IHA
Havuzda veya denizde virüs bulaşır mı? sorusunun cevabı tartışılan konular arasında yer alıyor. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Dilek Yekenkurul, tatile çıkacaklar için uyarıda bulunarak, “Virüsün tuzlu suda yaşamadığına dair kanıt yok.” dedi.
İHA'ya açıklamalarda bulunan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Dilek Yekenkurul, deniz ve havuz kullanımı ile ilgili önemli bilgiler paylaştı. Mevcut bilgilerle koronavirüsün temel bulaş yolunun; konuşma, hapşırma ve öksürme ile etrafa saçılan sekresyonlar şeklindeki damlacık ile temas olduğunun altını çizen Dr. Yekenkurul, şunları söyledi:
“Temas ile bulaş insanların en çok zorluk çektiği kısımdır; çünkü dokundukları her şeyin virüs içerebildiğini unutup, virüs bulaşan elleriyle yüze, ağıza, göze ve buruna dokunabilmektedir. Sosyal hayatımızda bu iki bulaş yoluna dikkat etmek gerekir. Getirilen kurallar sonrasında maske alışkanlığı kazanılmış ve halkımız bilinçlenmiştir. Ama belki de en tehlikeli bölge olan ellerimiz unutulmaktadır.”
Tüm sosyal alanda uygulaması gereken alışkanlıklar gibi havuz ve sahil gibi mekânlarda da temas yolu ile bulaşın unutulmaması gerektiğinin altını çizen Yekenkurul, “Mutlaka maske takılmalı, 1,5 metrelik sosyal mesafe korunmalı ve dokunduğumuz her yerin temiz olmasına dikkat edilmelidir. Başka biri tarafından dokunulan bir yere her temastan sonra su ve normal sabunla eller yıkanmalı, yıkama yapılamayan durumlarda antiseptik solüsyon veya yüzde 70 alkol gibi ajanlarla en az 20 saniye eller ovulmalıdır.” şeklinde konuştu.
Yaz sezonunun yeni açılması sebebiyle şu ana kadar deniz ve havuz suyundan Korona virüs bulaşının görülmemesine rağmen havuza ve denize giren kişi sayısı ile havuzun klorlama seviyelerinin önemine dikkat çeken Dr. Yekenkurul, bu nedenle havuz ve denizin riskli bölgeler olduğunu ifade etti.
“VİRÜSÜN TUZLU SUDA YAŞAMADIĞINA DAİR KANIT YOK”
Denizin tuzlu ve açık alanda olması bulaşın az olacağını düşündürmesine karşın korona virüsün tuzlu suda yaşamadığına dair kanıt olmadığına dikkat çeken Dilek Yekenkurul, deniz ve havuza mutlaka tedbir alınarak girilmesinin önemine vurgu yaptı. Deniz ve havuz gibi sosyal alanlarda alınması gereken tedbirlere değinen Yekenkurul, “Görevliler ortak kullanım alanına giren kişilere öksürük, nefes darlığı, ateş, burun akıntısı gibi herhangi bir şikayeti olup olmadığını sormalı ve ateşlerini ölçmelidirler. Korkuluk, basamak, dolaplar, duş, kapı, musluk başlığı gibi aklınıza gelen herhangi bir şeye temastan sonra COVID-19 bulaşabilir. Eldiven kullanımı el yıkamayı zorlaştırdığı için ve ortam içindeki virüs sayısını el yıkama olmadığından arttırabileceği için mecbur kalınmadıkça önerilmemektedir. Eldiven kullanımı yerine herkesin sürekli yüzde 70 alkol veya dezenfektan kullanması ya da ellerini yıkaması daha doğrudur. Ellerini, yıkamadan veya dezenfekte etmeden hiçbir şekilde göze, yüze, ağıza ve buruna dokundurmamalıdır.” ifadelerini kullandı.
“ORTAK EŞYA KULLANIMINDAN KAÇINILMALIDIR”
Havuz suyunun dezenfeksiyonu Sağlık Bakanlığı önerileri doğrultusunda yapılması gerektiğini belirten Dr. Dilek Yekenkurul, önerilerini şu şekilde sıraladı:
“Şahsi havuzlar sadece beraber yaşadıkları aileleri tarafından kullanılmalı; buna rağmen uygun dezenfeksiyon yapılmalıdır. Havlu, bornoz gibi havuz veya deniz eşyaları kendine ait olmalı ve en az 60 derecede yıkanmalıdır. Herkes havuza girmeden önce duş almalıdır. El ve ayak dezenfeksiyonu yapılmalıdır. Ortak eşya kullanımından kaçınılmalıdır. Havuz ve denizde uzun süre kalınmamalıdır. Tuvalet eğitimini tamamlamamış, bez kullanan çocuklar havuz veya denize girdirilmemelidir. Çocukların da sosyal mesafeyi koruması için ebeveynler sorumlu olmalıdır. Dinlenme koltukları ve şezlonglar arası mesafe en az 1,5 metre olmalıdır; şezlongların yüzleri kumaş olmamalı yıkanabilir olmalı ve her kullanımdan önce yıkanmalıdır. Ödemeler mümkünse temassız ödeme şeklinde olmalı, parayla olmamalıdır.”