ELİF ÇARMAN
Bir zamanlar beyazperde de yalnızca bir bakışıyla izleyiciyi etkileyen Yeşilçam jönleri, zarafetleri ve tarzlarıyla hâlâ unutulmuyor. Yeşilçam'da takım elbise sadece bir giyim parçası değil; statü, asalet ve karakterin simgesiydi.
Dönemin aktörleri, sahneye çıktıklarında sadece oynadıkları rolle değil, üzerlerindeki keskin hatlara sahip takım elbiselerle de fark oluştururlardı. Yeşilçam döneminde bir takım elbise, bir oyuncunun rolünü tamamlayan en önemli detaydı. Jön, o takım elbiseyi giydiğinde bir iş adamına, bir centilmene ya da bir âşığa dönüşürdü.
Her model, bir karakterin ruhunu taşırdı. Kareli kumaşlar romantizmi, siyah ve lacivert klasikler otoriteyi, açık gri tonlar ise zarif bir sadeliği temsil ederdi.
O yıllarda Yeşilçam modası, Avrupa sinemasından esinlenerek şekillenmişti. Ancak Türkiye'ye özgü bir zarafet de her detayda hissedilirdi.
Dar kesim ceketler ve vücuda oturan pantolonlar, güçlü bir siluet oluştururdu. Geniş yakalar, dönemin ikonik detaylarından biriydi. Üç parçalı takımlar, yelek, ceket ve pantolon modelleri özellikle salon beyefendilerinin vazgeçilmeziydi. Koyu renk kumaşlar, gece sahnelerinde asaleti simgelerken, açık tonlar yaz filmlerinde ferahlık hissi verirdi. B
Yeşilçam'da takım elbise giymek yalnızca "giyinmek" anlamına gelmiyordu; bir duruş sergilemekti. Omuz hattı belirgin, ütüsü muntazam, kumaşı ağır dokulu takımlar tercih edilirdi. Kravatlar özenle seçilir, cebin ucundan görünen mendil bile sahnenin duygusunu tamamlayan bir unsur haline gelirdi.
Bugün bile moda dünyasında "klasik şıklık" denildiğinde akıllara o dönemlerin stili geliyor. Modern tasarımcılar, Yeşilçam dönemi takım elbise modellerinden ilham alarak retro koleksiyonlar hazırlıyor.