Türk mutfağında yemeklerin lezzeti kadar hikâyeleri de dikkat çekiyor. Perde pilavından menemenine kadar her yemek isminin bir hikâyesi bulunuyor. Hem sosyolojik açıdan hem de kültürel anlamda bize zenginlik katan yemekler, içinde kullanılan malzemelerle geçmiş zaman hakkında bizlere bilgi veriyor.
Akşam Gazetesi'nde Merve Yılmaz Oruç'un yaptığı habere göre yemeklerin hikâyeleri Türk mutfağının geçmişini yansıtıyor. İşte sofralarımıza gelen yemeklerin isimlerinin nereden geldiği ve birbirinden farklı hikâyeleri...
PERDE PİLAVI
Bir düğün yemeği olan perde pilavı, fes seklindeki bakır tencerelerde pişirilir ve Siirt’in en meşhur misafir yemeğidir. Yemeği oluşturan her malzeme evlilikle ilgili bir anlam içerir. Kayınvalide yeni geline el yapımı yufka ile kaplanmış pilavı verirken “Kızım bu ev artık senin de evin. Bu evin sorunlarını, sırlarını kendi sırrın, kendi sorununmuş gibi saklamalı ve kendi annen, baban dahi olsa kimseye belli etmemelisin.” demek istemektedir. Böylelikle valide, pilavın yufkasını gelinin manevi bağlılığıyla bağdaştırır. Pilavda kullanılan pirinç taneleri bolluk ve bereketin simgesidir. Pilavın iç malzemesinde kullanılan bademler erkek torun, dolmalık fıstıklar ise kız torun hasretini temsil eder. Kuş üzümleri sağlığı, acı ve tatlı baharatlar ise hayatın acı ve tatlı günlerini sembolize eder.
HÖŞMERİM
Rivayete göre, savaşın başlaması üzerine erini cepheye yolcu eden gelin dönmesini bekler. Fakat savaş bitip aradan uzun zaman geçmesine rağmen eri geri dönmez. Gelin, erinin şehit düştüğünü düşünür ama eri savaşta yaralandığı için köyüne geri dönememiştir. Bütün ümitleri kesilen gelin her gün yaptığı gibi ellerinde kalan tek ineğin sütüyle peynir mayalar. Peyniri mayalarken aniden kapı çalınır ve kapıyı açan gelinin karşısında yıllardır görmediği eri duruyordur. Gelin hayat arkadaşını birden karşısında görünce sevinir. Telaşla ona bir sofra hazırlamaya karar verir. Ne yapsam diye düşünürken taze peynirin içine yumurta, şeker ve irmik katarak ateşte pişirmeye başlar. Yaptığını erine sunar ve biraz yemesini bekledikten sonra merakla “Hoş mu erim? Hoş mu erim?” diye sorar. Yemeği beğenen eri memnuniyetle eşini takdir eder. Böylece bu meşhur tatlı zamanla “Höşmerim” adını alır.
MENEMEN
Çiğ köfte, Adıyaman’ın mı Şanlıurfa’nın mı? Etli Ekmek Konya’nın mı Kastamonu’nun mu? Baklava Türklerin mi Yunanların mı? Yaptığı araştırmalarla bu türden kafa karışıklıklarına da çözüm getirmeyi amaçlayan Buldu, “Aldığım geri dönüşlerden anlıyorum ki hikâyeleri merak eden sadece ben değilmişim” diyor. Buldu’ya gün içerisinde birçok yemek ismi atıp hikâyesini soranlar da oluyor. Yaklaşık 100 yemeğin sırada beklediğini belirten Buldu en çok baklava, aşure, pizza, şekerparenin merak edildiğini dile getiriyor. Bu zamana kadar yaptığı araştırmalarda tarihi kendisini en çok etkileyen yemeğin Menemen olduğunu dile getiren Buldu, Menemen’in, İzmir’in Menemen ilçesine mübadele ile göç eden Girit Türkleri ile Menemen halkının arasında oluşan etkileşimden ortaya çıktığını anlatıyor.