Merve Kantarcı Çulha
Mide, reflü hastalarında veya sindirim sistemi rahatsızlığı olan kişilerde açlığa olan uyum tam oluşmayabilir. Bu nedenle sindirim sistemi rahatsızlığı olan kişilerin oruca başlamadan önce ilaçlarla ve yiyeceklerle ilgili bazı bilgileri bilmesi şart.
Merve Kantarcı Çulha'ya açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Nihat Okçu, midedeki gıdaların yukarı doğru yemek borusuna ve ağıza doğru geri gelmesine bağlı olarak genellikle yemek sonrası ve yatarken ortaya çıkan göğüste yanma, bazı hastalarda boğazda yanma, acılık, boğazda dolgunluk gibi şikâyetlerin sebebini açıkladı.
Uzun süre açlıkla ve beslenme şeklinden etkilenebilecek başlıca sindirim sistemi hastalıkları hangileri?
1-Gastroözefageal Reflü Hastalığı
2-Kronik(müzmin) Gastrit
3-Mide ve oniki parmak bağırsağı ülserleri
4-Kronik karaciğer rahatsızlıkları (Karaciğer yağlanması, karaciğer Sirozu gibi)
5-Kronik (fonksiyonel) kabızlık
6-Safra kesesi ve pankreas hastalıları
Gastroözefageal Reflü Hastalığı(GÖR) nedir?
GÖR hastalığı mide asitinin ve bazen midedeki gıdaların yukarı doğru yemek borusuna ve ağıza doğru geri gelmesine bağlı olarak genellikle yemek sonrası ve yatarken ortaya çıkan göğüste yanma, bazı hastalarda boğazda yanma, acılık, boğazda dolgunluk hissidir. GÖR rahatsızlığı olan hastalar mide boşken daha rahat, yemekten sonra ve özellikle tok karnına yattıklarında şikayetlerinin artığını ifade ederler. Reflü rahatsızlığı olan hastaları açlık değil tersine midenin hızlı yemek yenmesine bağlı olarak kısa sürede gerilmesi rahatsız eder. Bu nedenle bu hastalarda uzun süren açlık sonrası yüksek kalorili ve fazla miktarda yiyecek tüketmesi reflüyü artıran en önemli sebeptir.
Reflüsü olan kişiler oruç tutarken nelere dikkat etmeli?
İftar ve sahur da tek öğünde aşırı yemekten kaçınılmalıdır. İftar su veya çorba gibi sıvı besinlerle açılmalı.
Daha sonra 15-20 dakika bekledikten sonra yemeğe devam edilmelidir.
Tam doymadan sofradan kalkılmalı. İftardan 3 saat sonra 1 porsiyon meyve alınabilir. Sıkı giysilerden kaçınılmalıdır.
Yemekler hızlı yenmemeli, iyi çiğnenerek öğütülmelidir. Reflüyü artıran veya kolaylaştıran besinlerden (yağlı yiyecekler, kızartmalar, acılı-baharatlı yemekler, aşırı kahve ve demli çay, gazlı içecekler, sigara, alkol vb) kaçınılmalıdır.
Diğer önemli bir durum; iftar veya sahurda yemeği takiben hemen yatılmamalı 2-3 saat beklenmelidir, istirahat edilecekse yatakta değil koltukta arkaya yaslanarak dinlenmeli, tok karnına düz yatmak reflüyü artıran en önemli sebeplerden birisidir.
Reflüsü olanlar ne zaman ilaç almalı?
Reflü rahatsızlığı olanlar yukardaki hususlara dikkat ettiklerinde hastaların büyük çoğunluğunda ilaç kullanmak gerekmeyebilir. Bu tedbirlere rağmen eğer şikâyetler oluyor ise doktorun önerdiği dozlarda mide asiti salgılanmasını azaltan ilaçlar sahur yemeğine başlamadan yarım saat önce alınmalıdır. Gerekirse iftara başlamadan da ilave bir doz alınabilir. Bazen 2-3 gün ara ile alınan bir tablet bazı hastalarda yeterli olmaktadır.
