Temcidler, Ramazan ilâhileri gibi Ramazan’ın ilk haftasından on beşinci gecesine kadar “merhaba, yâ merhâba, şehr-i Ramazan merhaba”, on beşinden sonra da “elvedâ, dost elveda denerek bağlanırdı. Temcidler Osmanlı döneminde oldukça sık kullanılırlardı. Bu geleneğin günümüz de devam etmesi oldukça güzel olabilirdi. Günümüzde hala bazı ilçelerde temcid geleneği kullanılabilmektedir.
TEMCİD
Tâzim ve senâ etme anlamındaki “Temcid" ezan dışında minarelerden yapılan dua ve münacattır. Temcid; Üç ayların başlangıcı Recep ayının ilk gecesiyle başlayıp Ramazanın ilk teravihinin kılındığı gece yatsı namazının ardından, Ramazan'da ise sahurdan sonra müezzinler tarafından okunan saladır.
Sahur vaktinde okunması sebebiyle Temcid halk arasında sahur manasına gelir. Cami ve tekkelerde temcîde çıkmak ve temcîd okuyacak topluluğu yönetmek müezzinlerin ve zâkirlerin önemli görevlerindendir. Temcid, Sultan Nâsırüddin'in emriyle başlanmış ve gecenin son üçte birinde okunmuştur. Üç aylarda düzenli biçimde sürdürülen temcîdin üç aylar dışında özel gecelerde okunduğu yerler de vardır.
Temcid, Sultan Nâsırüddin'in emriyle başlanmış ve gecenin son üçte birinde okunmuştur.
Temcid'in icrası; Bir kişinin, “Yâ hazreti mevlâm" şeklindeki girişinden sonra üç defa kelime-i tevhid çekilmesi ile başlar. Ardından peygamberlerden bazılarının ismi zikredilir ve Hz. Muhammed'e salâtü selâm getirilir. Daha sonra Allah'ın isimlerini ihtiva eden Kur'an âyetlerinden biri okunur; bunu bir beyitten ibaret münâcât veya na'tın okunması takip eder. Hep birlikte “ve'l-hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn" denilip ardından bir kişi tarafından Fâtiha çekildikten sonra yine bir kişinin, “Mâ kâne Muhammedün ebâ ehadin ..." (...) veya “Sübhâne rabbike rabbi'l-izzeti ammâ yasifûn ..." diye başlayan âyeti okumasıyla temcîd sona erer.
Temcid'de Ramazan'ın başlangıcında ilk on beş gece “Merhabâ yâ şehr-i ramazan merhabâ!", son on beş gecesinde “Elvedâ dost elvedâ!" ifadeleri kullanılırdı. Rast, uşşak, segâh, hicaz, nevâ, hüseynî, acem, acem-aşiran, eviç, muhayyer, şehnaz gibi makamların normal seyri takip edilerek icra edilen temcîdler ilâhi veya tevşih şeklinde bestelenmiş olmadığı için her gece ayrı makamda okunurdu.
BİR RAMAZAN GELENEĞİ: TEMCİD-İ ŞERİF
Gecenin sessizliğini ve orucun başlangıcını haber vermek için sahur vakti Osmanlı zamanında camilerde okunan ve peygamber efendimize övgü olan Temcid-i Şerif Ramazan'ın başlangıcında ilk on beş gece “Merhabâ yâ şehr-i ramazan merhabâ!” şeklinde başlarken son on beş gecesinde “Elvedâ dost elvedâ" diyerek bir daha ki Ramazanı bekler.
Önceleri Üsküdar Aziz Mahmud Hüdâyî ve Nasûhî dergâhlarında okunmaya başlanan Temcidler, İstanbul Tophane'de Kadirîhâne Tekkesi'nde, Kocamustafapaşa'da Sünbül Sinan Dergâhı'nda, Cerrahpaşa'da Oğlanlar Tekkesi'nde, Eyüp Sultan Camii'nde, Karagümrük'te Hırka-i Şerif Camii'nde, Eğrikapı'da Ivaz Efendi Camii ve Tekkesi'nde okunmaktaydı. Hüdâî Dergâhı'nda her pazartesi ve cuma gecesi temcîd okunması âdetini bizzat Aziz Mahmud Hüdâyî ihdas etmiştir
Dinî mûsikinin birçok formunda olduğu gibi temcîd de Anadolu'da daha basit bir şekilde icra edilmiştir. Çorum bölgesinde okunan bestenigâr temcîdin güftesi Eşrefoğlu Rûmî'ye aittir. “Mevlâm, dâim Allah" sözleriyle başlayan ve, “Kamu aylar kamu yıldız / Âh ederim gece gündüz" güftesinin okunmasının ardından ramazanın ilk on beş gününde, “şükür yine geldi mâh-ı mübârek", son on beş gününde “Yöneldi gitmeye yoktur karârı" güfteleri muhayyer kürdî makamındaki melodinin üzerine okunarak temcîde ilâve edilirdi. Bazen temcîd ilâhi ve na'tlarla uzatılabilirdi.