu
Islanmış bir ceylan yavrusu gibi
Tiril tiril titriyordun
Gitsek gitsek diyordun.
Yüreğimin atışından deli gönlümce
Sırıl sıklam, paramparça, permeperişan
Türküler söylüyordum
Ağlıyordun, ağlıyordun...
Şimdi, şimdi seni düşünüyorum
Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin
Paramparça düşmüş gönül ufkuma
İki yıldız gibi gözlerin
Gel Ey ciğerime saplanan hançer
Gel ey yüreğime oturmuş kurşun
Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan
Gel artık
Ne olursun
Gözlerin İstanbul Oluyor Birden
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.