Gastrit ve ülseri olanlar hastalar oruç tutabilir mi?
Önceden mide ülseri geçiren veya ramazana girerken mide rahatsızlığı olanlar eğer oruç tutmak istiyorlarsa mutlaka doktoruna başvurmaları yararlı olacaktır. Eğer bu hastalar daha önce endoskopik olarak tanı konulmuş aktif ülser hastalığı geçirmişlerse halen ülser hastalığına ait bir şikayeti yoksa (mide göbek çevresinde tokluk veye açlık ağrıları, açlıkta mide bölgesinde eziklik hissi, yanma, gece ağrısı, bulantı, kusma gibi) bu hastalar yeniden bir endoskopik tetkik yapılmaksızın oruç tutabilirler, ancak ilerleyen günlerde bir şikayeti olduğu taktirde doktoruna baş vurması gerekir.
Eğer yukarıda sözü edilen şikayetler söz konusu ise bu hastaların oruç tutması mide asit salgısını daha da arttırarak hastalığın şiddetlenmesine hatta mide kanaması ve aktif ülser hastalığı var ise mide delinmesine kadar varan ağır tablolara sebep olabilir. Bu hastalara eğer son 6 ay içerisinde endoskopik tetkik yapılmamış ise endoskopik tetkik yapılarak tanıyı kesinleştirdikten sonra tedavi edilmesi gerekir.
Bazen ''fonksiyonel hazımsızlık'' diye adlandırılan ülser ve gastrit şikayetlerini taklit eden ancak midede gözle görülen önemli bir bulgunun olmadığı hasta gurubu vardır. Bu gurup hastalarda gerekli ilaçlar kullanmaları şartıyla oruç tutabilir. Mide rahatsızlığı ile doktora baş vuran kişilerin yüzde 30-40 ında midede organik bir hastalık tespit edilemez.
Fonksiyonel hazımsızlık tanısı konan bu hastalar oruç tutabilirler. Yine endoskopik tetkikte gastrit tanısı konulmuş hastalarda ilaçlarını kullanarak oruç tutabilirler. Diğer bir önemli bir konu da; kronik mide şikayeti olan hastalar ramazan boyunca mümkünse başta aspirin olmak üzere diğer mideye yan etkisi olan ağrı kesici ve romatizmal ilaçları kullanmamaları gerekir.
Ama çeşitli kronik hastalıkları nedeniyle bu ilaçları alması gerekli olan hastalarında mutlaka mide koruyucu (asit bağlayıcı) ilaç kullanarak ilaçlarını alması gerekir. Kronik gastrit ve fonksiyonel hazımsızlığı olan hastalarda da beslenme şekli yukarıda bahsedilen reflüsü olan hastalardaki gibidir.
Ramazanda birçok kişi kilo alıyor. Bu durumda karaciğer yağlanmasına karşı ne yapmak gerekir?
Ramazan da uzun süre aç kalınmasına bağlı iftar ve sahurda yenilen yüksek kalorili hamur işleri ve tatlılar nedeniyle kilo kontrolü zorlaşır. Karaciğer yağlanmasının günümüzde en önemli sebebi obezite (aşırı kilo) dur. Ne yazık ki ramazan ayında kilo vermek yerine yanlış ve aşırı kalorili yiyeceklerle beslenmeye bağlı bir çok kişi kilo almaktadır.
Normal kilolu olan kişilerde alınan 3-5 kilo ramazan sonrası dikkatli beslenme ile verilebilir. Anacak karaciğer yağlanması olan kişiler genelde aşırı kilolu ve metabolik sendromu olan kişiler olduğu için ramazanda aşıra kalori alınması ve hareketsizlik karaciğer yağlanmasını daha da artıracaktır. Bu kişilerin ramazan sonrası aldıkları kiloları vermesi oldukça zordur.
