KADİR TEKİN
Türk kahvesi, yalnızca tadıyla değil, ikram şekliyle de dünyada ün kazanmış bir kültür mirası. İnce belli fincanda sunulan kahvenin yanında mutlaka bir bardak su bulunur. Ancak çoğu kişi için bu alışkanlık sıradan görünse de, aslında kökeni Osmanlı'ya kadar uzanan çok özel bir anlam taşır.
Osmanlı döneminde kahvenin yanındaki su, misafirin ihtiyacını anlamak için ikram edilirdi. Rivayete göre; misafir önce suyu içerse, aslında aç olduğu anlaşılır ve sofraya yemek getirilirdi. Eğer önce kahveyi içerse, tok olduğu düşünülür ve sadece kahve ikramıyla sohbet devam ederdi. Bu ince detay, Osmanlı misafirperverliğinin ne kadar zarif olduğunu gösteriyor.
Bugün uzmanlar da kahvenin yanında su içmenin faydalı olduğuna dikkat çekiyor. Çünkü kahve, yapısı gereği vücutta su kaybına yol açabiliyor. Su ise kahvenin etkisini dengelemeye, ağızda kalan yoğun tadı temizlemeye, sindirimi kolaylaştırmaya yardımcı oluyor. Yani bu gelenek, sadece kültürel değil, sağlık açısından da önemli bir alışkanlık.
UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras listesine alınan Türk kahvesi, bugün hâlâ yanında bir bardak suyla sunuluyor. Bu detay, yalnızca bir ikram değil, misafire verilen değerin de göstergesi. Görüldüğü gibi kahvenin yanındaki su, sıradan bir ayrıntı değil; hem Osmanlı'dan kalan zarif bir gelenek hem de sağlık için önemli bir alışkanlık. Yani o küçük bardak su, aslında yüzyıllardır süren bir kültürün taşıyıcısı...