Seksenler'in oyuncularından itiraf: Onun yerini doldurabilecek kimseyi düşünmüyoruz

Ekranların fenomen dizisi Seksenler, yayınlandığı günden beri çok konuşuluyor. Dizide Butik Ali ve Solcu Nevzat karakterleriyle hafızalarda yer edinen Hakan Bulut ve Eray Yasin Işık, aksam.com.tr'ye özel açıklamalarda bulundu. Mart ayında hayatını kaybeden Seksenler'in Fehmi'si Rasim Öztekin'in yerine birinin gelmesiyle ilgili de konuşan ikili, ''Biz onun yerini doldurabilecek kimseyi düşünmüyoruz.'' dedi. Normal hayatta da iyi arkadaş olan Seksenlerin Butik Alisi ve Nevzat'ı son dönemde oyuncuların takipçi sayısıyla ilgili yapımcıları da eleştirdi.

AKSAM.COM.TR/MOR PAPATYA

Merve Kantarcı Çulha

Sevilen diziler arasında yer alan Seksenlerin Butik Ali'si Hakan Bulut ve Nevzat'ı Eray Yasin Işık samimi itiraflarda bulundu. Oyunculukta sosyal medyadan tiyatronun geleceğine kadar birçok soruyu yanıtlayan ikili, bu konuda yapımcıları da eleştirdi.

Aksam.com.tr'den Merve Kantarcı Çulha'nın sorularını yanıtlayan Hakan Bulut ve Eray Yasin Işık, Seksenler'le ilgili merak edilenleri anlattı. Hem dizide hem de normal hayatta iyi arkadaş olan Seksenler'in Butik Ali'si ve Nevzat'ı dizide Fehmi karakterini canlandıran Rasim Öztekin'in yerine oyuncu gelip gelmeyeceğini de açıkladı.

Hem tiyatroda hem dizide birliktesiniz ve ayrıca normal hayatta da iyi arkadaşsınız. Bunun avantajı ve dezavantajı setlere nasıl yansıyor?

Eray: Şimdiye kadar dezavantajını görmedik. Hakan ile uzun yıllardır devam eden bir dostluğumuz var. Bozmaya çalıştık bozulmuyor.

Hakan: Hem tiyatroda hem sette hem de sosyal hayatta birlikteyiz. Birbirimize güzel yol arkadaşlığı yapıyoruz. Uzun yıllar bu yol arkadaşlığı da devam edecek gibi duruyor.

Seksenler uzun süredir ekranda ve buna rağmen reytingi yüksek diziler arasında yer alıyor. Bu başarının sırrı nedir sizce? Türk halkı bu diziyi neden çok sevdi?

Hakan: Bence en önemli özelliği, yediden yetmişe izleyen herkes kendinden bir şeyler bulabiliyor. Özdemir ailesinin evi kimimizin büyüdüğü, çocukluğunun geçtiği; kimimizin bayramlarda ziyaret ettiği dede evi.

Eray: Bazılarımızın albümlerde yer alan resimlerden hatırladığı o dünyayı biz Darıca'da bir sete kurduk. 1979 Aralık ayını anlatmaya başladık ve kurduğumuz dünya o kadar sevildi ki seksenli yılları bitirip 1991 yılına geldik. Bu gidişle milenyumu da göreceğiz.

Seksenler'de herkesin üzüldüğü konulardan biri de Rasim Öztekin'in vefatı oldu. Dizide hâlâ yaşayan bir Fehmi görüyoruz. Bu vefat dizi setini nasıl etkiledi? Sizce Rasim Öztekin'in yerine biri gelirse izleyici bunu kabul eder mi?

Her şeyden önce çok sevdiğimiz üzerimizde emeği çok olan bir abimizi, dostumuzu kaybettik. Rasim Öztekin öyle bir ustaydı ki sete girdiği andan itibaren bütün çalışanlarla iletişim kurar ve herkese aynı özeni gösterirdi. Hem onunla çalışmak çok eğlenceli hem de sürekli bir şeyler öğrendiğin bir eğitim haliydi. 10 yıl kadar bir süre birlikte çalışmış olmak, bizi hem sevindiriyor; hem de paylaştığımız o kadar özel anın olması acımızı artırıyor. Bunların hiçbirini tekrar yaşamayacak olmak bizi çok üzüyor.

Onu kaybetmek tüm set ekibini derinden etkiledi. İzleyiciden önce biz onun yerini doldurabilecek kimseyi düşünmüyoruz. Böyle bir ihtimali dahi mantıklı gelmiyor bize. Seksenler Fehmi Baba ile özdeşleşmiş bir dizidir. Onun yerini kimse dolduramaz. Bu yüzden Fehmi Baba Çınaraltı mahallesinde olmayacak, Ayvalık'ta zeytin ağaçları ile ilgilenecek. Biz de bir şekilde Rasim abimizi senaryo gereği de olsa yaşatmış olacağız.

Seksenlerde Butik Ali karakteri girişimci ruha ama aynı zamanda bazı işleri yarım bırakan bir kişiliğe sahip. Nevzat ise kendi hâlinde biri. Bu karakterlere benzettiğiniz yönleriniz var mı?

Hakan: Bana her şeyi de Butik Ali bir işi yarım bırakır deme. Butik Ali bir işi yarım bırakmaz. O bir sonraki adımı için sırtındaki yüklerden kurtulur. 1979 yılında seyyar satıcı olan Butik Ali zamanla şirketini kurmuş, dükkanını açmış ama bununla da yetinmeyip daha büyük hayallerini gerçekleştirmek için mücadele etmektedir. Bu yüzden Butik Ali ile benzeşen yanlarımız bu olabilir. Benim için de mücadele hiç bir zaman bitmeyecektir.