Karaciğer yağlanması günümüzde ne yazık ki karaciğer sirozunun en önemli sebebidir. Bu nedenle karaciğer yağlanması olan kişiler ramazan ayını dikkatli beslendikleri taktirde fırsata çevirebilirler.
Vürut ağırlığının yüzde 5'i verildiği taktirde yüksek olan karaciğer enzimleri yüzde 50 oranında düşmekte yani yağlanmanın şiddeti azalmakta dolaysıyla karaciğer sirozu riski azalmaktadır. Bu nedenle oruç karaciğer yağlanması olan kişilere kilo almadıkları sürece faydalı olmaktadır.
Diğer kronik karaciğer hastalıklarından kronik hepatiti olan hastalar dikkatli ve yeterli beslendikleri taktirde oruç tutabilirler. Ancak karaciğer sirozu olan hastalarda açlık olumsuz metabolik sonuçlar doğurduğu için oruç tutmaları sakıncalıdır.
Safra kesesinde taşı olanlar ne yapmalı?
iftarda yenilen çok miktardaki yağlı yüksek kalorili besinlerden sonra safra kesesinin aniden kasılmasına ve safra kanalına doğru hareket eden taşlara bağlı olarak karın sağ üst kadranında şiddetli ağrıları ve kese iltihaplanması (akut kolesistit) ortaya çıkabilir.
Ayrıca eğer ana safra yoluna taş düşer ise safra yolu ve pankreas kanalı tıkanmasına bağlı olarak pankreas iltihabı (akut pankreatit) hastalığı gelişebilir .Bu nedende safra kesesinde taşı olan veya önceden safra taşı düşüren veya pankreas hastalığı hikayesi olanların iftar ve sahura ağır yağlı, kızartamalı hamur içi yiyeceklerden kaçınmak suretiyle oruç tutabilirler.. Bu hastalarda iftar veya sahur yemeğinden sonra karın ağrısı ortaya çıkarsa zaman kaybetmeden doktora başvurmaları gerekir.
Ramazanda en önemli sorunlardan biri de kabızlık. Kronik kabızlığı olan hastalar ne yapmalı?
Kabızlık büyük tuvalete zor çıkma, ıkınarak çıkma veya haftada 2 den daha az olarak büyük tuvalete çıkma durumudur. Kronik kabızlığın başlıca iki sebebi vardır.
1- Organik kabızlık: kalın bağırsakta içten veya dıştan olan basılara, darlıklara, tümöral hastalılara bağlı olarak bağırsak pasajının bozulması sonucu ortaya çıkan kabızlık
2. Organik bir sebep olmaksızın bağırsak tembelliğine bağlı olan kabızlık. (Fonksiyonel kabızlık): Kabızlığın en sık görülen türü fonksiyonel kabızlıktır. Fonksiyonel kabızlığın yaşam sitili ve beslenme alışkanlıklarıyla sıkı ilişkisi vardır. Rahat- hareketsiz yaşam ve posadan (lif )ten fakir beslenme ,az sıvı tüketilmesi, ilaçlar fonksiyonel kabızlığa yol açar.
Kabızlığı olan kişiler ramazanda hareketsiz kalır ve bol sıvı almayıp liften fakir beslendikleri taktirde kabızlık daha da şiddetlenir. Bu nedenle yeterince çiğ sebze, meyve tüketildiği, unlu gıdaların kepek içermelerine özen gösterildiği ve yeterli miktarda su içildiği takdirde düzenli bağırsak alışkanlıklarını sürdürülebilir.
Özellikle kabızlığı olan kişilerin ramazanda beyaz ekmek yerine esmer ekmek (kepekli, çavdarlı, tam buğday ekmeği) yemeleri , bol salata sebze, meyve tüketmeleri. en az 1.5-2 L sıvı tüketmeleri, siyah çay yerine bitki çayları (yeşil çay, papatya ,nane, rezene ) içmeleri kabızlığın önlenmesi için gerekli tedbirleri oluşturur. Buna rağmen kabızlığı çözülmeyen veya artış gösteren hastaların ilgili uzman hekime baş vurmaları gerekir.