Eray: Bence Eray Nevzat'tan daha çok kendi halinde biri. Bence Nevzat'a da Eray'ın bu hali yansıyor. Zira Nevzat seksenli yıllarca sokak mücadelesinin en ön saflarında yer almış, hapislerde yatıp masumiyetini kanıtlamış bir adam. Hapisten çıktıktan sonra da fikir ve düşüncelerinde sapma olmadan mücadelesine devam etmiştir. Adalet arayışını şimdi avukat olarak devam etmektedir. Yer yer Nevzat'ın bu hırsı Eray'ı motive ettiğini söyleyebilirim.

Zaman zaman aileniz ve çocuklarla ilgili paylaşımlarınıza da denk geliyoruz. Çocuklarla aranız nasıl? Sizce bu devirde aile kurmanın en önemli şartları neler?

Hakan: Çocuklarla aram çok iyidir. Kuzenlerimin çocukları olsun ailede ki çocuklar olsun hep benimle iyi anlaşır. Bir gün benim de çocuklarım olduğunda iyi bir baba olacağı düşünüyorum.

Eray: Ben babalık stajımı yeğenlerim üzerinden yapıyorum. Abimin üç çocuğu ile güzel bir iletişimim var. Onlarla sık sık zaman geçirmeye çalışıyorum. Söylediklerine ve hissettiğime göre bu işte gayet başarılıyım.

Tiyatroda "İyi kötü çirkin" yerli komediyle birçok kişiden beğeni aldınız. Peki, gerçek hayatta size göre iyi, kötü ve çirkin olan şeyler neler?

Eray: biz gerçek hayatta gördüğümüz iyilik ve kötülükleri sahneye yansıtmaya çalıştık. Bu yüzden yerli bir oyun yazıp çalıştık. Bu coğrafyanın hikayelerini sahneye taşıdık.

Malum pandemi sürecinde televizyon dizileri çok izlenmeye başladı. Bu süreçte tiyatro nasıl etkilendi? Sizce zor günler geçince tiyatro eski günlerine kavuşacak mı?

Belki de pandemiden en çok etkilenen meslek grubu sahne sanatlarıdır. Sadece sahne üzerinde performans sergileyen sanatçı değil, sahne arkasında emek veren, çıkarılan eserin her kademesinde çalışan o kadar çok insan etkilendi ki, buna seyirciyi de dâhil edebiliriz. Bu süreç içerisinde tiyatro bir şekilde dijital olarak ayakta kalmaya çalışsa da bu yeterli gelmedi. Pandemi sürecinde etkisi bu anlamda çok büyük oldu. Ama umut ediyoruz ki seyircimiz de bizi çok özledi ve tiyatronun aslında hepimiz için ne kadar önemli ve değerli olduğunu anlamış oldu. Gelecek günlerde seyircimizle kucaklaşmayı ve daha sıkı sarılmayı arzuluyoruz.

Televizyonla aranız nasıl, yeni dizileri izliyor musunuz? Bu noktada başarılı bulduğunuz isimler kimler?

Eray: Benim televizyonum yok. Yani ulusal kanalları izleyemiyorum. Dijital platformlardan takip ettiğim diziler var. Bu platformlar içerik açısından epeyce geniş. Eskisi gibi aynı senaryoları ve aynı oyuncuları görmek zorunda kalmıyoruz. Farklı hikâyeleri seyretme değerlendirme şansımız oluyor. İsim vererek durduk yere rekabet yaratmayalım. Seksenler izliyorum.

Hakan: Evimde televizyon olmasına rağmen benim de takip ettiğim dizi yok. Daha çok haber spor ve konsol oyunlarını oynamak için kullanıyorum. Genel olarak dizi ve sinema filmlerini dijital platformlardan kendime özel bir zaman ayırarak izliyorum.

"OYUNCULUĞUN ER MEYDANI SAHNEDİR"

Sosyal medya artık oyunculuğun bir parçası oldu. Hatta bu durum gelen teklifleri bile etkilemeye başladı. Siz mesleğinizde sosyal medyanın gücünden yeterince yararlandığınızı düşünüyor musunuz? Sosyal medyanın hayatınızdaki yerinden biraz bahseder misiniz?

Eray: Ben maalesef iyi bir sosyal medya kullanıcısı olduğumu düşünmüyorum. Yani elimden geldiğince paylaşım yapmaya çalışsam da bunun profesyonel yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum. Benim bu profesyonellik için çok da zamanım yok. Ama en azından takipçilerim küsüp gitmesin diye arada kendimi hatırlatıyorum.

Hakan: Sosyal medyanın günümüzdeki önemi belli. Fakat ben de yeterince iyi kullandığımı düşünmüyorum. Z kuşağı dediğimiz kuşak bunu daha istikrarlı ve doğru kullanabiliyor. Bizim de meslek için bunu etkin kullanmamız söylense de ben oyunculuğun takipçi sayısı ile alakalı olmadığını düşünüyorum. Ne yazık ki bir çok yapımcı bu verileri daha ön planda tutuyorlar ama, oyunculuğun er meydanı sahnedir. Oraya bekleriz.

Son olarak sosyal medya paylaşımlarında Ersin Korkut'la sizi bir arada sık görüyoruz. Bu iletişimi ve samimiyeti ileride başka projelerde görecek miyiz? Sinema ve dizi olabilir mi?

Ersin bizim kader arkadaşımız. Aynı oyunda aynı tiyatroda hem sahneyi paylaşıyor hem de tiyatromuzu ayakta tutmaya çalışıyoruz. Zaman zaman ayrı projelerde yer alsak da yolcuğumuz ve dostluğumuz devam edecek. Çok yakında birlikte bir sinema projesini de gerçekleştirecek olmanın müjdesini de verelim.